25. Bölüm (Kyungsoo)

132 11 0
                                    


Suçlu hissediyordum. İki amcam alt katta bizi beklerken biz duşta sevişiyorduk. Sevgili olduğumuz 24 saat bile olmamışken bu ikinciydi. Onu nasıl frenlemem gerektiğini bilmiyordum.

"Bir kez daha olmaz."

"Hadi ama bebeğim."

"Yah! Doymak nedir bilmiyor musun?! Üçüncü kez mi? Evde yalnız bile değiliz. Utanıyorum."

"Bizi duymuyorlar. Gereksiz yere endişeleniyorsun."

Uzun bir öpücük verip şampuana uzandım.

"Bu öpücükle yetinmelisin."

Avcuma biraz şampuan döküp onun saçlarına uzandım. O hala dudaklarını boynumda gezdiriyordu. Bu sırada onu durulayıp kapıyı gösterdim.

"Giyinmeye git ve beni rahat bırak."

"Seni seviyorum."

"Seni seviyorum~"

Küçük bir öpücük verip banyodan çıktı. Onun giyinip odadan çıkmasını bekliyordum. Merdivenlerden indiğini duyunca hızla duştan çıkıp odama koştum. Daha fazla bekletmemek için üzerime bir şeyler giyip yanlarına indim.

"Nereye gidiyoruz?"

"Dongwoo aradı tatlım. Fazla kalamayacakmışız. Acilen Kore'ye dönmemiz gerekiyormuş. Yine de sizin için birkaç saat izin alabildik."

"Onlar gelemeyecek mi?"

"Maalesef.. Belki daha sonra gezmek için geliriz."

Jinki amcamın yanına oturup kollarının arasına girdim. Kibum amcam da diğer yanıma oturup bize sarıldı.

"Hey! Dışlanıyorum."

Luhan kıskançlıkla yanımıza gelip kollarını etrafımıza sardı.

"Tanrım.. Bu sevgi yumağında saatlerce kalabilirim ama bizi gezdiğiniz yerlere götürmeniz için sabırsızlanıyorum."

"Sadece gezmiyorsunuz değil mi? Dersler ne durumda?"

Kibum amcam eğlenmemiz konusunda ne kadar ısrarcıysa, Jinki amcam o kadar derslere odaklıydı. İkisini de gerçekten çok seviyordum.

"Howon arkadaşlarınızdan ve evinizden çok bahsetti. Burayı çok sevmişler."

"Evet, birlikte çok eğlendik. Keşke Sungjong da gelebilseydi.."

Sungjong, Kibum amcamın oğluydu. Woohyun amca ona göre biraz daha katı olduğundan çok dışarı çıkmayan biriydi.

"O bu aralar pek evden çıkmıyor bebeğim. Bir ara Woohyun'u ikna etmiştim ama biliyorsun.."

"Evet, henüz yaşadıklarını atlatamadı değil mi?"

Yoongi adlı biriyle tanışmıştı. Woohyun amcanın bile inadı kırılıp dışarı çıkmasına izin vermeye başlamıştı. Fakat Yoongi onu kötü ortamlara sokuyordu. Sonra Sungjong ondan kopmaya çalışmıştı. Yoongi onu zorla barlara götürüyordu. Neyse ki ailelerimizle rahatça konuşabiliyorduk. Woohyun amca öğrendiği an onu korumanın bir yolunu bulmuştu.

"Aslında Gyu ve Howon tekrar gelirse belki Sungjong için amcanızı ikna edebilirim."

"Gerçekten mi?! Lütfen~ Lütfen~"

"Deneyeceğim!"

Amcalarımızla birkaç saati dolu dolu geçirmiş eve dönüyorduk. Havaalanına gitmek için yanımızdan ayrılırken yine aynı öğütleri veriyorlardı. Kibum amcam bol bol gezmemizi ve kendimizi strese sokmamamızı söylüyordu. Jinki amcam ise gezerken dersleri ihmal etmememizi tembihliyordu.

"Sungyeol mesaj atmış. Gidelim mi?"

"Neden? Neden sana mesaj atıyor!"

"Nasıl yani?"

"Sana asılmayı bıraksın artık!"

"O bana asılmıyor bebeğim."

"Dokunma bana."

"Sevgililiğimizin ilk tribi.."

"Trip mi?!"

"Çok tatlısın sevgilim. Şimdi söyle bakalım, gidecek miyiz?"

"Onlar gelsinler."

"Peki sevgilim. Hemen mesaj atıyorum."

"Ben yazarım!"

"Soo.. Bu kadar kıskanç mısın gerçekten?"

"Evet! Çok daha fazla! Ne oldu sıkıldın mı?"

Hislerimi söyleyebiliyorken susmak istemiyordum. Ayrıca beni seviyorsa yalnızca benimle ilgilenmeliydi. Onu paylaşmak gibi bir niyetim yoktu.

"Meyveli soda istiyorum. Çilekli, mandalinalı, karpuzlu ve limonlu! Narlı da olur."

Kollarını etrafıma sarıp beni öpücüklere boğdu. Beni gerçekten tatlı mı buluyordu? Lisedeyken herkes görüntümden korkardı oysa..

Şımarıklığım sonucunda marketten tonlarca meyveli soda alıp eve gittik. Arkadaşlarımız gelene kadar atıştırmalık bir şeyler hazırlayacak vaktim vardı. Ben mutfakta uğraşırken Luhan bir sağa bir sola gezinip duruyordu.

"Bir yere oturur musun lütfen?"

"Tamam sevgilim."

Oldukça gergin görünüyordu. Aniden elimdekileri alıp tezgaha bıraktı ve ellerimi tuttu.

"Soo, ben seni çok seviyorum. Hep sevdim. Çok fazla sevdim. Bunu biliyorsun değil mi?"

"Hmhm biliyorum."

"Şu ana kadar yaptığım her şeyi kalbini kazanmak için yaptım. Seni çok sevdiğim için."

"Biliyorum. Bir şey mi oldu? İyi misin?"

"Soo ben sensiz yaşayamam."

"Luhan.. Ağlayacağım şimdi."

"Sakın bebeğim. Ben senin gülümsemen için nefes alıyorum."

"Kötü bir şey oldu değil mi?"

"Ben sadece sevgimi bilmeni istiyorum. Seni kazanmak için yaptığım her şeyin sebebi sana olan hislerim. Artık sensizliğe dayanamıyordum Soo. Katlanamıyordum."

"Beni korkutuyorsun. Şimdi koltuğa otur ve çerezleri hazırlamama izin ver sevgilim."

Kısa bir öpücük verip işime geri döndüm. Tabakları masanın üzerine bırakıp döndüğümde Luhan hala endişeliydi.

"Ne zaman gelecekler?"

"Birazdan burada olurlar."

Cümlesini yeni tamamlamıştı ki kapı çaldı. Beni durdurup açmaya gitti. Ben de sözünü dinleyip salonda kaldım. Her ne kadar Sungyeol konusunda hassas olsam da arkadaşlarımızı kucaklamak için gülümseyerek ayağa kalktım.

İçeri giren yalnızca iki arkadaşımız değildi. Jessica ve Tiffany öylece gözlerime bakıyorlardı. Neler oluyordu Tanrı aşkına?! Bu kızların evimizde ne işi vardı?

Yasak Aşk 4 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin