İVK! 51

6.2K 486 115
                                    

Fotoğrafını çektiğim çözemediğim soruları Deniz'e gönderirken adımın seslenilmesiyle hızla gönderip test kitabını yatağımın altına sakladım.

"Irmak?" Meraklı bakışlarını üzerimde gezdiren Nehir'e şirince sırıttım.

"Hı?"

"Ne yapıyorsun diye merak ettim 3 saattir ne yapıyorsun böyle?" Gülerek elimdeki telefonu gösterdim.

"Öyle Tuğçeyle konuşuyorum falan." İnanıp inanamamak konusunda kararsız kalsa da üstelemedi.

"İyi. Neyse hazırlan hadi Ada aradı Mert'in evi boşmuş orada toplanacakmışız."

"Toplanacakmışız derken?"

"Hepimiz. Herkes." Diyerek ciddi bir ifadeyle bana baktığında kastettiği şeyi anladım. Okyanusta dahildi.

"Neden?" Kapıdan çıkarken gülerek cevap verdi.

"Sen Muğla'ya dönmeden düğümleri çözecekmişiz." Söylediği şeyle yutkunurken o da benden farksız değildi.

Yolun sonuna gittikçe yaklaşıyorduk.

Düğümler yavaşça çözülüyordu.

💁🏼‍♀️💁🏼‍♀️💁🏼‍♀️💁🏼‍♀️

Bu eve kim bilir kaçıncı gelişimizdi ama ikimizde hiç olmadığı kadar tedirgindik. Öyleki Nehir burada Okyanus olmasına rağmen süslenmemişti bile. Dolaptan eline geçen ilk şeyleri giyip makyaj dahi yapmamıştı. Üstünde siyah bir tayt ve çingene pembesi yarım kollu bir tunik vardı. Bende sanki anlaşmışız gibi siyah bir taytla mavi yarım kollu bir tunik giymiştim. Ve ikimizinde sarı saçları açıktı.

"Hâlâ dönebiliriz." Diyerek göz ucuyla bana baktı Nehir. Sanki tamam desem dönüp gidecekti. Çevirdiği dolapları merak ediyordum doğrusu.

"Pek korkacak bir şeyim yok." Dedim rüzgardan yüzümü gıdıklayan saçlarımı geriye iterken.

"Nasıl olsa Okyanusla aramdakileri biliyorsunuz." Merakla bana döndü.

"Neden tedirginsin o halde?" Cevap vermedim. Hem Barış mevzusundan hemde duyacağım bazı şeylere hazır değil gibiydim.

"Girelim." Dedim ani bir kararla ve çekiştirdim onu. Karşı koymadı zaten. Zile bastım hızla. Her an vazgeçip dönmekten korkuyordum sanki.
Çok beklemedik zaten Mert açtı kapıyı. Gözleri biraz Nehir de dolaştıktan sonra gülümsedi ikimize de.

"Gönlümün sultanı gelmiş hoş gelmiş." Nehir sataşmak yerine zoraki bir gülümseme sunup içeriye girdi. Bende arkasından girip Mertle selamlaştım. Beraber salona geçtiğimizde herkes salonun ortasındaki yuvarlak sehbanın etrafına kurulup daire oluşturmuştu. Benden önce içeriye geçen Nehir Okyanus'un yanına kurulurken bende tam karşısına geçmek zorunda kaldım. Yanıma da Mert oturdu.
Herkes sessizce birbirine bakarken çoğu bakış benim üzerimdeydi.
Baş köşede oturan Ada konuya girdi. Her zamanki dekolteli kıyafetlerine inat bu sefer siyah bir tişört giymişti. Sehbadan dolayı altını göremiyordum.

"Bugün burada herşeyi halledeceğiz. Kimimiz buradan yalnız çıkacak kimimizde sevdiğiyle el ele. Bu işi biraz daha eğlenceli ve kolay hale getirmek için." Sustu ve masanın altından bir şarap şişesi çıkardı.

"Sadece doğruluklu şişe çevirmece oynayacağız. Şişenin ağzı kime gelirse o karşısındakine sorar. Herkes dürüst olacağına yemin ediyor mu?" Tek tek hepimize baktı. Onaylarcasına başımızı salladık.

"Güzel, başlayalım o halde." Şişeyi hızla çevirdi. Şişe etrafında bir kaç kez döndükten sonra Tuğçe ve Mert arasında durdu. Tuğçe soruyordu.
Şimdiden herkes rahatlamış gibiydi. Kolaydan başlamıştık.

İkizin Varsa Konuş!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin