[05] Kabul

2.9K 237 141
                                    

Kabul

•EMMA WILLIAMS•

Emma T'Challa'yla beraber Shuri'nin laboratuarından ayrılarak, şehir merkezine indikleri vakit karnı açlığını belli eden bir gurultu çıkarttı. Sabah apar topar odadan çıktığı için kahvaltı etmemişti ve kaç saattir laboratuarda olduğunu da bilmiyordu ama midesinin kazınmasına yetecek kadar kaldığından emindi.

Utançla yüzü ısınırken, T'Challa utancına saklamaya gerek duymadığı bir tebessümle sırıtmasına karşı yanakları daha da ısındı.

''B-Ben sabah kahvaltı yapmadım da, ondan.''

''Bunu kesinlikle görebiliyorum. Gel,''

Wakanda Kralı sanki uzun yıllardır tanıştığı bir dostuymuş gibi rahatça onu gündelik kalabalığın arasında yürümesine yardımcı olarak, gidecekleri yere doğru yönlendirirken Emma karnının yeniden isyan etmemesi için parmaklarını çaprazladı. Rengarenk giyinmiş güler yüzlü insanların arasından geçip, açık alana kurulmuş tezgahlara vardıklarında genç kadın burnuna gelen kokuların güzelliği karşısında ağzının sulandığını hissetti. Tadacağı şeyin lezzetli olduğunu şimdiden anlamıştı.

Yirmili yaşlarının başında genç bir tezgahtarın önünde durduklarında, genç adam kralını saygıyla selamladı ve T'Challa'nın kendi halkının dilinde bir şeyler söylemesini pür dikkat dinledi. Hemen arkasından, anlayamadığı şeyi yerine getirmek üzere çabucak hazırlığa başlarken T'Challa da yeniden ona dönmüştü.

''Hiç kelewele yemiş miydin?''

''Adını bile duymadım desem?''

''O zaman buna bayılacaksın.''

Genç adam rekor bir hızla, onlara hazırladığı iki tane şişe geçirilmiş et parçalarından oluşma yemeği uzattı ve T'Challa'nın başıyla kibarca teşekkür edip, parayı ödemesinden sonra tezgahtan uzaklaşarak, yeniden kalabalığın arasına karıştıklarında Emma sıcak olmasına aldırmadan ağzına büyük bir eti atmayı başardı. Tadı tek kelimeyle enfesti, etin her parçası çeşitli baharatlarla ve soslarla harmanlanmıştı ve üstündeki onca katmana rağmen yumuşak etin tadını yine de alabiliyordu.

''Bu inanılmaz lezzetli bir şey.''

''Öyle, çocukluğum bunları yemekle geçti.'' T'Challa'da ağzına iyi bir lokma atarak çiğnedikten sonra, aklına bir anısı gelmiş gibi güldü.''Annem bir yerden sonra nefret etmişti.''

''Sebzelerini mi yemiyordun yoksa?''

''Sebzeyi kim sever ki?''

Emma cevabına gülerek, kralın samimiyetinden hoşnut bir halde yemeğinden lokmalar almaya devam ederken, merakla ''Ya Erik?'' diye sordu ve sorduğu an çiğnemeden yuttuğu iri parça boğazında takılı kaldı. Neden onu sormuştu ki şimdi? İsmi daha aklında bile belirmeden, ağzından yuvarlanıvermişti. Bu kafasından onu çıkartamadığını mı söylüyordu yani? Ama onu görmesinin üstünden üç gün geçmişti ve geçen süre zarfı boyunca da aklına gelmemişti. Bir ara nefretinin kaynağını merak etmişti, kabul ediyordu ama üstünde uzunca düşünüp, vaktini ona adamamıştı.

T'Challa'nın yüz hatlarındaki kasılmayı gördüğünde, çabucak cümleleri kafasında toparlayıp neden böyle saçma bir şeyi sorduğunu kendisi de anlayamasa da açıklama yapmaya çalıştı.

''Kusura bakma, neden sordum bende bilmiyorum. Ağzımdan bir anda çıktı.'' Dudaklarından çıkan bir sonraki kısmı daha çok kendine söyler gibi mırıldandı. ''Burada yetişmediğini de biliyordum halbuki.''

''Doğru, burada yetişmedi. İç çatışmada bir bakıma bu sebepten ötürü doğdu zaten.''

''T'Challa.''

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin