Sevgi yumağında sıkışıp kalmışken Luhan'ın huzur veren, alıştığım kokusu gülümsememe sebep oldu.
"Keşke hep burada kalsanız amca.."
"Biz de sizi çok özlüyoruz Soo. Fakat bu sizi zorlamamalı. En iyi notlarla dönmelisiniz."
"Biz çok çalışıyoruz. Sizi gururlandıracağız."
"Size güveniyoruz meleklerim. Birbirinize her daim sahip çıkın olur mu? Aklımız sizde kalmasın."
İkimizden de onay alınca aşağı indi. Ben de Luhan'ın bakışlarından kaçmak için peşinden gittim.
"Biz erken uyuyacağız. Yarın bol bol gezmek istiyoruz."
"Buraya gelip gezme bahanesiyle bizi gezdiriyorsunuz. Ayrıca alışveriş yaparak mutfağımızı dolduruyorsunuz. Üstelik gelirken de koca bir valiz eşya getiriyorsunuz. Tanrım.."
"Ben sana demiştim Chanhyun. Anlayacaklar demiştim.."
"Haklıymışsın Minho. Ama bak anlayan Soo oldu. Luhan hala farkında değil."
İkisinin konuşmalarını dinleyerek merdivenlerden inen kuzenim gülerek kolunu omzuma attı.
"Sanırım o zeki olanımız."
"Luhan sadece işine geldiğinde o güzel kafasının içinde bir beyni olduğunu hatırlıyor."
"Kırıldım."
"Şaka yapıyordum."
"Çok tatlısınız bebeklerim."
Chanhyun amca ikimize de sarılıp koltuğa döndü. Minho babam, Kyungin amcayla televizyon izleyen Taemin babamı nihayet ekrandan koparıp uyumaya ikna etmişti. Chanhyun amcam da aynı işlemi başarıyla gerçekleştirince koltuğumuzu dev bir yatağa dönüştürüp üzerine yerleştik.
"Yorucu bir gündü.."
"Evet, ama benim uykum yok."
"Yorulmadın mı?"
"Çok eğlendim ama fazla yorgun hissetmiyorum. Kısık sesle televizyon izlesem sorun olmaz değil mi?"
"Eğer kollarımda olacaksan.."
"Peki.."
Televizyonu iyice kısıp en sevdiğim film kanalını açtım. Luhan'a iyice sokulup kolları arasına girdim. O da arkamdan sarılıp başını boynuma gömdü.
Beni rahatsız eden bir konumdaydım. Nefes bile alamıyordum. Gergin hissediyordum.
"Benim olman çok mu zor?"
Fısıltıyla sorduğunda ona döndüm.
"Bu kapris değil Lu. Ben.. Öyle hissetmiyorum."
"Deneyemez misin?"
"Benden kardeşimi bile bile incitmemi istiyorsun."
Aniden dudaklarına yapıştı. Dün geceki öpücüğü istiyordu. Fakat bu kez olmayacaktı. Geri çekilip kızmak için ağzımı açsam da hüzünlü bakışları bana engel oluyordu.
"Hiçbir şey hissetmiyor musun?"
"Üzgünüm.. "
"Biliyor musun bu beni yıldırmayacak. Seni kazanacağım."
"Lu.."
"İyi uykular meleğim."
Televizyonu kapatıp iyice kollarına çekti. Durum artık beni aşıyordu. Nasıl kontrol edeceğimi bilmiyordum. Belki de bir sevgilim olmalıydı. Fakat bu onu daha da hırçınlaştırabilirdi. Daha kötüsü o kırılabilirdi. Hiç birini göze alamazdım.