İlk Ve Son;Ondan Nasıl BoşanacaktımFethi'den Anlatım
Yol boyunca Eylem'in bana bakması gerekirken,çektiği fotoğraflara bakması canımı sıkmıştı. Bunu isteyen bendim ama küçük kahve gözlerinden mahrup olmak şimdiden canımı sıkmıştı. Birde Cenk var tabii. Koala gibi Eylem'in yanına oturmuş. Birbirlerinin fotoğraf makinelerini değiştirip öyle bakmışlardı. Çektikleri fotoğraflara. Eylem'in hâlinden memnunmuş gibi duruşuna sinirlensemde artık bir şey yapamazdım. Ayrılan bendim. Hiç bir neden yokken. "Çok güzel bu fotoğraf." Deyip Eylem fotoğraf makinesini okşadı. Hangi fotoğraftı acaba? Bir de Cenk'in fotoğraf makinesinde ki fotoğraf olması içimde kıskançlık duygusunu uyandırmıştı. "Komutanım daldınız gittiniz?" Tahir'in sesiyle kendime gelirken gözlerimi onlardan çekip önüme döndüm. "Nereye dalıcam oğlum buradayım." Diyerek sahte gülümsememi yüzüme takıp gamzelerimi belli ede ede güldüm. "Komutanım şöyle bir türkü mü patlarsanız hâ? Güzel olurdu." Âşık''ın kaşıntısının olduğunu anlayınca goncayı göstermemle susup kalmıştı. "Avcı bir kuple mırıldansan bir şey olmaz herhâlde." Yavuz komutanın sesiyle aklıma gelen ilk türküyü söylemeye başladım.
Değmen benim gamlı yaslı gönlüme,
Ben bir selvi boylu yârdan ayrıldım,ayrıldım,ayrıldım yâr...
Evvel bağban idim dostun bağında,
Talan vurdu ayva nardan ayrıldım...
Garip kaldım şimdi gurbet ellerde,
Ben gönlümü çalan yârdan ayrıldım...
Çok ağladım mecnun gibi çöllerde,
Ferhat gibi nazlı yârdan ayrıldım....
Gözümden süzülen yaşı silip Eylem'e baktığımda gözlerini siliyordu. "Dertlisin anlaşılan asker. Baksana hepimizin içi kıyıldı." Eylem'in imalı sesine ve alaycı tavrına sinirlensemde olay çıkartmak istemiyordum. "Dertliyim dermanı olmayan bir derdin içindeyim." Umursamaz tavrımla arkama rahatça yaslandım. Bu tavrıma bozulmuş bir ifadeyle arkasına yaşlanıp ellerini göğsünün altında birleştirdi.
Eylem'den Anlatım
"Eylem akşam bir işin yoksa cafeye gidip oturalım mı? Ne dersin hem güzel bir haber bile çıkarabiliriz." "Tamam. Bekle birazdan gelicem. Bir yere ayrılma." Diyerek Fethi'nin peşinden gittim. "Fethi..." Seslenişimle ilk baş duraksadı sonra da yürümeye devam etti. " Fethi...ne oldu şimdi?" Diyerek yaralı olmayan kolundan tuttum ve bana dönmesini sağladım. "Bir şey olduğu yok Eylem. Hem sen gitsene Cenk'inin yanına." İmalı sesine sinirlensemde şu an pek bir şey diyebilecek durumda değildim. "Kolun nasıl?" Dediklerime başını geriye atıp gülmeye başladı. "Çok mu merak ediyorsun?" "Hayır...yani evet...bilmiyorum ya Allah kahretsin ki bilmiyorum. Merak etmeli miyim seni? Onu da bilmiyorum." Saçmalıyordum resmen. Bunu nasıl başarıyordum. "Etmemelisin. Beni merak ederek güzel ömrünü tüketme. Şimdi git Cenk'in yanına işini yap. Yalan yanlış haberler çıkartın." Dedikleri fazlasıyla ağrıma gitmişti. "Gidiyorum." Diyerek kolunu bırakıp Cenk'in yanına geçtim.
"N'oldu Eylem,yüzüm bembeyaz olmuş?" Cenk'i takmayarak önden yürümeye başladım. "Eylem sana ne söyledi bilmiyorum ama seni çok kırmış. Dedikleri ağrına gitmiş gibi." Biriken göz yaşımı serbest bırakıp Cenk'e döndüm. "Cenk lütfen...sus." "Hayır...susmuycam sana ne dedi de böyle oldun? Ağlamak sana yakışmıyor." Baş parmağıyla yanağına süzülen yaşları silmişti. "Ne söyleyebilir ki bu radde de." Diyerek geri çekilip yürümeye devam ettim. "Inanmadım ama dediğin gibi olsun." Beni çok iyi tanıyordu ve inanmaması çok doğaldı. "Sana kalmış bir şey inanıp,inanmamak." Cenk ellerini havaya kaldırıp teslim oluyorum dermiş havasına girdi. "Benim aklımda güzel şeyler var. Haber için." Gözlerimi Cenk'in üzerinde gezdirirken Cenk sadece ağzına fermuar yapıp susmuştu. "Akşamı iple çekicem." Diyerek tebessüm etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEDEN BEN (Tamamlandı)...
FanfictionSevmek insanı tekrardan yaralar mı? Fethi:Zengin bir ailenin tek oğlu. Ailesi ile Askerlik yüzünden kavga etmiş. Eylül ile askerliğin ikinci yılında tanışmış ve evlenmiş. Bir yıl sonra bir bebek sahibi olmuşlar ama timin düşmanı Derman bebeklerini...