Merhabalar!
End Game'i izledikten sonra bir ek bölüm daha yazabileceğimi söylemiştim ve işte beklenen bölüm! Umarım beklentilerinizi karşılamaya yeter^^ Bölümümüz 7.030 kelime, yorum ve oylarınızı esirgemezseniz çok mutlu olurum.
Keyifli okumalar.
EK BÖLÜM
5 YIL SONRA
Erik oturduğu tahta yayılarak bacaklarını iki yana açtı ve dirseklerini tahtın kollarına yaslayarak, bir eliyle çenesinin altına destek oldu. Boş gözlerle vibranyumla kaplı etnik desenlerle süslenmiş duvarlara, ardından da yansımasını görebileceği kadar parlak zemine baktı. Günün en sevmediği saati buydu.
Erken saatlerde güne başladıktan ve akla gelebilecek her türlü işi yerine getirdikten sonra geriye yapacak bir şeyi kalmayınca geldiği yer burasıydı. Ayakları istememesine rağmen onu buraya taşıyordu.
Donuk bakışlarını tiyatral bir havayla inşa edilmiş yapının içinde gezdirdi. Emma'yla ilk burada tanışmıştı. O zamanlar Wakanda halkının saygı duyduğu bir kral değildi. Düşmanlarıydı. Onları neredeyse üçüncü dünya savaşına sürükleyecek kadar hırslı gözü dönmüş bir canavardı. Oysa şimdi geriye ne hırs, ne de eski benliğine ait parçalar kalmıştı.
Farklı bir adama dönüşmüştü.
Thanos'un kafasını uçurdukları gün biriktirdiği ve sahip olduğu bütün parçalarda beraberinde yitip gitmişti. Tamamen içi boş bir bedenden ibaret hale gelmişti.
İlk başta, hiçbir şeyi geri alamayacaklarını öğrendiğinde Erik boğulacağını zannetmişti. Nefes borusu bir anda tıkanmış, içine çektiği oksijenden ziyade zehirmişçesine gözlerinde inanılmaz bir basınç hissetmişti. Emma'nın astım krizi yaşarken ne hissettiğini iliklerine kadar ilk defa net bir şekilde hissetmişti ve bu öyle korkunç, öyle iğrenç bir histi ki ciğerlerini sıkıştıran acıyı hala daha hissedebiliyordu.
Erik göğsünün ortasını sıvazlayarak tahta daha çok gömüldü. Sanki gözlerini biraz kıssa, tırabzanların üstüne yaslanmış halde duran Emma'yı görebilecekti. İlk defa onunla karşılaştığında ona nasıl baktığını hatırladı ve mimiklerine engel olamadan yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. Masmavi gözleri göstermekten çekinmediği bir öfkeyle onu baştan aşağı süzmüş, dolgun pembe dudakları düz bir çizgi alana dek hoşnutsuzlukla birbirine bastırmıştı. Öylesine bariz bir nefretle yüzüne bakıyordu ki görmemek imkânsızdı.
Erik'in tebessümü düştü, yüzü acıyla buruşurken yumrukları sıkılaştı. Her şeyin değişmesinden bu yana 5 yıl geçmişti ama karakterinin değişmesi dışında kendisinde hiçbir değişiklik yoktu. Hala kadını deli gibi özlüyor, yokluğuna alışmakta korkunç bir güçlük çekiyordu. Steve'in terapilerine birkaç kere katılarak yardım almayı denemişti ama olmuyordu.
Babasını kaybettikten sonra geriye kaybedeceği bir şey kalmamıştı. Wakanda'ya gelene kadar aklındaki tek düşünceye-intikam arzusuna- tutunarak gelmiş, onda da başarısız olunca tamamen kaybolmuştu. Fakat sonra Emma'yla tanışmıştı. Hayatına girmesi gerektiğini bile bilmezken vakit geçirdikleri zamanla birlikte, ihtiyaç duyduğu şeyin o olduğunu anlamıştı. Emma onu düştüğü bataktan, hiçlikten, karanlıktan çekip çıkaran kişiydi. Daha iyi bir insan olabileceğine inan ilk iki kişiden biriydi. O ve T'Challa yaptığı onca pisliğe karşın arkasında durmaktan çekinmemişti ve tam da bir yere ve birilerine sahip olduğunu hissetmeye başladığı anda, Erik'in elinden acımasızca çekilip alınmıştı.
Emma'nın sesini vericiden alamadığında ne kadar korktuğunu hatırladı. Saraya adeta uçarcasına geri dönerken kalbi dehşet verici bir hızla kastan duvarları dövmüş, aklı düşünmek istemediği birbirinden berbat senaryolarla çalışmıştı. En kötüyü düşünmek istememesine rağmen kendine engel olamamıştı. İçindeki ufak bir umut kırıntısı, Emma'nın T'Challa kadar talihsiz olmadığını, bir şekilde toz olmaktan kurtulduğunu ona fısıldasa da Erik umuda tutunamayacak kadar çalkantılı bir vaziyete bürünmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
أدب الهواةMarvel İçinde -17- Hayatını tek bir amaç uğruna heba etmesiyle, kalbi sürekli büyüyen bir nefret ve intikam hırsıyla dolup taşan bir kara deliğe dönüşmüştü. Karanlığın dibinde dolanan, yalnız ama tehlikeli bir adam. Erik ''Killmonger'' Stevens. Üst...