Medya'dan dolayı kalp krizi geçirenlerden ben sorumlu değilim 😁 İyi okumalar 👍✔💜
Telefonun rahatsız edici alarmıyla zorda olsa uyandım. Alarmım için her ne kadar sakin bir müzik ayarlasam da sabah sabah mehter marşı gibi çıkıyordu ses.
Kendime gelebilmek için odadan çıkıp banyoya girdim ve yüzümü yıkadım. Odama geri dönmeden göz ucuyla Tae'nin odasından içeri baktım. Uyanık değildi. Demek ki bu sabah dersi yok. Umarım öğlen de dersi olmaz. Her gün üniversitenin kantininde Tae'ye hesap vermekten gına geldi artık. Kapıyı kapatıp odama geçtim.
Geç kalmamak için hızlı bir şekilde üzerimi giyinmem gerekiyordu ama elimden geldiğince de şık olmam lazımdı. Son iki haftadır giydiğim kıyafetlere fazlasıyla özen gösteriyordum. Mavi dar bir pantolon ve üstüne de siyah omuz dekolteli şık diyebileceğim bir tişört giydim. Saçlarımı her zaman olduğu gibi açık bırakacaktım. Saçlarım neredeyse kalçama kadar geliyordu bu yüzden şekil vermeye üşeniyordum. Çantamı ve kot ceketimi alıp odadan çıktım.
Aşağı inmeden önce anneme ve babama bakmak için odalarının önüne geldim. İkisi de uyuyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı indim. Ayakkabılıktan spor beyaz ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım.
Okula Yu Jin ile beraber gittiğimiz için ilk önce onu evinin önünden almam lazımdı. Umarım beni her zaman ki gibi bekletmez. Okula gitmekten nefret eden ben iki haftadır bıraksalar okulda yatıp kalkacaktım. Neden acaba? Cevabı bulmak çokta zor değil aslında. Yu Jin'in evinin yoluna geldiğimde başımı kaldırıp baktım. Yu Jin kaldırımda durmuş beni bekliyordu. Adımlarımı hızlandırıp yanına gittim.
"Günaydın"
"Günaydın Eun Mi. Gelişme var dimi artık vaktinde evden çıkmaya başladım."
Gülerek söylemişti. Bende gülerek karşılık verdim.
"Gözlerimi yaşartıyorsun Yu Jin. Alışkın değilim böyle şeylere."
"Hadi oradan be."
İkimizde gülmeye başladık. Okula gidene kadar Yu Jin'e Tae'ye kavga meselesini sorduğumu ve bana hiç bir şey söylemediğini anlattım. Merdivenlerden çıkıp sınıfa girdiğimizde Yu Jin suratını asarak bana baktı.
"Ne yani hiç bir şey anlatmadımı şimdi? Tek bir cümle bile."
"Aynen öyle. Tae bu sonuçta ne bekliyorduk ki?"
"Oda doğru "
Çantalarımızı sıraya koyup oturduk. Şimdi bu dört saat ders ne ara geçecekte öğlen olacaktı. Hadi öğlen oldu diyelim üniversiteye gittiğimde "onun" kantinde olacağı ne malum. Belki de yine okula gelmemiştir.
Yine aklımda bir ton soru yığını vardı. İki haftadır onu düşünmekten adam akıllı ders bile dinleyememiştim. Adı ne ? Kaç yaşında? Okula yenimi geldi? Onun hakkında her şey soru işaretiydi. Bu gidişle sadece onu dikizleyerek bu soru işaretlerini gidermek zordu ama sorabileceğim kimse de yok. Tae'ye sorsam ne olduğunu hemen anlar beni de bir daha kantine sokmazdı. Bu durum ne zamana kadar böyle devam edecek bilmiyorum.
Hocanın sınıfa girmesiyle ders başlamıştı. Bu dört saat boyunca dersi sıkılmadan dinlemiştim.
Zilin çalmasıyla sonunda öğle arası olmuştu. Yu Jin'le yemeğimizi üçüncü Tenefüste yediğimiz için öğlen oturmak için bol bol vaktimiz oluyordu. Hocanın çıkmasını beklemeden Yu Jin'in kolundan tutup dışarı çıkardım."Hadi kantine gidelim ama üniversitenin."
"İtiraz etmeyeceğim artık. Nasılsa eninde sonunda oraya gidiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Side School /Min Yoongi (Tamamlandı)
FanfictionSonunu düşünmeden söylenilen bir yalan insanın hayatını nasıl etkiler? "Iyi mi ? kötü mü ?"