Dayanamıyorum;Derman'ın Cehennemi
Fethi'den Anlatım
2 Hafta Sonra
Tam iki haftadır bölgede Derman'ı arıyoruz. Buralarda bir yerlerde olduğunu biliyordum. Bir deliğe gizlenmiş bizim gitmemizi bekliyordu. Ama bizim buna pek niyetimiz yok. Hele ki benim. Onun kanını içiceğime kendime söz verdim. Hayatımı iki günde alt üst eden orospuçocuğunu öldürmeden bana rahat yüzü yoktu. Tabii bu düşüncelerimi time söylemiyordum çünkü beni vazgeçirmek için ellerinden geleni yapacaklardır. Hele ki Yavuz komutanım. Beni durdurmak için elinden gelen her şeyi yapar. Ama Keşanlı yapmam konusunda bana hâk verirdi. Biliyordu çünkü bu acıyı. Gizlemeye çalıştığı acıları teröristleri öldürerek dindiriyordu. Gözlerinin önünde babasını şehit eden teröristlerden böyle intikâm alıyordu belki de. Birde Ateş var. O da Yavuz komutanım gibi durdurmak istiycektir beni. Üniformamı ne kadar sevdiğimi ondan başka kimse bilmiyorsu. Ķimleri geride bıraktığımı, kimleri karşıma aldığımı biliyordu. Feyzullah kardeşimin, çaylağın da Keşanlı gibi benim karşımda değil yanımda olacağına adım kadar emindim. İçi yapmam için ısrar etse de, o da benim ne kadar çok acı çektiğimi biliyordu. Hâk veriyordu çünkü bu şey onun başına gelse, kendisinin de aynı şeyi yapacağını biliyordu.
"Allah kahretsin..." Yavuz komutanımın sesiyle gerildiğimi hissettim. "N'oldu komutanım?" Çaylağın merakla sorduğu soru Yavuz komutanımın da gerildiği farkettim. "Derman hedef şaşırtmış. Hepimizin burada olduğunu biliyormuş işte. Bilerek gelmiş ve onu bulmamızı istemiş." Gerginliğimin yerini şaşkınlık alırken ne demek istediğini kafam da oturtmaya çalışıyordum. "Hedef ne peki komutanım?" Merakla çıkan sesimi bastırmaya çalışsam da merakla çıkmıştı. "Bilmiyorum Avcı... bilmiyorum." Sıkıntıyla çıkan sesi sinirlenmeme neden olmuştu. "Biz bunun için mi geldik yani? Burada Derman falan yok işte. Adam bulmuş bir sikik plan biz bunu anlamadık. Anlamamız gerekiyordu ama yok işte." Ateş'in de benim kadar sinirlendiğini görebiliyordum. Sonuçta sevdiği kadın kendine yeni yeni geliyordu. Onun için o da benim gibi gizli göreve katılmak istemişti. "Komutanım... sinirlenmeyin çünkü biz bu şerefsizi eninde sonunda yakalayacağız." Tahir'in sakin sesi benim çıldırmama neden olmuştu. "Bulsak iyi olur yoksa..."
"Yoksa ne?" Ateş'in sorduğu soru karşısında içimdeki niyetimi ortaya çıkarmıştım. "Ben bulurum ve onu acı çektire çektire gebertirim.'' Kendim için söyleme gerekenler gün yüzüne çıkınca Ateş bana hayır anlamında baktı. "Senden önce bulursam benim." Söyledikleriyle şaşırsam da o Derman itini kimseye kaptırmaya niyetim yoktu. Onu kendi ellerim ile öldürecektim. "Avcı hâklı ona düşer bu." Keşanlı'nın desteğini arkama almanın sevinciyle Ateş'e yandan bir gülüş attım. "Hayır abi Ateş abiye de düşer." Çaylak'ın Ateş'in yanında olması, Ateşi bana karşı güçlendirmiş olucak ki benim attığım gülüşün aynısı bana dönmüştü. "Tamam kesin sesinizi de bir an önce gerçek hedef neymiş onu öğrenelim." Yavuz komutanımın araya girmesiyle herkes susmuştu.
