Karamsarlık

162 12 7
                                    

1 HAFTA SONRA EYLÜL:
Bir hafta geçmişti Songül hala uyanmamıştı biz üniversitede derslerimize giriyorduk Songül'ün durumunu da hocalarımıza söylemiştik kızlarla sırayla Songül'ün derslerine girip notlarını tutuyorduk. Bunu söylemek çok zor geliyordu ama belki kardeşimiz hiç uyanmayacaktı ama biz yine de bir umut uyanınca derslere devam etmesi için notları tutuyorduk Güney Songül o haldeyken hiç okula uğramamıştı onun notlarını da Cenk ve Gökhan tutuyordu kaç kere okula gelmesini söylesekte Songül olmadan o okula gelmeyeceğim demişti ilk günden beri Songül'ü hastanede bir an bile yalnız bırakmamıştı her olandan haberi vardı en yakından takip ediyordu Songül'ün durumunu onu bu hale getiren kişiler ise şu anda hapise atılmıştı ve hala orada tutuluyordu.

Meral: Songülsüz de hiç tadı yok okulun.

Kader: Al benden de o kadar.

Cemre: Hiç keyfimiz bile yok yüzümüz gülmüyor.

Cenk: Kızlar çay getirdik size.

Eylül: Sağolun ama hiç içecek halimiz yok.

Serkan: Canım üzülmeyin artık umudumuz var hala bizim Songül uyanacak.

Gökhan: Evet kızlar hadi toparlanın için şu çayları dersiniz var hadi sonra da hastaneye gideriz.

Meral: Tamam.

Çaylarımızı içip derse gitmiştik Songül'ün derine girmiştim ben not tutma sırası bendeydi.

Hoca: Eylül.

Eylül: Efendim hocam.

Hoca: İyi misin dalgın gibisin.

Eylül: İyiyim hocam aklım Songül de biraz.

Hoca: Uyanmadı henüz değil mi.

Eylül: Malesef hocam henüz uyanmadı bir yandan uyanmasını bekliyoruz ama bir yandan da umudumuz kalmadı.

Hoca: Siz umudunuzu yitirmeyin bence uyanacak ben inanıyorum tamam mı.

Eylül: Tamam hocam sağolun.

O sırada Songül'ün sınıfında ki Eren bana seslenmişti.

Eren: Eylül Songül'ün başında kim duruyor.

Eylül: Güney duruyor Eren.

Eren: Peki.

Erenin son hareketleri çok kafama takılmıştı bana Songül'den hoşlanıyor gibi gelmişti ama emin değildim dersler bittikten sonra bizimkiler ile buluştuk ve hastaneye gitmek için yola çıktık hastaneye gittiğimizde Güney Songül'ün yanındaydı normal odaya almışlardı hepimiz yanına girebiliyorduk.

Meral: Songül canısı bak biz geldik.

Güney: Hoşgeldiniz kızlar.

Eylül: Hoşbulduk Güney iyi misin.

Güney: İyiyim kızları okul nasıldı.

Cemre: İyi işte siz olmadan nasıl olursa öyle.

Cenk: Biz senin ve Songül için notları tutuyoruz kardeşim merak etme.

Güney: Sağolun arkadaşlar.

Kader: Ne demek Güney sende korkma artık Songül uyanacak tamam mı.

Güney: İnşallah Kader.

Eylül: Eee doktorlar kontrole geldi mi.

Güney: Geldiler kalp atışlarını kontrol edip gittiler birşey demediler hala aynı yani.

Kader: Feride hanım nerede.

Güney: Oda yurda gitti ilgilenmesi gereken dosyalar varmış Toprak hoca uğradı daha sonra da okula gitti.

Serkan: Hadi kızlar bizde eve gidelim artık geç oldu sizi bırakalım yarın tekrar geliriz nasıl olsa yarın hafta sonu.

Eylül: Tamam o zaman Güney istersen sen eve git dinlen biraz birimiz burada kalırız.

Güney: Yok Eylül ben kalırım siz gidin eve hem okula da gidiyorsunuz yarın da dinlenin gelmenize gerek yok bir haber olursa ben haber veririm.

Kader: Tamam eve gideriz ama yarın geliriz Güney.

Güney: Peki görüşürüz yarın o zaman.

Meral: Görüşürüz kardeşimiz sana emanet.

Güney: Merak etmeyin.

Eve gelmiştik kızlarla yemek yedikten biraz oturup sohbet ettik.

Meral: Keşke Songül uyansa hem tatil de bir yerlere gideriz.

Kader: Uyancak kızlar karamsarlık yok.

Meral: Evet kızlar ya neden karamsarlık yapıyoruz çok pardon tamam karamsarlık yok.

Eylül: Aynen Meral bence de karamsarlık yapma canısı.

Cemre: Hadi uyuyalım kızlar çok geç oldu saat.

Gerçekten de saat çok geç olmuştu hepimiz odalarımıza giderken telefon çalışmıştı.

Eylül: Güney arıyor.

Meral: Bu saatte hoparlöre al Eylül.

Eylül: Tamam. Alo Güney birşey mi oldu.

Güney telefonda ağlıyordu ve birden ağzından şu cümleler çıktı.

Güney: Eylül, Songül...


Hayat'ın ZorluklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin