Arabanın kapısını kapatıp apartmanıma ilerlerken dönüp bir kez daha Edward'a bakıp bakmamak arasında kaldım. Onunla arkadaş olduğumuzu sanmıyordum. Ona hala güvenmiyordum. Söylediklerine tamamen inanmıyordum.
Artık kimseye inanmıyordum.
Zaten arkamda köklenip uzaklaşan motorun sesi de onun çoktan gittiğini gösteriyordu.
Ne centilmen ama!
"Abby."
Tam içeri adımımı atmıştım ki bu kadar kısa zamanda nasıl böylesine özlediğimi anlamadığım o tanıdık ses beni durdurdu. Ona hala kızgın mıydım hiçbir fikrim yoktu.
Anahtarı tuttuğum elim hala kapıya yaslıyken arkama bakmadım.
"Gözüme görünme demiştim."
Günün ilk ışıkları sokaklara yayılmaya başlarken fırınlardan ekmek kokuları geliyordu.
"Yüzüme bakmana gerek yok, Abby. Ama buranın artık güvenli olmadığını konuşmuştuk. Özellikle Joe'ya öyle geçirdikten sonra."
Kendimi savunmak istercesine bir hışımla arkama dönüp ona doğru yürüdüm.
"Bunun için özür dilemeyeceğim." dedim dişlerimin arasından. Dudağının hafifçe kıvrıldığını görür gibi oldum. Gayet rahattı tavrı.
"Aslında teşekkür edecektim." dediğinde çattığım kaşlarım şaşkınlığın etkisiyle hafifçe titredi. "Ve New York'ta sana bunun için teşekkür edecek birkaç düzine adam bulabilirim." Bu kez gülüşü ortadaydı.
"N-ne demek bu?" Kafam gerçekten karışmıştı. Elleri hırkasının ceplerindeyken omuz silkti.
"Ona vurmayı bırak, yanına yaklaşmaya bile kimse cesaret edemez Abigail."
"Belli ki buna sen de dahilsin." Başını başka bir yöne çevirerek dudaklarını ıslattı. Bu kabullenişinin bir ifadesiydi.
"Anlayacağın namın yayılıyor. Ve burası senin için güvenli değil. Daha güvenli bir yerde de benden nefret edebilirsin."
"Olanlardan sonra beni onun tuzağına götürmediğini nereden bileyim?"
Aslında biliyordum. Ama bunu onun bilmesine gerek yoktu. Ama bana bakışı öyle deliciydi ki. Ona güvenmiyor oluşum gözlerinde hayal kırıklığı ve öfkenin zehirli bir kombinasyonuydu. Yutkundu.
"Bunları neden yaptı biliyor musun?" Kollarımı bağlayarak ağırlığımı tek ayağıma verdim. Ona meydan okur gibi gözlerimi kıstım.
"Sana layık bir-"
"Saçmalık! Onun söylediği her şey saçmalık! Tek istediği ne kadar iğrenç insanlar olduğumuzu görmen ve benden uzaklaşmandı. Seninle o hastaneye gittiğimizden beri onun da babamın da tek istediği senden uzak durmam! Beni senden uzak tutamadılar. O yüzden seni uzaklaştırıyorlar ve lanet olsun ki başarıyorlar!"
Bağırmıyordu ama o kadar kızgındı ki kelimeler ağzından kurşun gibi çıkıyor suratıma çarpıyordu. Olduğum yerde çivilenirken sesindeki çaresizliğin tadını damağımda hissediyordum. Çünkü suratlarımız arasında neredeyse mesafe kalmamıştı. Hızlı solukları yüzüme değerken nefesindeki mentol hücrelerimi yakıyordu.
Bu mesafeyi fark ediyor gibi gözleri yüzümü karışladı.
"Beni her defasında yeniyorlar, Abigail." Fısıltısı aramızda paramparça olurken aslında konuşmaya başlamadan çok önce bile ona inandığımı biliyordum. Gerçeklerden başka bir şey anlatmadığını da biliyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/139664110-288-k358106.jpg)