[07] Temas

2.9K 268 130
                                    

Temas

EMMA WILLIAMS

Emma uzun bir müddet aynada kendine baktı. Yaklaşık on dakikadır bu halde durarak, ellerini mermer tezgaha dayamış düşünceli gözlerle yansımasına bakıyordu.

Dün ki konuşma tahmin ettiği kadar kötü geçmemişti, kafasında kurduğundan daha bile iyi çıkmıştı ama Erik'in ördüğü duvarlar çok kalındı, Emma'nın ona ulaşabilmesi için bolca sabra ihtiyacı vardı ve adama karşı yargılı davranmadan, sakin bir şekilde yaklaşması önemliydi. Hareketlerini ya da düşünce tarzını, hele de tercihleri ile ilgili ona karşı çıkışırsa veya yargılarsa, kendinden tamamen uzaklaştıracağını biliyordu. Bunu yapmaması önemliydi, Erik'e ulaşmasının tek yolu şu an için bu yoldu.

Gözlerini kırpıştırarak, düşüncelerinden sıyrıldı ve musluğu açarak ağzını birkaç kere çalkalayıp, yüzünü yıkadı. Planı, karnını doyurduktan sonra gününü Bay Küstah'a ayırmaktı. Onu her ne kadar kovmuş olsa da, Emma'nın onu dinleyecek hali yoktu.

Saçlarını bu sefer salık bırakıp, güzelce taradı ve günlük rutinin bir parçası olan astım ilaçlarını aldığı gibi banyondan çıktı. Üzerine dün giydiği elbiseyi yeniden geçirerek, ilaçlarının bulunduğu bel çantasını taktı ve odasını saniyeler içinde terk ederek, kendini yüksek tavanlı geniş hole attı.

Şansına amcası CIA'nın ona yüklemiş olduğu rapor işleriyle meşgul olduğu için, onu bir süre adam akıllı göreceğini sanmıyordu. Bu da şüphesiz gidip gelme işini kolaylaştıracaktı fakat bir parçası ondan gizli bir işe kalkıştığı için suçluluk duyuyordu. Düşüncelerinden kurtulmak ister gibi başını iki yana salladı, bilmediği bir şey ona zarar veremezdi değil mi? En azından rayına oturtmayı başarana kadar, ondan saklı tutabilirdi ve belki sonra da meseleyi açardı. Kim bilir.

Bilekliğinden bir borcuk yanıp sönmeye başladığında, dikkati kolayca bileğine yöneldi ve boncuğun üstüne bastığında, mavi ışıkla birlikte T'Challa'nın yüzü belirdi.

''Günaydın.''

''Günaydın.''

''Kahvaltı yaptın mı? Sana uyarsa anlaşmamızın bir parçası olarak, sana kelewele yemeyi önerecektim.''

Emma'nın karnı buna mutlulukla guruldadığında, genç kadın bunu duymamış olmasını dileyerek mahcup bir gülümsemeyle başını salladı.

''Güzel, bana uyar.''

''Pazar alanının orada bekliyorum.''

Ardından mavi ışık, T'Challa'nın görüntüsüyle birlikte yok oldu. Emma kahvaltı işini aradan çabucak çıkardığı için çocukça bir mutlulukla hızla holü geçti ve ezberlediği yola çıkmak için, binayı terk edecek şekilde ana kapıdan dışarı çıktı. Bugün hava burada geçirdiği süre boyunca saçlarını ensesine yapıştıran sıcaklığını taşımıyordu, yine sıcaktı fakat tatlı bir sıcaklıktı hatta gökyüzünde toplanan gri bulutlarının varlığına bakılacak olursa yağmur yağacak gibiydi. Biraz yağmur, sıcaklığı bastırmak için idealdi ve böylece, o çok sevdiği yağmur sonrası toprak kokusunu da doyasıya içine çekebilirdi.

Alışık olmaya başladığı insan topluluğun arasında yolunu bularak, güleç bir yüzle T'Challa'nın ona yemek ısmarladığı tezgahtarı bulmaya çalıştı. İnsanların ve arabaların yol olarak kullandığı alanın biraz dışında kaldığını hatırlıyordu ve beş dakikanın sonunda hafızası onu yanıltmayarak, Wakanda Kralı'nı elinde iki tane keleweleyle beklerken gördü.

''Yerken dikkatli ol, biraz sıcaklar.''

T'Challa eline kahvaltısını sıkıştırırken Emma minnettar bir gülümsemeyle, teşekkür ederek yemekleri soğuyana kadar bir süre lafladılar. Kral amcasının Wakanda insanlarıyla iletişime geçmek için, onların dilini konuşmaya çalışırken ki berbat telaffuzunu dile getirmesiyle kahkaha attı. T'Challa mimiklerini kullanmak konusunda tam bir ustaydı ve aynı zamanda iyi bir hikaye anlatıcısıydı da, Emma sıkılmadan onu saatlerce dinleyebilirdi. Göz korkutucu bir rütbeye sahipti ama çok kısa bir zaman dilimi içinde gerçeklemiş de olsa, varlığından rahatsızlık duymuyordu.

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin