Benim için zor bir gündü. Aşkım için önemli adımlar atacaktım. Bu anı yaşamak için verdiğim savaşı düşününce gerçekten kazanmış hissediyordum.
Myungsoo'ya uzun yıllardır aşıktım. Hem de deli gibi..
Ona aşık olmayı kabullenemiyordum. Babam ve onun annesi evli oldukları için imkansız aşkımdan kurtulmaya çalışıyordum.
Birkaç tane sevgilim olmuştu. Başkasının elini tutmak kabul edemeyeceğim kadar mide bulandırıcıydı. Ama onu uzaktan izlemek fazla acı veriyordu. Bu yüzden denedim.
Tüm denemelerim sonuçsuz kalınca karşısına dikilip aşkımı itiraf ettim. O an hayatımın en özel anıydı. Hayatımda ilk kez biriyle öpüşüyordum..
O olaydan sonra günlerce birbirimizle konuşmamıştık. Benden çekiniyordu. Ben de bu süre zarfında ondan uzaklaşma konusunda kendimi ikna etmeye çalışıyordum.
Evde tek olduğumuz bir gecede benimle konuşmak için odama gelmişti. Sabah aynı yataktaydık.
Ona dokunmak tüm bedenlere küsmekti. Kalbimi onun kalbine zincirlemek ve bir daha kimsenin gözlerine bakamayacağımın sözünü vermekti. Ona dokunmak aldığım nefesi anlamlı kılmaktı.
Lisenin son yılını aşkımızı dolu dolu yaşayarak geçirmiştik. Ailemizin kardeş olarak gördüğü ama her fırsatta birbirine dokunan iki kalptik.
O geceden sonra onu bir daha bırakmadım. Bana göre daha erkeksi göründüğü anlar olduğunu kabul etsem de yataktaki hakimiyetimi onun da kabul ettiğini söylemeliyim. Her ne kadar durum bu olsa ve ben bu durumdan memnun olsam da ona dokunduğum sürece diğer hiçbir şeyin bir önemi yoktu.
Biz sokak ortasında bile öpüşürdük. Tabi bunu insanların ortasında yapmıyorduk.
Myungsoo ilişkimize olan bakışları kaldıramıyordu. El ele gezip dolaşmak istiyorduk. Ne zaman özgürce yaşamaya kalksak insanların bakışlarına maruz kalıyorduk. Bunun sonucunda gülüşüyle kalbimi ısıtan meleğim saatlerce ağlıyordu. İnsanların bizim gibilere olan tutumunu sanırım hayatımın sonuna kadar anlamayacağım.
"Yeollie, gerçekten onlara söyleyecek miyiz?"
"Söyleyeceğiz Soo. Okul işini de düşünmedik mi?"
"Yani onaylamazlarsa gerçekten gidecek miyiz?"
"Farklı olanları normal karşılayan ve hayalet görmüş gibi bakmayan insanların olduğu bir yerde yaşamak istiyordun. En azından şu an olduğundan daha rahat yaşayabiliriz."
"Haklısın.."
"Üzülüyor musun? Eğer istemezsen.."
"Saçmalıyorsun sevgilim. İlişkimizi onaylamalarını istemiyorum. Böylece gidip yeni bir hayata başlarız. Kimseden korkmadan hesap vermeden yaşarız."
"Kendi evimizde.."
"Hayali bile çok güzel!"
Özgür bir hayat istesek bile kabul edilmeyi önemsiyorduk
"Yeol, yalnızca bir yıl mı orada okuyacağız? Yoksa tüm üniversite için orada bir hayat mı planlıyorsun?"
"Bunu senin istediğine bırakacağım."
"O zaman birkaç sene orada kalmayı seçiyorum.
Sevgilimin isteğiyle ebeveynlerimizin karşısına dikildik. Elimizdeki okul broşürünü görünce okuma konusunda özgürlük istediğimizi düşündüler. Fakat daha ilk cümlemle odak noktalarını değiştirmeyi başarmıştım.
"Biz birbirimizi seviyoruz."
Myungsoo korkuyla bir adım geri çıktı.
"Ne diyorsun sen?"
"Duydun baba. Biz birbirimize aşığız ve.."
"Yurt dışına gidip evlenmek falan mı isteyeceksin? Tanrım!"
Sinirden kıpkırmızı olmuş gözleriyle ateş saçıyordu.
"Bir gün o da olacak."
"Kendinde misin sen? Bizimle dalga mı geçiyorsunuz?!"
"Hayır! B-biz sadece seviyoruz. Eğer buna izin vermezse-"
"Vermiyorum! Oğullarımın lanet birer gay olduklarını ve arkamızdan çevirdikleri bu iğrenç şeyi kabullenemem."
"Hayatım sakin ol lütfen."
"Sen biliyor muydun?"
Bu kez öfkeli bakışlarını annemize yöneltmişti.
"Bilseydim çok daha önce bitmesi için elimden geleni yapardım."
Konuşmalarını bölüp öfkeyle bağırdım.
"Bitmesi mi? Kafayı mı yediniz siz? Biz ayrılmayacağız!"
Babam bana vurmak için hazırlanırken Myungsoo önüme geçti. Babam ona hiç kıyamıyordu. Benim annem bizi bırakıp gitmişti. Fakat onun babası hayatta bile değildi. Bu yüzden ona karşı daima hassastı.
"Eğer bunu istemiyorsanız gitmemize izin verin. Lütfen.."
"Yaşadığınız şey normal değil oğlum. İkinizin de sağlıklı birer evlilik yapmasını beklerken nasıl olur da buna izin verebilirim."
"Yurt dışında okumak istiyoruz. Amerika'da bir okul seçtik. İsterseniz bir daha dönmeyiz. Sungyeol ve ben sadece mutlu olmak istiyoruz."
"Ailenizi kaybetmek pahasına mı? Dedirtecek misiniz siz beni?! İkiniz de tedavi olacaksınız."
"Ne?"
"Duydun oğlum."
"Biz hasta değiliz. Ne derseniz deyin bu olmayacak. Gidişimize hazırlansanız iyi edersiniz."
Myungsoo'nun elinden tutup odama çıkardım ve kapıyı kilitledim.
"Gidene kadar benimle uyuyacaksın."
"Çok cesursun."
"Amacım yalnızca ilişkimizi korumak."
"İyi ki benimsin.."
"İyi ki benimsin sevgilim."
Onu kollarımda uyuturken daha da güçlü hissediyordum. Onun aşkı olduğu sürece tüm dünyaya kafa tutabilirdim.