"Günaydın." Dedim gördüğüm manzara karşısında şaşkınlıkla kalakalırken.
"Günaydın beybii!"
"Nereye böyle? Yani uzun zamandır seni böyle görmemiştim çok şaşırdım."
Bana döndü ve sinsice sırıttı.
"Ne sandın kızım? Nehir Ece Keskin'im ben. Okyanus da mı boğulacağım? Atlattım artık. Bundan sonra sokakta görsem yolumu çeviririm. O yüzden depresyon modundan çıkıp eski hayatıma devam ediyorum!"
Sevinmiştim. Evde ağlayıp zırlayıp aramıza katılmamasına, Okyanus'u stalklayıp durmasına sinir oluyordum çünkü.
Dudaklarına sürdüğü ruju aynaya bakarak yedirirken göz ucuyla aynadan bana baktı.
"Sen dün niye geç geldin?" Gözlerimi kaçırdım.
"Bir parti vardı. OÇun'un arkadaşı için onu götürdüm işte."
Yeme beni dercesine gözĺerini kıstı.
"Niye Deniz bıraktı seni?" Omuz silktim.
"O da gelmişti."
"Ağzın kulaklarındaydı geldiğinde. Hem konferans falan yaptın moralin bozuk gibiydi. Neyse yakında çıkar kokusu."
Sırıttım. Söylese miydim ki?
Genelde insanlar böyle özel şeyleri ilk ikizleriyle paylaşırlardı ama ben nedense ilk öpücüğümü verdiğimi Nehir'den önce Esin ve Tuçu'ya söylemek istiyordum.
"Ben çıkıyorum bebek." Dedi ve bana öpücük attı.
"Nereye ya?"
"Yahu işim var. Sana ne?" Gözlerimi kıstım. Asıl Nehir de bir şeyler vardı.
"İyi." Dedim üstelemeden. Parfüm sıkıp odadan çıktı. Hızla telefonumu elime aldım ve Deniz'i aradım. İkinci çalışımda açtı.
"Efendim canım?"
Canım...?
"Irmak?"
"Aaa şey. OÇun çağırdı da ondan cevap veremedim bir an."
Yüzümü buruşturdum. Çok iyi yalancıydım.
"Ne için aramıştın?"
"Neredesin?"
"Benim kafedeyim gelsene kahvaltı yaparız."
"Çok iyi olurdu ama halletmemiz gereken bir iş var."
"Ne işi?"
"Senin kafe sitenin çıkışında ya sen şimdi arabana bin orada bekle. Nehir taksi çağıracak muhtemelen onu takip et. Napacak bana haber ver. Bende 10 dakikaya hazırlanıp kafeye geçerim orayla ilgilenirim senin yerine."
"Tamam da niye ki?"
"Ya işte! Bir işler karıştırıyor merak ettim."
"E iyi tamam. Görüşürüz o zaman."
"Bay." Telefonu kapattım ve yataktan kalkıp dolabımı açtım.
Nehir ne haltlar yiyorsa öğrenmem gerekiyordu çünkü Okyanus olayı yüzünden boşluğa düşüp kötü şeyler yapabilirdi.
Üzerime bir şortla tişört geçirip elimi yüzümü yıkadıktan sonra yolda Güneş'i arayarak onu da çağırdım ve kafeye geçtim.
"Hoşgeldiniz Irmak hanım."
"Hoş bulduk Burcu. Bana Irmak de demedim mi sana kaç defa?"
"Pardon unuttum." Cenk'e de selam verdikten sonra masanın birine oturup kahvaltı rica ettim.
Onlar benim kahvaltımı getirirken çoktan Güneş gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkizin Varsa Konuş!
HumorMizah #5 Gittiği düğünde düğün pastasını mahveden, yanlışlıkla bikiniyle mescite giren, yaşlı teyzelerini öpüşürken basan, kimin eli kimin cebinde anlayamadığınız karmakarışık aşk hayatları ve entrikalarıyla ikizlerin hayatına hoşgeldiniz. **Bol kah...