Saçlarımın iyi göründüğünden son bir kez daha emin olduktan sonra aynanın önünden kalktım. Masanın üzerindeki dağınıklığı dönünce toplamaya karar verdim. Yatağın üzerine attığım telefonu almak için döndüğümde duyduğum korna sesiyle irkildim.
Daha vaktim var sanıyordum. Bileğimdeki ince kordonlu saate bakınca yanıldığımı yeniden anladım. Bu saati Rick almıştı. Her ne kadar spor saat takmayı daha çok sevsem de onunla buluşacağım günlerde bu şık klasik saati yanımda götürmeyi istiyordum. Elimi tuttuğunda saati görüp hafif bir gülümsemeyle bana bakmasından hoşlanıyordum.
Yeniden ve daha uzun çalan kornayla irkildim. İç geçirip yatağa döndüm ama telefonumu bulamadım.
"Ah, her neyse."
Zaten ona pek de ihtiyacım olmayacaktı. Koşar adımlarla odamdan çıkıp kısa koridoru geçtim. Kapının hemen arkasındaki askıdan çantamı ve ceketimi aldım. Aceleden nerdeyse anahtarı unutuyordum ama kapıyı kapatmadan yeniden içeri adımlayıp ahşap ev şeklindeki minik askıdan bir çırpıda alıp çantama attım.
Düşüp boynumu kırmamak için merdivenleri koşmadan indim.
Arabanın kapısını gülerek açıp ön koltuğa yerleştim.
"Selam, sevgilim." Uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum.
"Selam, güzellik. Geç kaldın." dedi yarım yamalak gülerek. Hani şu boğazın dibinden garip bir ses çıkaran gülüşlerden.
Bozuntuya vermeden cevapladım.
"Telefonumu bir türlü bulamadım. Üzgünüm."
"Oh." diyerek başını sallamakla yetindi. Gözlerini yoldan ayırmadı. Arabaya bindiğimden beri bana sadece bir kez bakmıştı. Direksiyonu iki eliyle kavramıştı. Ki genelde tek el kullanırdı. Aslında biraz gergin miydi?
"Sen iyi misin?" dedim aramızda nereden geldiği belli olmayan sessizliği keserek.
Bana kısa bir bakış attı.
"Evet, evet. İyiyim tabiki. Sadece yemeğe geciktik. Sorun yok." dedi. Bu hiç de tatmin edici olmayan açıklamasından sonra pes edip radyoyu açtım. Bilmediğim bir şarkı süzülürken aklıma Donna'nın bana söyledikleri geldi.
Bu defa kesinlikle evlenme teklifi edecek. Neredeyse iki yıldır birliktesiniz ve öyle çok yakışıyorsunuz ki! Tanrım, düğün için kıyafet bakmam gerekecek.
Ona Rick'in beni bu akşam yemeğe çıkaracağını söyledikten hemen sonra tek solukta kurmuştu bu cümleleri. Kliniğin orta yerinde eksilen malzemelerin listesini yaparken gülmüştüm.
Saçmalama Donna.
Ama tabiki öyle olmasını istemiştim. Yine de kendimi umutlandırmayı kesip işe odaklanmıştım.
Evlilik teklifi etmemesi olasılığına karşı sade ama edebilme olasılığına karşılık da şık bir kombin seçmiştim kendime. Açık mavi bir gömlek. Siyah kumaş bir pantolon. Şık küpeler. Ancak abartısız.
Yeniden ona döndüm. Gerçekten gergindi. Ve şimdi ben de gerilmiştim. Hayali güzeldi ama birdenbire tüm o sorumluluk ve bir hayat boyu için söz verme fikri mideme kramp girmesine sebep oldu. Demek ki onun da hissettiği buydu.
Yavaşça derin nefesler alıp hızlanan nabzımı normalleştirmeye çalıştım. Sadece çalan şarkıya odaklanarak bu garip yolculuğu atlatmayı planlıyordum ki Rick'in yeniden frene basmasıyla ona döndüm.
"Geldik. " dedi hiç beklemeden. Kapımı açıp nazikçe gülümseyen valeye ben de olabildiğince gülümseye çalıştım.
Restoranın önünde bekleyen Rick'in koluna girerek içeri ilerledim.
![](https://img.wattpad.com/cover/139664110-288-k358106.jpg)