[15] Uwuthanda

2.9K 277 115
                                    

Uwuthanda

•ERIK STEVENS•

''Amcanla aran nasıl?'' 

''Ne iyi ne kötü.''

İkisi de uçurumun kenarına kurulurken, Erik'in gözleri kadının üstündeydi. Emma şortunun paçalarını düzeltmiş, onun bakışlarından bihaber önlerinde uzanan manzaraya bakarken, Erik günbatımının kadının üzerinde bıraktığı etkiden gözlerini alamıyordu. Kızıl ışık huzmeleri onu turuncu bir haleye boğmuş, hiçbir çaba göstermesine gerek kalmaksızın duru güzelliğini göz alıcı kılacak şekilde süslemişti.

Erik'in bu zamana kadar gördüğü çoğu kadına kıyasla, Emma çok daha sade ve gösterişsizdi. Abartılı makyajlar, dikkat çekici kıyafetler giymiyordu veya üstünde seksi, tehlike uyandıracak bir cazibe de taşımıyordu. Sıra dışı güzelliğini belirgin kılacak tek bir boya bile sürmeden, her daim temiz duran görüntüsüyle keşfettiği dünya için fazla masumdu. Onun hayat tarzında rastlamayacağı türden biriydi, erişilmezdi.

Ancak kadını tanıdıkça, Erik'in kendine biçtiği kuralları ve görüşleri oyun hamuru gibi dağılıp, esniyordu. Her yeni parçasıyla, ona daha çok çekiliyor ve sahip olma duygusu kamçılanıyordu.

Erik'in tatmadığı yabansı bir histi bu, birçok kadınla birlikte olmuştu. Tatmin olmayı ve tatmin etmeyi bilmişti. Bir kadının bedeni üstünde hakimiyet kurmayı kolay öğrenmişti, nereye dokunması ve nasıl hareket etmesi gerektiğini, kısacası nasıl zevk vereceğini biliyordu. Bu silah kullanmak kadar basitleşmişti onun için.

Emma'ya gelince, kadının bedenine sahip olmak bir yana dursun Erik ilk defa bir kadının dudaklarını hissetmemek için frenlerine bu kadar sert asılıyordu ve bu canını yakmaya başlamıştı. Bir saat öncesinde, yumuşacık duran pembe dudaklarını yanağında hissetmeyi beklememişti ama her nedense, dudağının üstünde hissetmekten çok daha hoşuna gitmiş, onun için özel bir an olarak hafızasına silinmemek üzere kazınmıştı.

Emma ona bir şeyler anlatmaya devam ederken, Erik ne dediğini anlayamıyordu. Aslında dediği hiçbir şey kulağına ulaşmıyormuş gibi sadece bakıyordu. Onu kollarının arasına aldığında duyduğu rahatlık olağanüstüydü, öyle ki bedeninin titremesine mani olamamıştı.

Dün maske olmadan nefes almasını sağlayana kadar kadını kollarından çıkartmamıştı. Durumu stabil olduğundaysa, gidip gelen bilinci arasında ilaçlarını içmesini sağlamış ve bir saat sonra renginin ona geri döndüğünden emin olduğundaysa sağlığının düzeldiğini anlamıştı.

Kendini ondan uzaklaştırma kısmına geldiğinde ise... tam bir kabusa dönüşmüştü. Bileklerine kilolarca ağırlık bağlanmış gibi ayaklarını güçlükle hareket ettirebilmişti.

''Erik, beni dinliyor musun?''

Erik ona seslenmesiyle irkildi ve suyun altından çıkar gibi gözlerini birkaç kere kırpıştırıp Emma'ya baktı.

''Evet.''

''Ne dedim peki?''

''Beni beğendiğini?''

Genç kadın dediğine güldü.

''Hala orada mısın?''

''İtiraf etmeni bekliyorum.''

''Beklemeye devam et o halde.''

İnatçı kadın.

Erik dikkatini toparlamak için gözlerini ondan ayırıp, manzaraya çevirirken meltemle burnuna taşınan ormanın kokusunu da içine çekti.

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin