Evlenme;Haramsın Çünkü...Eylem'den Anlatım
Kulağıma gelen acı dolu sesle yataktan kalktım. Sesin olduğu balkon tarafına doğru yürüdüm ve siyah perdeyi kenara doğru itmemle balkonda Fethi'yi gördüm. Biraz kapıda bekledikten sonra balkona geçtim. Fethi kapının açıldığını duymamış olucak ki benim geldiğimi anlamadan bağırmaya devam etti. "Neden Ben Allah'ım?" Deyince içimdeki bütün öfkem yerini şefkat almıştı. Bu düşüncelerimden hızla kurtuldum ve iyice Fethi'nin yanına doğru geçtim. Beni görünce şaşırsa da hemen eski soğuk hâline geri dönmüşe benziyordu."Neden uyandın sen?" Ben sesine uyandım bir şey mi var Fethi? Benim bilmem gereken ya da bilmemem gereken. "Sen kimsin ki bilmeni ya da bilmemeni gerektirecek bir şey olsun?" Bu sözleri ile kalbimi delip geçse de içimde ki öfke hızla yerini aldı ve benden kontrolsüz hareket etti. " Sen nefret ediyorum Fethi KULAKSIZ. " Ah gazeteci ah hâlâ anlayamadın de mi? Umrumda değilsin. "O zaman neden beni oraya kapattın? Neden aklımın başıma gelmesini istedin?" Çok soru soruyorsun gazeteci. Git uyu bunlarla kafanı yorma. " Bana ne yapmam gerektiğini söylemenden bıktım." Git burdan gazeteci. "Bırak o zaman da gidiyim." Eylem git yat Allah aşkına beni zorlama. "Bu mu bu kadar mı?" Evet. " Bu sen böyle bir adam değilsin." Ben buyum. Demesiyle gözlerimi devirince bana başı ile odaya geç dermiş gibi hareket yapınca balkondan odaya doğru gittim. Artık neredeyse emindim Fethi böyle biri değildi ama onu bu duruma ne getirmişti. Diye kendi kendime konuşurken odaya pat diye Fethi girince elim ayağım boşaldı ve yere kapaklanmıştım. Bu durumuma Fethi gülünce sinirle ona baktım ve düştüğüm yerden kalktım. "Ne o çok mu komik?" Yani değil ama yüz ifadeni görsen bir sen bile kendine gülersin. " Haha." Uyu bence yarın erkenden kalkıcaksın. Kendi nikahına geçikmek istemezsin. "Ne nikâhı ya?" Bu geçici bir durum. Yanlış anlama. Asla sana dokunmuycam. Kâğıtta yani evlilik. "Sonra sonra ne olucak? İki ay sonunda." Bilmiyorum. Demesiyle bende sinirle kendimi yatağa attım ve yorganı kafama kadar çektim. Uyumaya başladığımı gözlerimin ağırlaşmasından anlayabiliyordum.
Fethi'den Anlatım
Burnuma gelen kamelya kokusu ile mest olmuştum resmen. Vücudumda hissettiğim ağırlıkla gözlerim vücuduma kayarken Eylem'in resmen kendini bana gömmesi nerdeyse imkansız olmasına rağmen bedenime yapışmış gibi uyuyordu. Yataktan Eylem'i uyandırmamaya çalışarak kalktım. Pencerenin önüne doğru gittiğimde yağmurun yağdığını görmemle aklıma gece şimşeklerin çakması gelmişti. Eylem de bu seslerden rahatsız olduğu için benim yanıma doğru kaymış olmalı. Diye düşünürken Eylem'in endişeli bir o kadar da titrek sesi ile düşüncelerimden sıyrılmıştım." Hâlâ yağmur yağıyor mu?" Evet ama dün gece ki kadar değil. "Ben dün gece seni rahatsız etmedim de mi?" Hayır sadece sol tarafım biraz felç geçirmiş. "Sen bana kilolu mu diyorsun?" Yani olabilir. Dememle sinirle yataktan kalkan Eylem'e baktım. "Sen hiç kadınlarla nasıl konuşulacağını bilmiyorsun. Kaba birisin erkek dediğin biraz kibar olur." Kaba mıyım? " Evet çok kabasın hatta.'' Off bunun konuyu kapatalım. Sen bir duş al sonra da kahvaltı yapalım. Dünden beri aç olduğunu biliyorum. "Hayır desem yine kızacaksın de mi?" Evet. Onun için beni zorlama. Ha unutmadan benim bu dolabımda senin için alınan kıyafetlerde var. "Ya ne ara aldın?" Kaba olabilirim ama zor bir durum olduğunu da bilecek durumdayım diyelim. "Evet kaba birisin ama çok da düşüncelisin.'' Demesiyle banyoya girdi. Bende aşağı mutfağa indim ve çay suyunu koydum. Dolaptan da salatalık ve domatesleri çıkardım ve tek tek kesmeye başladım. Hepsini güzelce kestikten sonra masaya koydum. Birden gözümün önüne Eylül bana hamile olduğunu söyledikten sonra o günün sabahında ona kahvaltıyı benim hazırlamam film şeridi gibi gözümün önüne gelmişti. Bu anım benim gözümden yaşların süzülmesine neden olsa da dünyanın en mutlu adamıydım o sabah. Diye avuturken kendimi mutfağa gelen yoğun kamelya kokusu ile Eylem'in geldiğini anlamamla hızla gözümde ki yaşları sildim. ''Kapı çalıyor ben bakarım." Hayır sen bakamazsın diyerek mutfaktan hızla çıktım. Adımlarım evin salonunda yankılanırken çoktan kapıyı açmıştım. Karşımda Ateş'i görmemle ufak çaplı bir şaşkınlık geçirdim. "O naber dayıoğlu." İyi. Sen? "Iyidir. Senin neden iyi olduğunda belli oldu. Belin ağrıyor mu lan?" Ateşşş siktirgit. " Tamam tamam ben gittim. Saat iki de." Defolll. Dememle Ateş gitmişti çoktan. Ben de kapıyı kapattım ve Eylem'e doğru döndüm. "Sen kapıyı bu şekilde mi açacaktın?" Evet. "Kızım manyak mısın sen?" Hayır da bu seni niye ilgilendirdi. Bu kadar. "Eylemmm beni çıldırtma bu evlilik sahte olsa bile sen bu şekilde davranamazsın." Ne yapıyorum ya ben. "Eylem üstünde bustiyer altında da yarım bir tayt var. Farkında mısın acaba?" Fethii bundan sanane. Sen benim neyimsin ki buna karışıyorsun.
"Amacın seni kıskanma mı istiyorsan çok beklersin?" Haha beni niye kıskanmanı istiyim ki. Kapının arkasında kim vardı onu bile bilmiyorum. " Al bu senin." Ne bu? "Nikah da giymen için bir elbise." Buna gerek yok Fethi. "Sana sorduğumu hatırlamıyorum gazeteci."
Hiçbir zaman bana karşı olan bu soğukluğun değişmeyecek değil mi? "Al şunu köy bir kenara. Mutfağa gel sonra da kahvaltı yapalım." Tamam.
Demesiyle ben mutfağa geçtikten bir iki dakika sonra Eylem geldi. Masaya oturduk ve çok sessiz bir şekilde kahvaltımızı yapmıştık. "Ben biraz yukarıda çalışacağım." Masayı toplarım. Kendimde hazırlanırım. "Güzel." Ne güzell? "Yavaş yavaş benim kurallarıma alışıyor olman." Dememle mutfak çıktım ve çalışma odasına geçtim. Masamın üstünde duran davetiyeye son bir kez baktım. Önümüzde ki hafta operasyonun ilk ayağını gerçekleştirecek bir davetiye niteliği taşıyordu.Eylem'den Anlatım
Fethi gittikten sonra masayı toplamıştım. Salona koyduğum elbiseyi elime aldım ve odaya doğru çıkmaya başladım. Odanın kapısını açmamla Fethi'nin küçücük köpeği odada beni karşılamıştı. Sevimli mırıltılarıyla odayı şenlendiren köpeğin mutluluğuna gülümsemiştim. Bu eve geldiğimden beri hiç yüzüm de bir mutluluk ifadesi olmamıştı. Bu düşünceler kafanın her bir köşesini yiyip bitirirken kalbim bana hep şu soruyu soruyor gibiydi "NEDEN BEN?"
Sorudan hemen kendimi kurtarmıştım. Üzerime nikah için alına elbiseyi giymeye başlamıştım.Elbiseyi giymiştim ama arkadaki kopcaya kolum yetişemiyordu. "Bu son Eylem hadi zorla kendi." Diye kendi kendime söylenirken odaya Fethi dalmıştı. "Bir sorun mu var?" Derken üzerime de ki elbiseyi iyice süzerken,olumlu var anlamında kafamı salladım. "Evet. İyi ki geldin ya kopcaya yetişemedim." Allah'tan kopca koymayı unutmamışlar. Diye içinden konuşsa da duymuştum ben. "Yardım edecek misin?" Ha tabii evet. Cümlesini tamamladıktan sonra yanıma geldi. Arkama geçti ve kopcayı takmaya başladı. Eliyle kopcayı takarken sırtıma değen eli orayı yakıp kavuruyormuş gibi oluyordu sanki. "Kendine gel Eylem. Salak salak düşüncelere kapılma. Onun senin gibi hissetmesi için o görünmez buz dağlarını eritmen gerekiyor." Kendi iç sesimle konuşmam bitirince, Fethi'ye döndüm." Bitmedi mi hâlâ?" Bitti ben de üstümü değiştirip geliyorum. Son bir şeyin varsa yap. "Hıhı olur." Anlamında kafamı sallayınca yine aynı giyinme odasına gitmişti. O odayı merak ediyorum nasıl acaba içi? Bu merakımı ancak içeri girersem gidebileceğimi biliyordum. Doğru değildi bu düşünceler ama gazeteci olmamın en büyük nedeniydi bu merak duygum. "Offf Eylem bu iki gün için de kafanın ayarları gitti iyice." Diye kendime çıkışırken, gözlerim aynadaki yansımama kaymıştı. Resmen ağzım açılmıştı kendime bakarken.
Fethi'den Anlatım
Bende hazırlanıp çıkmıştım. "Kaçmaya çalışma zaten kaçamazsın."
Bu kadar nasıl eminsin sen ya? " Hadi gidelim." Dememle ben önde Eylem'de arkamdan geliyordu. Evden çıktığımızda hemen arabayı getirmeleri için Tahir'e seslenmiştim. Araba gelince kapıyı açtım ve arka koltuğa Eylem ile birlikte oturmuştuk. Eylem'in gergin olduğu herhâlinden belli oluyordu. Bu durumu hoşuma gitmemişti. "İyi misin Sen?" Bilmiyorum bu durumda nasıl iyi olunur. "Sus." Ne o gerçekleri yüzüne vurunca pek bir gerildin. "Eylem sus dedim sana." Ne yaparsın susmazsam? "Kapa çeneni.'' Gerçekler hep acıdır Fethi KULAKSIZ. Biz bu tartışmayı yaşarken çoktan nikah dairesine gelmiştik. Arabadan ilk ben çıkmıştım. Eylem çıkarken yardım etmek istesemde yardımımı elinin tersi ile itmişti. Çıktığı zaman koluma girmesini işaret ettim. "Aferin bazı şeyleri anlayabiliyorsun." Ne gibi? "Ikiletmemen gerektiğini öğrenmişsin." Laf mı sokuyorsun bana? "Bilmem öyle mi?" Fethi kelime oyunu yapma Allah aşkına. "Tamam." Dememle içeri girdik ve beklemeye başladık.Eylem'den Anlatım
Ev-evet dememle birlikte imzalarımızı atmıştık. "Gelini öpebilirsiniz." Deyince nikah memuru aklıma Fethi'nin beni hiç öpmediği gelmişti. Gözlerim kapanmıştı kendiliğinden sadece bu öpücüğü beklemek ister gibi. Fethi alnıma ufak bir buse kondurduktan sonra kulağıma eğildi. Bunu yaptığında nefesimi bir türlü kontrol edemiyordum. "Özür dilerim Eylem bu klasikleşmiş bir durum." Kulağıma fısıldadığı özürü gözlerimin kocaman açılmasına sebep olmuştu. "Önemli değil. Düşündüğün için teşekkür ederim." İnsan tanımadığı bir adam öpeceği için heyecanlanır mıydı? Ya da özür dilediği için kırıl mıydı? "Ne oluyor Eylem sana iyi misin. Öptüğüm için çok mu rahatsız oldun?" Evet oldum. Bana dokunmuycam demiştin. " Ben sana asla dokunamam zaten. Sen bana haramsın çünkü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEDEN BEN (Tamamlandı)...
FanfictionSevmek insanı tekrardan yaralar mı? Fethi:Zengin bir ailenin tek oğlu. Ailesi ile Askerlik yüzünden kavga etmiş. Eylül ile askerliğin ikinci yılında tanışmış ve evlenmiş. Bir yıl sonra bir bebek sahibi olmuşlar ama timin düşmanı Derman bebeklerini...