"Ne diyorsun sen Yavuz? Ne demek Derman hedef şaşırttı?" Erdem yarbayın sesi bütün karargahta yankılanmıştı. "Evet komutanım haklısınız ama adam kendini yanlış hedef olarak koymuş. Amacı başka bir şeymiş. Hepimizin bölge de olduğunu biliyormuş." Yavuz komutan açıklamasıyla Erdem yarbay da az da olsa sakinleşmişti. "Peki hedef neydi. Asıl amacı neydi bu şerefsizin?" Sorduğu soruya Yavuz komutan bilmiyorum mânâsında başını salladı. "Ateş sen burada kal. Asıl amacın ne olduğunu öğrenmeye çalış. Fethi sende İstanbul'a geri dön. Gazeteci kıza da dikkat et. Kodları bulduğun zaman da ayrılırsın." Verdiği emir karşısında hepimiz ayağa kalktık. Hep bir ağızdan "Emredersiniz komutanım." Diyerek icra odasından çıktık. "Dayıoğlu bak dikkatli ol." Ateş'in endişeli sesiyle hafifçe kıkırdadım. "Tamam merak etme sen." Sakince söyleyişimle Ateş bana sarıldı. "Yine dikkatli ol. Endişeleniyorum. Ben yokum yanında da." Deyince kendimi kahkaha atmaktan geri bırakmadım. "Ateş ben askerliğe yeni başlamadım. Bunu biliyorsun de mi?" Diyerek ikimizde gülmeye başladık." Karargahın uzun koridorunda birlikte sessizce yürümeye başladık. "Fethi... kinin askerliğinin önüne geçmesin." Ateş'in sözleriyle ona bakmaya başladım. "Askerliğim... evet üniformam için herkesi geride bıraktım ama kardeşim içim yanıyor. Soğumuyor yandıkça beni de içine çekiyor. Bunu dindirmek için o Derman itini gerbiticem." Diyerek Ateş'in yanından ayrıldım.
"Eyleeeemmm..." Evin için de yankılanan sesime bir cevap alamayınca, koşarak yatak odasına girdim. Girmemle birlikte evi ve Eylem'i korumaları için kalan askerlerin cansız bedenleriyle karşılaşmıştım. "Hayır... Hayır...hayırrrrrrr Eylem." Diyerek yaklaştığımda yatakta bulduğum notu okumaya başladım.
"Eee bu kadarla kalacağımı düşünmüyordun de mi yakışıķlı? Ne yalan söyliyim ilki daha güzeldi ama hangisinde daha çok acı çekiceğini merak ediyorum doğrusu. Gerçi ilki benim elimde can vermedi. Ama bebeğin verdi. Bunu da ben ellerimle öldürücem hem de bunu gözlerinin önünde yapıcam...ASKER."
"Dermann... seni gebertmeden bana rahat yüzü yok." Diyerek elime aldığım telefonu Ateşi aradım. Birkaç çalıştan sonra açtı. "Beni çok mu özledin kahramanım." Boşta kalan elimle sıkıca ensemi ovuşturdum. "Ateş kes... hedef Eylemmiş. Eylem'i kaçırmış piç. Şehirlerimizde var Ateş. Hepsini şehit etmiş." Ağlayarak söylediğim sözler karşı taraftaki Ateş'in bir süre sızmasına neden olmuştu. "Fethi ben istihbaratdan elemanlar göndericem sende buraya gel. Görev iptal." Deyince telefonu kapatıp firlattım. Dizlerimin üstüne çöktüm. Ağzımdan çıkan küçük bir inlemeye engel olamadım. Gözlerimin önüne gelen kesitler nefes almamı engelliyordu. Çaresiz olduğum anlar. Bağırarak söylediklerim kulaklarımı tırmalıyordu.
"Hedef Eylemmiş." Erdem yarbayın konuşmasıyla ona bakmaya başladım. "En ufak bir ipucu bırakmamışlar. Bizle bağlantıya geçmediler. İstihbarat sınır dışına çıkardıklarını düşünüyor ama belli değil. Tam yerini bulamıyoruz. Onun için bağlantıya geçmelerini beklemekten başka hiç bir şey yapamıyoruz. Saha da istihbarat elemanları var. Dağılabilirsiniz." Hep birlikte ayağa kalktık ve hep bir ağızdan kabul ettik. "Emredersiniz komutanım." Sandalyeden kalktığım sırada Erdem yarbayın kal demesiyle oturduğum sandalyeye geri oturmuştum. Herkes çıkınca Erdem yarbay söze girdi. "Fethi biliyorum sana yazdığını notu okudum. Yaralarını deşmiş ama sakın sen profesyonel bir askersin. Sen duygularınla hareket edemezsin. Kulaklıktan ne emir veriliyorsa onu yaparsın ne eksik ne fazla. Anlaşıldı mı ASKER?" "Komutanım bebeğim onun ellerinde melek olup gitti. Karım acısına dayanamadı gözlerimin önünde canına kıydı. Gazeteciyi de koruyamadım." Erdem yarbayın sıkıntıyla nefes aldığını duysam da başımı yerden kaldırmamıştım. "Fethi sana biraz izin. Git tatil yap. Askeriyeye kafanı toplamadan gelme." Başımı yerden hızla kaldırıp olumsuz anlamda başımı salladım. "Hayır komutanım gazeteciyi bulmadan olmaz." Deyince Erdem yarbay olumlu anlamda başını salladı. "Çıkabilirsin asker." "Komutanım umarım gözlerimin önünde gazeteci de ölmez." Deyip icra odasından çıktım. Uzun koridorda aklıma gelen şeyle duvarın dibine çöktüm." Ya Eylem'i de gözlerimin önünde öldürürse." Diye içimden geçirdim. "Fethi komutanım." Tahir'in sözüyle kafamı yerden kaldırdım ve Tahir'e bakmaya başladım. "Komutanım merak etmeyin bulucaz." Öfkem,nefretim ve kinim bedenimi esir almıştı artık. "Bulsak iyi olur... çünkü gözlerimin önünde sevdiğim insanların öldürülmesini dayanamıyorum."
Eylem'den Anlatım
Gözlerimi açtığımda karanlık ve rutubet kokan bir odada açtım. Derin bir nefes alıp verdim. Ne olduğunu anlamaya çalıştım. Ne olmuştu en son? Onu düşünmeye başlamıştım. İki hafta önce kahvaltı masasından aceleyle çıkan Fethi'yi her akşam balkona ferforje koltuğa oturup bekliyordum. Uykum geldiği zaman içeri girip uyuyordum. Gözlerimi her zaman yatak odasında açarken şimdi bu da neydi. Kaçırılmış mıydım? Oturduğum sandalyeden kalkmak için hareket yapacağım sırada,sandalyeye bağlı olduğumu anladım. Gözlerim hızla dolarken beni kim kaçırmıştı? Diye içimden geçirdim. Allah kahretsin. Ya lânet olsun. Hızla aldığım nefesler rutubeti daha yoğun hissetmeme neden oluyordu. "İmdatttt... yardım edin." Diye karanlık büyük odanın içinde bağırdım. Yaklaşık on dakika sonra arkamdan duyduğum kapı sesiyle omzumun üstünden bakmaya çalıştım. Yavaş yavaş gelen sert adımlar gerilmeme neden olmuştu. Ensem de hissettiğim nefes ile gözlerim istemsizce kapandı. Hızla aldığım nefesler de çabasıydı. "Kamelya kokuna rutubet karışmış ama yine kamelya kokun daha baskın. Mest oldum doğrusu gazeteci." Kalbim ritmim iyice bozulmuş gibiydi. Dışarıdan atıyordu sanki. "İmdatt... yardım edin." Söylediklerime ensemi koklayan adam iğrenç bir kahkaha atmıştı. "Geç kalmadın mı? Bunun için?" Diyerek sandalyenin etrafında dolanmaya başlamıştı. "Kimsin...kimsin sen?" Ağlayarak konuştuğumu anlamış olucak ki elleri yüzüme değmişti. Yanağımda ki ıslaklığı elleriyle silmeye başladı. "Derdinin Derman'ı." Deyip ellerini yüzümden çekti. "Nerdeyim...Nerdeyim ben ya?" Bağırarak sorduğum soruya sinirlenmiş olmalıydı ki tek eliyle çenemi kavramıştı. "Derman'ın cehennemindesin. Ve seni çok sevdiğin kocan bile burayı bulamayacak."
Selam DELİŞEKLER 🤗 Bölüme biraz vote atalım. Fikirlerinize önem veriyorum belirtirseniz sevinirim.😏 Hepinizi güzel yüreklerinden öpüyorum 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEDEN BEN (Tamamlandı)...
FanfictionSevmek insanı tekrardan yaralar mı? Fethi:Zengin bir ailenin tek oğlu. Ailesi ile Askerlik yüzünden kavga etmiş. Eylül ile askerliğin ikinci yılında tanışmış ve evlenmiş. Bir yıl sonra bir bebek sahibi olmuşlar ama timin düşmanı Derman bebeklerini...