TUTSAK 5.Bölüm

829 86 71
                                    

AĞRAS

Kocaman kalabalıkların içerisinde yalnızdık.
herkes kendi yalnızlığını yaşıyordu.
bende dâhildim bu tabîre. Ruhumun duvarlarına çarpa çarpa idrak etmiştim gerçekleri. Bitiyor, tükeniyor, kafayı oynatacak derecede bir yanlızlık çekiyorduk.
Sonrasımı alışıyorduk. kendi dünyamızda muhakemeler, kurup yargılıyorduk
içimizdeki suçluyu..
"kim yanlızlaştırdı beni ?"
" kimdi beni bu yanlızlığa sürükleyen?"
Kiminin zanlısı annesiydi. kiminin babası. kimininde sevdiğiydi. vs. vs..
Hep bir sanık arayışında, değilmiydik, zaten
Hiç farkına varamadık. Kendimizden, kendimiz sorumluyduk.
evrende nokta gibi bir yere sahipken başka noktalarla çatışmamak ne ironi ama yaşadığım melankoli için kendimi suçlamıyordum.
hayatın bana getirisiydi bu.
Cümlelere yenik düştüğüm vakitlerden biriydi bu vakit dudaklardan dökülmeyen.
Sırların vaktiydi.
En yakınımdaki dostlarıma bile gerçekleri anlatamamıştım Mesela. Sevim, anlattığım kadarını biliyordu hayatımı Gülden izin verdiğim kadarını öğrenmişti. Bir şekilde yanlızdım kumdan kalelerine tutsak olmuş biriydim sonuç olarak .

"Hadi bizde çıkalım bir kahve içeriz "

Başımı, masanın üstünden usulca kaldırıp etrafıma baktım sınıfta bir tek ikimiz kalmıştık .

"Ders bitti mi yaa?" Diye sordum.
Sevim gözlerini devirip "evet bitti nereye dalmışsan artık derse g*tünle bile katılmadın." Başımla onaylayarak Kıkırdadım.
"Haklısın boğazım kurudu birşeyler içelim mi?"
" Olur benimde uykum açılır hadi inelim ."
Cafeterya ya indik birer kahve alıp boş masa aradık sonunda duvar dibinde bir yer bulunca oraya oturduk.

Sevim "Nihayet bu son senemiz" elini kalbine bastırıp gözlerini kapatarak. " kalbim bu çileyi daha fazla kaldıramazdı" deyip kahvesinden bir yudum aldı.

Başımı sallayarak onayladım. "Hı hı benide bu git geller yoruyor. bir ay sonra yol derdi bitecek. çalışma saatleri uygun olan bir iş bulurum belki. "
"Eminim o meymenetsiz patronunundan daha iyi bir patron bulursun o ne be! suratsızın teki."

ikimizde susup etrafımıza bakındık, bir süre sessizliği sevim, bozdu.

"Gülden geldimi bugün? hiç görmedim "
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Hayır gelmedi. Dün gece konuştuk .
Deniz'le takılacaklarmış."
Sevim yüzünü buruşturdu. "O ne be,yeni ergenler gibi zaten bütün gün" (ellerini kaldırıp tırnak işareti yaparak ) "takılıyorlar "
Dedi. Birlikte kıkırdadık sonra kendimizi tutamayıp kahkaha attık etrafımızdakilerin
Büyük ölçüde dikkatlerini çekmiş olacağız hepsi bize bakıyordu.
Kendimizi toparlayıp kahvelerimizi bitirdik. dersliklere çıktık.
Hocanın girdiğini görünce sevimle sohbetimizi kesip önümüze döndük.

hoca elindeki kağıda bakıp bir kaç isim söyledi. Sevim'in adını da okuyunca birbirimize anlamaz bakışlar attık.
Sonra başını kaldırdı şöyle bir göz gezdirdi.
"Ve son olarak "diye ekledi.
"Azâde efsun demirci. ismini okuduğum arkadaşlar rektör sizi bekliyor. Şimdi toparlanıp çıkmanızı rica edeceğim hızlı olursanız.
sevinirim dersimi bölüyorsunuz. "

Sevim'le aynı anda gözlerimizi devirdik sinem hoca yine forumundaydı.

Yedi kişilik bir grupla rektörlük katına çıktık hiç birimiz konunun ne olduğunu bilmiyorduk.
sekreter taktığı kalın gözlüklerin ardından bize bakıp zorlama bir tebessümle,
"Macit bey sizi bekliyor buyrun."
bizi beklediğini söyleyince direk girdik odada diğer sınıflardan başka arkadaşlarda vardı.
Bize bakarak "gelin arkadaşlar " diyen macit, beye baş selamı verdik. Olduğumuz yerde beklemeye koyulduk.

Odaya göz gezdirdim. oldukça resmi bir havası vardı. Duvarları krem rengi zemini döşeme ceviz ağacından yapılmış mobilyalar deri koltuklar kalın kitaplarla dolu bir kitaplık birde etrafında yirmiye yakın sandalye olan uzun bir masa vardı.
Önümde bir kaç kişi durduğu için Macit bey kimle konuşuyor göremiyordum. Muhtemelen konuştuğu kişi masasının hemen karşısında oturuyordu.
" buyrun şöyle masaya geçelim. "
Bunun üzerine herkes masaya yöneldi .
Macit bey "buyrun beyefendi." Diye konuştu.
Gözüm istemsiz oraya kaydı. Hitap ettiği
Kişi benim iki gün önce çarptığım adamdı.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin