BÖLÜM 5

59.3K 1K 380
                                    

Selam

Medyada Bora varr. ♥️

*

Camın önündeki koltukta oturmuş olanları düşünüyordum. Bora bana bağırdıktan sonra hemen odaya girmiş, üzerimdeki elbiseyi bir çırpıda çıkarıp suratına fırlarmıştım. Kapıyı kilitleyip kapının arkasına çömeldim ve gözümden iki damla yaşın düşmesine izin verdim. Şimdi ise Bora'nın binbir bahane uydurup anne ve babasını gönderişini izliyordum pencereden. Araba ilerdeğinde orada olduğumu bilirmişcesine bana döndüğünde, oturduğum yerde hızlıca kalkıp kendimi yatağa attım. Onunla göz göze gelmeyi bırak yüzünü bile görmek istemiyordum.

***

Sabah uyandığımda kendimce yaptığım plana kendimi cesaretlendirmek için uğraşıyordum. Derin bir soluk alıp kahvaltı masasında oturan Bora nın yanına ilerledim. Hafif başını kaldırıp bana baktı, elindeki çay fincanını masanın üzerine bırakıp tamamiyle bana döndüğünde konuştum.

"-Benim dışarı çıkmam gerek, özel ihtiyaçlarım var." vereceği cevabı heyecanla bekliyordum.

-"Tamam, çık." umursamazca konuşup tekrar önüne döndü ve çayında bir yudum aldı.

-"Nasıl yani gerçekten öylece dışarı çıkmama müsaade ediyor musun?"

-" Yemin etmemi mi bekliyorsun Arjin? " dediğinde daha fazla üstelememek adına heyecanla kapıya yöneldim. Tam kapıyı açacakken tekrar sesini duymamla hayallerim suya düştüğünde dondurması düşen çocuk gibi oturup ağlayabilirdim.

-" Barbaros Arjin i gideceği yere bırak ve ona eşlik et. " ciddi misin dercesine dönüp suratına baktım. " Maksat arkadaşsız kalmasın." deyip göz kırptığında ayaklarımı yere vurup tepine tepine evden çıktım. Arabaya binerken planlarımın suya düşüşünü izliyordum. Ama ben Arjinsem elbet bir yolunu bulacaktım.

Lüks bir alışveriş merkezinin önüne geldiğimizde araba durdu. Barbaros kapımı açtığında gözlerim büyümüş ağzım o şeklini almıştı. Sadece elit kesimlerin geldiği mekanda benim ne işim vardı ki. Kemal eliyle işaret ettiğinde arkasından yürümeye başladım. Bir mağazaya kadar benimle eşlik ettiğinde kapının önünde dikilmiş içeri gelmemişti. Bu da benim işime gelirdi. Hemen gözüme çarpan birkaç elbiseyi denemek için kabine girdim. Çalışanlar etrafımda pervane olmuş beğendiğim herşeyi elime tutuşturuyorlardı. Bende dikkat çekmemek adına hiçbirine yok demiyor, alıp deniyordum. Hepsini denedikten sonra birkaç tanesini alıp kasaya yöneldim.

-" 5300 TL efendim." dediğinde cüzdanıma uzanan elim bir an duraksadı. Alt tarafı üç tane elbise vardı! Resmen dolandırıcılıktı. Ben o parayla dolabımı yenilerdim. Sıkıntıyla nefesimi verip almaktan vazgeçtiğimi söyleyecekken Barbaros arkamdan gelip bir kart uzattığında duraksadım.

-"Hanimefendinin aldıklarını buradan alıyorsunuz." dediğinde görevli kartı aldı ve post makinesinden geçirdi. Şaşkınlıkla onu izlerken o çoktan kıyafetleri alıp mağazanın çıkışına yönelmişti.

-"Neydi bu şimdi." diye sordum yanına yaklaşırken.

-"Buyrun Arjin Hanım, neyi sormuştunuz?" bu dediğimde anlaşılmayacak ne vardı acaba diye merak ediyordum.

-"Kart mevzusundan bahsediyorum. Ben kendim öderdim, nereden çıktı bu?"

-"Bora beyin kesin talimati Arjin Hanım. Bu kart size ait, sınırsızdır." deyip kartı bana uzattı. Sınırsız lafını duyunca büyüyen gözlerime karşılık, para ile herşeyin hallolacağını düşünen bir insana karşı nefretle dolmuştu. Sinirle gülümseyip kartı geri itekledim.

-" Saol canım yaa kalsın. Bora beyine söyle onu kendi cebine soksun." deyip lavaboya doğru ilerledim. Arkamdan ilerlemekte olan Barbaros a şaşkınlıkla baktım.

-" Müsaade edersen lavaboya gideceğim." dediğimde bir an duraksayıp kafasını yere eğip onayladı. Utanmıştı galiba garibim. Aslında işime de yarıyordu poşetleri felan taşıyordu ama şuan düşündüğüm şey bu değildi tabi.

Lavaboya girdiğimde elimi yüzümü yıkayıp aynaya baktım. Buraya geldiğim süre boyunca yüzüm hasta gibi solmuş, gözlerimdeki yaşama dair ışıltılar solmuştu. Beni şu kısacık sürede ne hale getirmişti bir bilseydi utanır mıydı acaba kendinden, sanmıyorum.

Aynada uzun süre bakışıp kendimi cesaretlendirmeye çalıştım. Yaparsın Arjin, sen cesaretlisin mutluluk için küçük bir bedel. Çaktırmadan alıp çantama yerleştirdiğim peruğu alıp bir süre onunla bakıştım. Kalbim deli gibi çarpıyor yakalanırım korkusuyla yanıp tutuşuyordum. O sırada kapının birden açılmasıyla irkilip neler olduğuna baktım. Ben daha ne olduğunu anlamazken yüzüme bir bez parçası bastırıldığında debelenirken en son şu sözleri duydum.

-" Kekliği yalnız avladık, abi."


*








Bölümü kısa tuttum ama telafi edicem. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki okunma sayımız çok güzel yükseliyor ve bu beni mutlu ediyor, yazma hevesimi şevklendiriyor. Bir o kadar da okunma sayısına göre vote sayısı çok az geliyor,bu da beni üzüyor. Sizden ricam okuyorsanız sol alt köşedeki yıldızcığa basmanız. ♥️

ARJİN +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin