TUTSAK-11.Bölüm

486 49 36
                                    

Ben geldimmm ..

Keyifli okumalar dilerim .

Bölüm şarkısı :SEZEN AKSU , VAY .




GÖZLERİ EFSUNKAR ADAM. ..

Gurur..

Onur ..

Haysiyet.. bunlar mühim şeylerdir, hayatta her insan olmasa da bir çoğu bu kaidelere bağlı sürdürür yaşamını ..

Ben bu üçlü vasıfla yaşamaya çalışan bir insandım beceriyormuydum bilinmez .

Onurum ince sızılar taşıyordu şimdilerde .
Yirmi üç küsür yılı Raşit demirci'nin kızı olarak yaşamıştım .

Gururum ise;
Yaşamıştım , diyor. çünkü ben ondan bugün vazgeçmiştim artık onu hatırlamayacak hayatıma yeniden bir yön vermeye çalışıcağım diyordu.

Bildiğim birşey varki insanların bedenleri öldüğünde ölmezler , insanlar unutulduğunda ölür .

Ben Raşit Demirci'yi zihnimin en kuytu köşesine gömdüm .

Yanı başımdaki adamın varlığına isim konulmamış bir sürü hissiyatın baş gösterdiğinin farkındaydım.

Yüreğim ürkek bir kuş gibi kanat çırptı ... gözlerim bir an keskin gözleriyle rastlaşmıştı .

Bir suçlu gibi gözlerimi kaçırdım .

Hıçkırıklarım yine baş gösterdiğinde
Kömür gözlü adama zayıflığımı göstermemek için direndim, direndim sonra taştım çağlayan nehirler gibi .

İnsanların nezdinde ağlamak zayıflıktı.

Bacaklarıma sadık ve çelimsiz bir köpek gibi dolanan bu zayıflığı onun görmesine izin veremezdim.

Ellerim yüzümü kapatmak için havalandı ama bir çift el tarafından engellendi ani bir hareketle illeri çekildim sert bir göğse bastırıldı başım şimdi iki kolun kıskacında kendimden geçmişcesine ağlıyordum.

Bir yasın bir matemin ilk saatlerini ilk gününü yaşıyormuşum gibi bir yangın vardı şimdi etten kemikten örülü bedenimde .

Daha önce bu kadar hırçın ağlamışmıydım..?

Burnuma dolan orman ve baharat kokuları bir an için dikkatimi dağıtmıştı. yakından kokladığım bol oksijenli tertemiz bir ormanı andıran kokusu tuhaftır kendimi güvende hissetmeme neden olmuştu .

Başım boynuna saklıyken derin ve boğuk çıkan sesi acıma bir nebze de olsa merhem sürdü.
Eli saçlarımı bulduğunda içim titremişti. dizi kanamış ufak çocukları teselli eder gibi bir aşağı bir yukarı hareket ediyordu eli . Kulağımın hemen dibine fısıldar gibi söylediği sözler bağrımı kanatmıştı.

"Ağla küçüğüm. ağla kalmasın bu illetin kıymıkları canının hiç bir yerinde. "

yaşadığım ağlama krizini hala atlatmış değildim .
Ben bağır çağır ağlarken Elhan, beyin. Bütün söylediklerimi duymuş olmamasını diledim içimden .

O kollara sığınmış zamanın nasıl yitip gittiğinden habersizdim . Kaç dakika kaç saat öyle kaldık bilmiyorum .

Boynundaki o boşluğun bana anne kucağı gibi  hissettirdiğini inkar etmeyeceğim.
Ben hıçkırdıkça gerilen bir göğüs iç çektikçe dahada sıkılaşan kollar vardı
Yangın ve feveran dolu bu anlarda .

Bakışları binbir ifade taşıyor. ama hepsi aynı kapıya çıkıyordu. acıma denen duygu değildi anlamak vardı bakışında .

Bir insan bakışlarıyla "seni en iyi ben anlarım "diyebilirmi ?

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin