Kuşadası

136 8 4
                                    

EYLÜL:
Sabah uyandığımda Serkan uyanmış beni izliyordu gülerek baktım ona.

Eylül: Günaydın.

Serkan: Günaydın canım ne kadar güzel uyuyorsun sen.

Eylül: Ya utandırmasana Serkan hem sen neden uyumayıp beni izliyorsun.

Serkan: Daha yeni uyandım ama seni izleyerek uyanmak çok güzel birşey.

Eylül: Uçağı kaçırmayız demi kaç saat var.

Serkan: Daha var canım önce otelin yemek bölümüne inip kahvaltımızı yapalım sonra çıkıp eşyalarımızı toplarız.

Eylül: Tamam o zaman ben giyineyim çıkalım.

Serkan: Tamam hayatım.

Ben giyinip saçımı yaptıktan sonra el ele yemek bölümüne inmiştik kahvaltımızı sipariş edip yemeye başlamıştık.

Eylül: Kaç gün kalacağız Kuşadası'nda.

Serkan: Sen ne kadar istersen kalırız güzelim.

Eylül: Bir hafta filan o zaman çünkü ben işimi şimdiden özledim.

Serkan: Ooo Eylül hanım pabucumuz dama atıldı bakıyorum da.

Eylül: Saçmalama aşkım sence ben senden vazgeçebilir miyim.

Serkan: Hiç sanmıyorum.

Eylül: Aynen öyle eee hadi o zaman hazırlanıp çıkalım.

Serkan: Tamam aşkım.

Odamıza çıkıp eşyalarımızı toplanmıştık ev eşyalarımız henüz gekemdigi için bizde dün gece otelde kalmıştık eğer biz tatildeyken gelirse Cemre ve Meral ilgilenecekti.

Eylül: Songül ve Güney napıyor acaba.

Serkan: Bence keyifleri yerindedir.

Eylül: Arasam mı.

Serkan: Aşkım yapma lütfen ya milleti balayında rahat bırakalım bari mesela şimdi onlar bizi arasa sen ne hissedersin.

Eylül: Doğru haklısın sanırım aşkım.

Serkan: Hadi o zaman havalimanına.

Bavulları alıp taksiye binmiştik havalimanına geldiğimiz zaman bavulları kontrolden geçmişti bizde uçakta ki yerimizi almıştık.

Serkan: Sen daha önce hiç bindin mi uçağa.

Eylül: Evet babamla halamın yanına giderken binmiştim.

Serkan: O zaman korkmuyorsun sanırım.

Eylül: Hayır korkmuyorum sen korkuyor musun.

Serkan: Hayır babamın sürekli tayini çıktığı için alışkınım ben.

Bir saatlik bir yolun sonunda Kuşadası'na varmıştık.

Eylül: Serkan burası çok güzel ben hep buraya gelmek istemiştim.

Serkan: Bak tüm isteklerin yavaş yavaş gerçek oluyor.

Eylül: Sen muhteşem bir insansın iyiki tanıdım seni.

Serkan: Senin kadar olmasam bile.

Eylül: Hadi odamıza çıkalım daha sonra da etrafı gezeriz.

Serkan: Olur.

Odamıza çıkıp eşyalarımızı yerleştirdik üstümüzü değiştirip dışarı çıktık.

Eylül: Serkan biraz çocuk gibi diyebilirsin ama beni salıncakta sallar mısın.

Serkan: Tabiki sallarım aşkım geç.

Eylül: Çok hızlı.

Serkan: Sıkı tutun o zaman.

Serkan beni sallarken çok eğleniyordum daha sonra yanımıza iki tane küçük çocuk gelince ben indim onlar da salıncağa geçti ve Serkan'la onları izlemeye başladık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Serkan beni sallarken çok eğleniyordum daha sonra yanımıza iki tane küçük çocuk gelince ben indim onlar da salıncağa geçti ve Serkan'la onları izlemeye başladık.

Serkan: Ne kadar güzeller demi ne kadar masum.

Eylül: Evet daha çok küçükler dünyada ki en güzel şey onlar bu dünyadaki tüm kötülükleri bitirecek olan masum varlıklar.

Serkan: Eylül daha çok erken ama bende sana benzeyen bir çocuk istiyorum.

Eylül: Serkan nasıl yani sen.

Serkan: Evet annesine benzeyen bir çocuğum olsun istiyorum senin gibi baksın senin gibi masum olsun senin gibi güzel.

Eylül: Biliyor musun bu dünyadaki en mükemmel insan ile ben evlendim.

Bu cümleden sonra Serkan'a sımsıkı sarıldım harika bir insandı bu dünyada en iyi baba olacak kişi oydu benim için.

Eylül: Gel hadi sahile gidelim.

Serkan: Olur.

Sahile geldiğimiz zaman elimle denize doğru eğildim ve su alıp Serkan'a doğru fırlattım ve kaçmaya başladım oda peşimden koşuyordu.

Serkan: Sen görürsün şimdi kaçma gel buraya.

Eylül: Yakalarsan gösterirsin Serkancım.

Serkan: Yakalayacağım Eylül kaçma gel buraya.

Eylül: Hayır kaçıcam ve sende beni yakalayamazsın.

Dediğim anda belimde iki tane el hissettim ve beraber kumlara düştük.

Eylül: Tüh yakalandım.

Serkan: Sana kaçma demiştim.

Gözümün önüne gelen saçlarımı eliyle kulağımın arkasına koydu ve dudaklarıma bir öpücük bıraktı.

Serkan: Yorulmadın mı hadi gidip uyuyalım.

Eylül: Yoruldum hadi gidelim.

Tam kalkacağım sırada beni kucağına almıştı.

Eylül: Serkan ne yapıyorsun ben yürürüm.

Serkan: Olmaz ben götürcem odamıza.

Eylül: Peki.

Odamıza geldiğimizde Serkan beni yatağa bırakmıştı üzerimizi değiştirip yatağa girmiştik onun kollarına bırakarak kendimi uykuya dalmıştım hayatımda geçirdiğim en güzel gün bugündü...

Hayat'ın ZorluklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin