Saatler sonra hala yumuşak teni tenimdeydi. Yorgun bedeni kollarımın arasındaydı. O yorganın köşesiyle oynarken ben arkasından sıkıca sarılmış omzuna minik öpücükler konduruyordum.
"Seni seviyorum."
Boynundan öpmeden hemen önce söyledim. Öpücüklerimin bitmesini bu kez kurtulmak için beklemiyor gibiydi. Geri çekildiğim an bana döndü.
"Seni seviyorum."
Göğsüme saklanması için tekrar kollarımın arasına aldım. Bu kez kendi isteğiyle yanımdaydı. O artık gerçekten bana aitti. İçimden bunu sık sık tekrarlayıp rüyada olmadığıma inanmaya çalışıyordum.
"Bir şey sormayacak mısın?"
"Anlatırsan dinleyeceğim bebeğim."
Yüzüne yumuşak öpücükler konduruyordum. Sıcaklığı dikkatimi dağıtsa da onu dinlemek istiyordum. Beni isteyecek kadar büyük hisleri ne zaman oluşmuştu bilmek istiyordum.
"Ben.. Seni kıskandım. Çok kıskandım."
"Kimden bebeğim?"
Saçlarıyla oynarken sordum.
"Beni artık istemiyordun ve onunla sen.."
"O?"
"Sungyeol ve sen yakınlaşıyordunuz. Çok korktum Luhan. Burası artık bana ait değil sandım."
Elini kalbimin üzerine koymuş dolu gözlerle bana bakıyordu.
"Sanırım sana anlatmam gereken şeyler olacak sevgilim."
"Sevgilim mi?~"
"Ah tabi.. Sormadım değil mi? Uzatmayacağım. Sevgilim olur musun?"
"Hiç romantik değil."
"Romantizmi evlilik teklifine saklıyorum desem?"
"Beni utandırmaya devam edersen kabul etmeyeceğim."
"Çok bekledim Soo. Beni sevmen için çok bekledim. Artık dayanamıyorum."
Küçük bir öpücükle cevabını verip sımsıkı sarıldı.
Hayal ettiğim mutluluğa sahiptim artık. Gerçekten planlar işe yaramıştı. Fakat Tiffany her zaman bir şey söylüyordu.
'Sana aşık olmayacak. Zaten aşık ve bunun farkına varacak.'
Gerçekten öyle miydi? Bana zaten aşık mıydı? Aynı mı hissediyorduk?
Biliyordum ki sorularımdan önce ona vermem gereken cevaplar vardı. İlişkimizin nasıl başladığını ve ona söylenen yalanları öğrenmeliydi. Böyle bir şeyi ondan saklayarak devam etmek istemiyordum.
"Bir daha başkasıyla görüşürsen seni mahvederim."
"Bir daha bensiz uyursan seni en kalabalık caddede öperim."
"Yah!"
"Az mı oldu? Ailelerimizin yanında öperim."
"NE?!"
"Bu yatağın dışında bu kadar tatlı olmamalısın. Benden başkası görsün istemiyorum."
"Luhan.."
"Utangaç meleğim."
Kapının çalmasıyla birbirimize baktık. Hızla kalkıp üzerime bir şeyler geçirdim.
"Ben bakarım sevgilim. Sen burada kal."
"T-tamam.."
Koşarak merdivenlerden indim. Üzerimdekileri düzeltip kapıyı açtım.
"SÜRPRİZ!!!!!"
"Jinki amca? Kibum amca?"
İşte bu gerçek bir sürprizdi.
"Bizi içeri almayacak mısın?"
Koltuklara oturduğumuz an Soo merdivenlerden inmeye başladı.
"Kim geldi sev-"
"Soo!!!"
İkisi kalkıp ona sarıldığında aradan şokla bana bakıyordu.
"Hoşgeldiniz."
"Bizi gördüğüne sevinmemiş gibi görünüyorsun."
"Sevindim tabi ki!"
"Eşlerimiz büyük bir sözleşme için geldiler. Biz de sizi görebilmek için peşlerine takıldık. Onlar da sizi görmeyi çok istiyorlardı ama bütün gün iş yaptıkları şirkette olacaklar."
"Sizin işiniz ne oldu?"
"Mağazanın hala dekorasyonu yapılıyor çocuklar. Kore'nin en büyük mağazası olmayı hedefliyoruz. Kolay değil~"
"İşleri bırak şimdi Jinki. Hadi bizi gezdirin çocuklar."
"Tanrım.. Çocukların çalışması gereken dersleri var Kibum. Sadece biraz sarılıp dönecektik."
"Dönmeyin amca. Woohyun amca ve Dongwoo amcayı da çağırın. Bizde kalın hm?"
"Eviniz zaten küçük tatlım. Size sıkıntı vermek istemiyoruz."
"Babamlar geldiğinde rahatça sığmıştık."
"Onlar anca uyumaya gelebilirler. Ama biz yeğenlerimizle vakit geçirebiliriz. Önce sen benimle gel bakalım Soo. Babandan bir haber getirdim."
Kibum amcam Soo'yu alıp yukarı çıktığında Jinki amca imalı bakışlar göndermeye başladı.
"Aranızda ne var?"
"A-amca.."
"Hadi ama Luhan. O kadar da duygusuz biri değilim. Sana sevgilim diyecekti değil mi?"
"Tanrım.. Kyungin babam anlattı değil mi?"
"Biraz."
"Ne söyledi?"
"Onu kazanmak için çabaladığını söyledi. Görüyorum ki başarmışsın. Bunu ona söylemeli miyim?"
"Bunu biz yapmak istiyoruz. Lütfen belli etmeyin amca."
"Pekala. Bilmiyormuş gibi davranacağım."
"Şey.. Dışarı çıkmadan önce bizi biraz beklemeniz gerekebilir."
"Tabi bebeğim. Siz rahat rahat hazırlanın."
"Duş için vaktimiz var değil mi?"
İmalı ve şaşkın bakışlarını gönderip sessizce mutfağa ilerledi.
"Ben bizim için kahve yapacağım. Siz de o arada işinizi halledip gelin.
Kibum amcam aşağı inince hızla üst kata koştum. Soo çoktan duşa girmişti. Sessizce amcamları dinledim. Mutfak masasına yerleşmiş sohbet ediyorlardı. Parmak uçlarımda banyoya girdim. Soo beni fark etmeden soyunup içeri daldım.
"Yah! Ne yapıyorsun?"
"Aynı anda yıkanırsak bir an önce evden çıkabiliriz diye düşündüm sevgilim."
Tabi ki öyle bir niyetim yoktu. Dudaklarımızı birleştirip bedenini duvarla kendi aramda sıkıştırdım. Sevgilim olmakla çok da iyi bir şey yapmadığını düşünüyordum. Çünkü artık ondan uzak duramayacağımı biliyordum.