İki hafta geçmişti. Luhan'la son öpüşmemizin üzerinden koskoca iki hafta.. Ona neden karşılık verdiğimi ben bile bilmiyorken ona nasıl açıklayabilirdim? Tam da bu yüzden bedenime tuhaf bir his yayılmaya başladığında onu durdurmuştum. O andan beri bana eskisi gibi davranıyordu.
"Soo? İçerde misin? Uyuyor musun?"
Uyumak? Günlerdir bir kez bile deliksiz uyumamıştım. Yatağın içinde bacaklarımı kendime çekmiş öylece oturuyordum. Düşünüyordum ama ne düşündüğümü bile bilmiyordum. Boş boş bir noktayı saatlerce izliyordum.
Luhan normal davranmaya başladığından beri kaybetme korkumun yok olmuş olması gerekiyordu. Fakat o bana yaklaşmayı bıraktığı gün korkum daha da artmıştı. Her gün bir çığ gibi büyüyordu. Sadece onu istemediğim için değil, o beni istemeyi bıraktığında da gidebilirdi değil mi?
Aslında neden bu kadar korktuğumla ilgili de çok düşünmüştüm. Bir cevabı yoktu. O Luhan'dı. Çocukluğumuzdan beri beni her an korumuştu. Kyungin amca gibiydi. Sevdiklerine bağlı ve korumacı.. Aynı onun aileme yaptığı gibi Luhan da beni sahiplenirdi. Benden daha güzel görünmesine rağmen daha erkeksiydi.
Her zaman sert ve güçlüydü. Yalnızca bana karşı duvarları yoktu. Sessiz ve soğuk Luhan yalnızca bana gülümserdi. Belki de bu yüzden dünya üzerinde nereye gidersem gideyim onun yanında olduğum kadar huzurlu hissedemeyeceğimi düşünüyordum.
O kesinlikle sonsuz huzur demekti. Korunmaya ihtiyacım olmadığında bile yardım isterdim ondan. Bir kez lisedeyken evde yalnız kaldığımda yanıma çağırmıştım. Aslında evde tek olmayı seviyordum. Fakat Luhan'a korkacağımı söylemiştim. Beni korumak için yanıma gelmesi bile hoşuma gidiyordu.
O melek kalpli denen, az bulunan insanlardandı. Topal bir kedi için günlerce ağladığını bile unutamıyordum. Onu bulduğu yerde ağlamaya başlamış ve hiç susmamıştı.
Onu iyileştirmek için her gün çok uzak bir yere gidip taze süt alıyordu. Tedavi boyunca her gece yatağında uyutmuştu. Her gün uyandığında ilk işi onu veterinere götürmek oluyordu.
O böyle biriydi. Okulda ailesinden dayak yiyen bir kızı kurtarıp devlete sığınmasını sağlamıştı.
Ben güçsüzdüm. Küçük olsa da yaptıkları bana büyük görünürdü. Asla yapmaya cesaret edemezdim. Onu gurur duyarak ve imrenerek izlerdim. Fakat önemli adımlar atamazdım. Değil ülke dışına, şehir dışına bile çıkmak o olmadan benim için imkansızdı.
"Soo?"
"Uyumuyorum Luhan."
"Gelebilir miyim?"
"Daha önce izin mi alıyordun?"
İçeri girip ayakucuma oturdu.
"Sen uyumadın mı?"
"Uykum gelmedi."
"Ben Yeol'lere gideceğim. Gelecek misin?"
"Neden?"
Son zamanlarda Sungyeol ve Luhan birbirlerinden hiç ayrılmıyorlardı. Başta yalnızca ikisini barıştırma ümidiyle konuştuğunu düşünüyordum. Belki Luhan hala bu amaç için yanına gidiyordu. Fakat birkaç kez Sungyeol onu izlerken görmüştüm. Luhan'a farklı bakıyordu. Belki o farkında değildi ama arkadaşlıklarımızı tehlikeye atacak bir şeyler yaşanacak gibi görünüyordu.
"Neden mi? Eve çağırdı."
"Tamam.. Git sen."
"Pekala, zaten Myungsoo evde değil. Yani sıkılabilirsin. Çok geç kalmam."
