14. Bölüm (Luhan)

113 10 0
                                    


Dolu bir kahvaltı masasının etrafında oturuyorduk. Sessizce Soo'yu izliyordum.

"Selam! Buradan geçiyordum. İçerde seni görünce gidemedim."

Soo panikle bana döndü ve titrek bir sesle kızı tanıttı.

"Jessica.."

Ona teklifini reddettiğimi söylediğim halde buraya neden geliyordu? Tabi ki bu işte arkadaşlarımızın parmağı vardı.

Ben onlara öfkeli bakışlarını gönderirken kız elini uzattı.

"Sizi okulda görmüştüm. Ben Jessica. Sanırım aynı fakültedeyiz."

Herkes oscar adayı olacak performanslar sergilerken o da masaya yerleşiyordu.

"Arkadaşım gelecek sorun olmaz değil mi?"

"Olmaz tabi ki. Soo'yla nereden tanışıyorsunuz? Yani uzun zamandır arkadaş mısınız?"

Myungsoo meraklı biri rolünde iyiydi. Zaten ortamdan şikayetçi olan yalnızca bendim.

"Aslında yeni tanıştık. Değil mi?"

"Evet.."

"Şey.. Soo rahatsız olduysan bunu söyleyebilirsin."

"Hayır olmadım. Kal lütfen."

Bilmeyerek de olsa kızı terslemiyordu. Kim olduğunu bilmiyordu ama itmiyordu da. Gerçekten ona aşık bir kız olsaydı işim çok zor olabilirdi.

"Benim iştahım kapandı. Evde işlerim vardı. Size afiyet olsun."

"Arkadaşım gelecekti.."

Jessica hüzünle söylenirken masadan kalktım. Soo da bana yetişmeye çalışırken onlara seslendi.

"Daha sonra görüşürüz!"

"Görüşürüz Soo~ Mesajlaşalım!"

Ne yapıyordu bu kız?! Soo'nun ona aşık olması ihtimali varken nasıl böyle düşüncesiz olabilirdi?!

"Luhan! Durur musun lütfen!"

"Söyleneceksen peşimden gelmeseydin Soo."

"Onu ben çağırmadım. Yanlış anlıyorsun. Dur lütfen!"

Peşinden koşarken aniden durup ona döndüğümde göğsüme çarptı.

"O kızla bir daha görüşmeyeceksin."

"T-tamam."

"Asla Soo. Yanında görmeyeceğim bir daha."

"Sevgilim gibi davranıyorsun."

"Çünkü seni seviyorum. Bilerek mi yapıyorsun?"

Kollarını belime sarıp göğsüme sokuldu.

"Özür dilerim Luhan. Çok özür dilerim."

Beni kaybetmekten gerçekten bu kadar fazla mı korkuyordu?

"Evimize gidelim."

"Bana kızmadın değil mi? Gitmeyeceksin?"

"Korkma gitmeyeceğim."

İnsan olmak çoğu zaman bencil olmak demekti. Başkalarının iyiliğini düşündüğümüz anlarda bile kendi haklarımızı korumak demekti. Eğer birinin iyiliğini düşünürken kendimize zarar verecek bir sonuç çıkmıyorsa sorun yoktu. Fakat kimse kendine kötülüğü dokunacak bir iyiliği başkasına yapmazdı. Bu insanın doğasında vardı.

Ben de bencil bir adamdım. Özellikle Soo söz konusu olduğunda berbat birine dönüşebiliyordum. Aklımdan geçenleri başka bir şekilde açıklayamazdım.

Bu durumu kullanmak? Bu gerçekten adice bir yoldu. Fakat bu yolda yürümek kalbime iyi gelecekti. Kaybetme korkusuyla yaşayacak olması en berbat kısmıydı. Bu onu incitecekti ve ben ona daha fazla sarılabilmek için onu incitmeyi seçiyordum.

Belki bir süre sonra vazgeçeceğim bir şeydi bu ama denemek istiyordum. Gidişimi bir seçenek olarak daima önüne koyduğumda ne olacağını merak ediyordum.

"Ben duşa gireceğim."

"Önce biraz konuşalım mı?"

"Tamam.."

"Ben çok düşündüm Soo. Kore'ye döneceğim."

"Ne? Hayır! Bunu yapamazsın!"

"Baksana eve girdiğin ilk anda bile benden kaçmak için duş saçmalığı uyduruyorsun. Sana sarılamıyorum. İstediğim an seni yanımda bulamıyorum. Böyle devam edemem."

"Ne zaman istersen yanında olacağım. Lütfen gitme. Lütfen.."

"Ya uykumda? Sana sarılmadan uyumak istemiyorum. Bu çözebileceğin bir sorun değil."

"Seninle uyurum."

"Nasıl yani?"

"Ne zaman istersen seninle uyurum. Gitmeyeceksin değil mi?"

"Bilmiyorum.. Ben biraz dinleneceğim."

Odama girip kapıyı kapattım. Gerçekten dinlenmeye ihtiyacım vardı. Hızla üzerimdekilerden kurtulup yatağa girdim. Kendimi uykuya bırakmadan önce bir grup açtım. Jessica, Sungyeol ve Myungsoo'yu alıp bir mesaj gönderdim.

'Yapalım. Kabul ediyorum.'

Yasak Aşk 4 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin