" BAZEN YARIM BIRAKTIĞIN ,
ŞEYLER OLUR.
SENİNDE YARIM KALDIĞIN. "
( ilhan berk. )Bir kuş olup gökyüzünde uçmayı dilemiştim hep. yüreği minik kanatlarında tonlarca acı taşıyan ..
sonsuz maviye kanat çırpan.Ruhumun nehirlerinden acı taşıyor. kaburgalarımn en ıssız çöllerine ve ben acılarla besledim içimdeki kanadı kırık kuşları . Can özüm soluyor.
Sonra herşeyin soluklaştığını fark ediyorum.
Bir karanlık çökmeye başlıyor Ve sonra
Işıklar kapanıyor mavilikler kayboluyor.Geriye birtek kömür karası gözler kalıyor.
Başımı tamamen kaldırdığımda yüzünün her milimini taradı gözlerim. Kısık Gözleri . Gergin yüz hatları çatık kaşları gözlerinin etrafını çevreleyen isleri bile yanmaya talipti, yüzünden anlık geçen duygunun tanıdıklığı yutkunmama sebep oldu. kızgınlık, öfke , hiç biri değil yüzündeki duygu Nefretti.
Benim bir zamanlar babama baktığım gibi bakıyordu yüzüme .
(bu adamla hepi topu iki defa karşılaşmıştık.)"Sen ne yaptığını sanıyorsun bir daha dokunmayacaksın buraya!" düşüncelerimden sıyrılmama sebep olan ses
titrememe neden oldu.
Bu adamın korkutan bir aurası var. şu an benimde gözümü korkuttuğu gibi aklımı toparlayabildiğimde kurumuş dudaklarımı ıslattım içimde cesareti temsil eden ses saklandığı yerden çıkarak cesaret sözleri fısıldamaya başladı kulaklarıma "sen bu değilsin neden susuyorsun?"Neden sustuğu mu bende bilmiyordum beni etkisiz hale getiren bir şey var bu adamda ! Bir adım geriye gidip bileğimi elinden kurtarmaya çalıştım uyguladığı gücün yanında benim gücümün esamesi bile okunmazdı .
"Bırakın bileğimi canım acıyor!" Diye inledim. Gözü beni görmüyor gibi karşımda ruhsuz bir beden duruyormuş gibi davranıyordu .
Bileklerimdeki acı gözümün kararmasına neden oluyorken . "Kötü bir niyetim yoktu.
" diye konuştum. bakışları sorgular bir hal aldığında açıklama gereği duydum .
"Ş şey ben sadece merak etmiştim." bir inilti daha koptu dudaklarımdan. Parmakları ani refleksle gevşedi ve kolumu boşluğa bıraktı . Kömür gözlerini Gözlerime dikip"sen buraya dokunamazsın kimse dokunamaz! " diye konuştu. sesi sertti sesi acı doluydu .
İstemsiz bir kaç adım geriye gittim.
bana arkasını tamamen döndü ve kazılmış harflere baktı birşey arar gibiydi. Birşeyleri sorgular gibiydi. Belliki harfler ona aitti yada Onlara mı, demeliydim ...
Omuzları çökmüş bitkin hali
Beni tavırlarımı sorgulamaya itiyordu.Sanırım yine yanlış bir yerde yanlış bir zamanda duruyordum.
Tam o an gözüm boşta kalan elinden damlayan kan damlalarına takıldı. O bunu pek takmıyor gibiydi. konuşmak için dudaklarımı araladım ama ne söyleyeceğim hakkında hiç bir fikrim yoktu . dudaklarımdan hangi sözlerin firar edeceği önemli değil di.
Bu tuhaf anın verdiği heyecanla ellerimi birbirine sürtüp nemini aldım.
Bir adım öne atıldım sesimi düzeltmek ve dikkatini çekme adına öksürdüm."Şeyy Elhan bey eliniz kanıyor yardım etmemi istermis-" anî bir hızla yüzünü döndü, " sen hala burdamısın.!" Diye adeta kükredi.
"Ama ben...size"
"Arkadaşlarının yanına dön.! "
Belli belirsiz başımı salladım. arkamı dönerek adımlarımı bizimkilerin olduğu yöne hızlandırdım. Bileğimdeki acı varlığını koruyordu bu önümüzdeki bir kaç gün için kocaman bir morluk olacağının habercisiydi.Acı tanıdıktı babamın kollarımdan tutarak beni yaka paça boşluğa atması, zemine tamamen savunmasız yapışmam ve haftalarca o izleri gizleyerek okula işe gitme çabalarımı hiç unutamıyorum. Penyemin kollarını bileği mi kapatacak şekilde indirdim "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
General Fictionİnsan kendine TUTSAK'ken başka bir adem oğluna tutsak olabilirmiydi . ? Bir adam ; gözlerinin kömürü gecenin zifiri karanlığına fark atan vicdanını kurtlar masasında şeytana rehin veren geçmişin gölgesinden kurtulamayan virane şehrin gözü kara...