4.Bölüm

1.2K 88 12
                                    

Unutma;Üzgünüm

1 Hafta Sonra

Eylem'den Anlatım

Tam bir hafta olmuştu Fethi ile evleneli ama bu bir hafta içinde hiç eve gelmemişti. Bu bir hafta içinde onu görmemek bana iyi gelmişti. Sesini duymadım,soğuk bakışları da yoktu,sinirli sesi de.  Aklım da tek bir soru vardı. Evlendikten sonra kapının önünde "Sen bana haramsın..." demişti. Nedenini sorunca yine o soğuk bakışı ile susmamı emreder gibi bakmıştı. Ben de bir şey diyememiştim ama merak da ediyordum. Sonuçta ben bir gazeteciydim. Bu cümlemin sonun da aklıma yine o gelmişti. Bana hep gazeteci derdi. "Kendine gel Eylem." Dedim kendimi uyaran bir sesle. Bu gece de bekliycekdim Fethi'nin gelmesini,bu bir hafta boyunca her gece onun bir umutla gelmesini bekledim. Saat beşi gösterirken yatağa geçtim ve kendimi uykunun esiri yaptım.

Fethi'den Anlatım

"Fethi bu akşam ki davete eşin ile birlikte gidersin artık.'' Ateş'in alaylı tavrına sert bir bakış yollamakla yetindim. Çünkü Eylem'in bu kadar önemli ve tehlikeli bir  yerde koruyamayabilirdim. Diye düşünürken Ateş'in telefonuna mesaj sesinin düşmesi ile kendime gelmiştim. Ateş telefonda ki mesaja bakarken yüzünün düştüğünü görmemek imkansız gibiydi. Telefondan kafasını kaldırınca hemen  " Ne yazıyor mesajda?" Dememle oflayarak bana baktı "Gazetecinin ajansı ne araştırması bu kadar diye mesaj atmış." Gerilmeme neden olan mesajı bir de ben okumak için telefona uzandım. Mesajı okurken bir tane daha aynı ajanstan geldi. Bu sefer araştırmasının konusunu ve başlığını istiyorlardı. Telefonu koltuğa hızla attım. "Bırakmayacaklar baksana." Dememle Ateş halledebileceğini söylemeye başladı. "Fethi bu durum şu an için çok doğal. Kız neredeyse bir buçuk haftadır ajansına haber namına bir şey göndermiyor. Gazeteci oğlum bu kız." Aklıma gelen fikirle gülümserken Ateş'e döndüm. "Akşam için bizim gazeteciye elbise al. Davete de gazeteci çağır." İnanamaz gözlerle bana baktı. "Sen ciddi olamazsın?"  Bu şaşkın hâline şen bir kahkaha attım. "Çok ciddiyim." Dememle birlikte Ateş  paravan ofisten ayrıldı ve Eylem'e elbise almak için gitti. Bir haftadır uğramadığım eve gitmek için çoktan yola çıkmıştım.

Eylem'den Anlatım

Kapının  hızla açılması ile yataktan doğruldum. Gelen kişiyi daha net görmek için gözlerimi ovuşturdum. "Sen miydin?" Diyerek kendimi yatağa geri bıraktım. Ona sormak istediğim o kadar çok soru varken,ben kendimi yatağa bıraktım. "Eylemmm..." Diye bağırması ile irkilsemde, ona doğru dönmeye tenezzül bile etmemiştim. "Eylemmm... ne o konuşmuycak mısın benimle?" Sinirle çıkan sesi beni korkutsada, benim bir kukla olmadığımı görücekti. "Ne var?" Diye yataktan doğruldum. "Ne mi var Eylem? Söyliyim ben geldim." Sinir,öfkesiyle birlikte yatağa geldi ve kolumdan hızla tuttu. Beni ayağa kaldırdı ve gözlerimi gözlerine. sabitledi. Hızla atan kalbim yerinden çıkmayı bekliyordu sanki bu zamanda. "Bana bak gazeteci bir hafta  da balık hafızan unuttu sanırım. Sana söylemiştim bir şeyi iki kere söylemeyi sevmem diye, sen ne yaptın?" Diyerek kolumu sıktı, canımın acısı ile ağzımdan "ahhhh" diyebilmiştim. "Burada kurallar var. UNUTMA." Dedi ve odadan çıktı. Kolumu bırakır bırakmaz ben yere çöktüm. Güçlü bir karaktere sahip olmama  rağmen, ona karşı koyamıyordum. Artık gerçektende delirmek üzereydim.

Fethi'den Anlatım

Bu kız beni deli edicek ya diyerek kendimi çalışma odasına kapattım. Deli ya elimde kalıcak gidicek diye korkuyordum. Ona zarar vermekten de sonuçta bir sivildi. Bu düşüncelerimden kurtulmamı sağlayan odanın kapısının çalmasıydı.  "Gel." Dememle birlikte,sinirle masama vurulmuştu. " Bu ne cürret?"  Diye sinirle kimin geldiğini baktım. Tabii ki bu Eylem'den başkası olamazdı. "Bana bak Fethi KULAKSIZ, ben senin gel deyince gelen, git deyince giden biri değilim. Sana daha önce de söyledim ben kukla değilim. Sen itince geri çekilen, yamacına alınca sığınacak biri değilim." Diyerek karşıma dimdik geçti. Iki kaşımı havalanırken "Şovun bittiyse git." Dememle geriye doğru dönecekken, kolumu hırsla kendine çevirdi. Dengemi kaybetmemle Eylem'in üstüne düştüm. Neredeyse tüm ağırlığımı Eylem taşıyordu. Göz göze gelince, rahatsız olduğunu anladım. Tam kalkacakken kapı açıldı. "Gençler rahatsız olmayın. Ha burada Fethi elbiseyi  odaya bıraktım. Eylem'in üstünden kalktım ve Ateş'e doğru döndüm. "Çık sen geliyorum ben." Dedim. "Sen de burda beni bekle. Seninle işimiz bitmedi gazeteci." Diyerek çalışma odasından çıktım. "Ooo Fethi Bey rahatsız olmayın." Sinirle Ateş'e baktım. "Saçmalama lan dengemi kaybettim, üstüne düştüm." Büyük bir kahkaha attı ve alay yüzünü ciddileştirerek bana baktı.
"Biliyorum Fethi biliyorum ondan sonra kimseyi sevemeyeceğini ve o kadına dokunamayacağını da. Sadece eğlence amaçlıydı..." Gözlerime birikmiş olan gözyaşlarımı hemen geri ittim ve Ateş'in cümlesini bitirmesine müsaade etmedim.  "Ateş ben Eylül'den başkasını sevemem, dokunamam."  Kötü olduğumu anlayınca, konuyu değiştirmeye başladı. "Davet için her şey hazır. Mekana gelicek gazetecilerde." Başımı onaylar şekilde salladım. " Tamam git Ateş iyice kontrol et mekanı. Birkaç tane de adam al." Dememle Ateş gitmişti, bende çalışma odasına Eylem'in yanına çıktım. "Sen şimdi odaya gidiyorsun ve sana alınan kıyafeti giyiyorsun." Sinirle çıkan sesime o da büyük bir sinirle cevap verdi. "Bana bak Fethi ben senin yanında taşıyabileceğin bir aksesuar değilim." Eylem'in kolundan tuttum ve yatak odasına kadar neredeyse sürümüştüm. "Beni zorlama Eylem KULAKSIZ. Biliyorsun onları sana zorlada giydirirm ama buna hazır değilsindir." Defolllll diye bana bağırdı ve banyoya geçti.

Eylem'den Anlatım

Bana ne demişti öyle? Resmen sen benim malımsın demişti. Bu sözü kalbimi delip geçmişti. Banyoda bana alınan kıyafetleri sinirle giymeye başladım.Elbiseyi giydikten sonra abartılı bir makyaj yaptım. Fethi'nin söylediklerini yalayıp yutmasını istiyordum çünkü ben bir mal ya da kukla değildim. Ben bu düşüncelere dalmışken, banyo kapısının ardındaki Fethi bana sesleniyordu. "Hadi be alt tarafı bir elbise." Diyerek çemkirirken bende, banyodan çıktım. Çıkar çıkmaz Fethi  beni süzmüştü. "Bu Ne?" Alaycı bir o kadar da zafer kazanmış sesim ile konuşmaya başladım. "Kör müsün acaba? Elbise işte." Benim söylediklerim ile yüzü kırmızının tonları arasında gidip geldi. "Onu görüyorum Eylem ama bu çok kısa." Şaşırmama rağmen şaşırmış gibi yaptım. "Aaa öyle mi? Hiç farketmedim ben." Diyerek kapıya doğru ilerlerken kolumu tuttu ve kendi kolunun arasına aldı. "Unutma gazeteci kural iki ben bu odadayken benden önce çıkamazsın." Tamam anlamında kafamı salladım. "Güzel en azından anlayabiliyorsun ama uygulayamıyorsun." Tam koluna vuracaktım ki elimi tuttu. Ani refleksi ile şaşırmıştım. Şaşırmam bitince gözüm ellerimize kaydı. Gözlerimin ellerimizde olduğunu anlayınca, elimi bıraktı. "Geç kalıcaz." Haa diye karşılık verince, gülümsedi. Gülümseyince sakladığı bütün gamzeleri ortaya çıkmıştı. Benden başkası inşallah gamzelerine sevemez. Içimden "Ne diyorsun sen Eylem salak salak konuşma. Adam seni malı olarak görüyor. Senin dediğine bak birde." Kendi iç sesimle boğuşurken çoktan arabaya binmiştik. Arkamızdan yine onlarca içi koruma dolu araçlar geliyordu. Camı açtım ve Istanbul'u tam çıplaklığı ile seyrettim. Küçükken en sevdiğim şey arabayla bir yerlere giderken camı açıp gideceğimiz yeri öyle giderdim. "Üşütüceksin sonrada başıma kalıcaksın." Kafamı camdan içeri geri soktum ve camı da kapattım. "Benden bu kadar neden nefret ediyorsun?" Bu söylediklerime göz devirdi ve önüne döndü. Hiçbir şey söylemedi. Benden nefret mi ediyor yoksa etmiyor mu bunu söylemeye tenezzül etmemişti. Sessiz bir yolculuktan sonra geleceğimiz yere gelmiştik. Önce Fethi çıktı ve bana elini uzattı. Hemen elimle elini kavramıştım, kendimi arabadan dışarı atmıştım. Bende arabadan çıktım. El ele davet salonuna doğru giderken bizi engelleyen bir grup magazinci olmuştu. Bunlar nerden çıktı diye düşünürken, benim ve Fethi'nin sosyete kısmı olduğunu unutmuştum bu bir haftada. Magazinciler dört bir yanımız çevirmişlerdi bile. "Fethi içeri geçelim lütfen. Ajansım bu magazini görürse büyük ihtimalle beni kovar. Bende babamın benim için hazırladığı geleceğe itilmek zorunda kalırım." Başıyla beni onaylasada, gazetecilerin sorularına yanıt verebileceğimizi söylemişti. Bunu duyan magazin muhabirleri ilk sorularını çoktan yöneltmişlerdi. " Fethi Bey sevgili misiniz?" Sorusunun cevabı benden gelmişti. "Hayır sevgili değiliz. Biz evliyiz." Bu cevabıma şaşıran muhabir hemen bir soru daha yöneltmişti. "Eylem Hanım sizde her ne kadar zengin olsanız da bizim gibi gazetecilik yapıyorsunuz. İşinizi bıraktınız mı?" Tam ağzımı açacaktım ki benden önce lafa Fethi atlamıştı. "Hayır öyle bir şey yok. Eylem işini bırakmadı. Büyük bir araştırma içinde, benden bile gizliyor. Arkadaşlar. Bu kadar yeter daha sonra belki bir basın toplantısı yaparız." Diyerek beni kurtarmıştı resmen. Fethi diye kısık bir sesle boynuna sarıldım. Beni sarsın istedim ama Fethi beni hafifçe itti. "Üzgünüm..."

NEDEN BEN (Tamamlandı)...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin