-Bu bölüm izlemeyenler için Infinity War spoileri içermektedir.
-neonlightsianlouisss bu bölümün ithafı sana, nedenini okurken çok iyi anlayacaksın.😄
-Filmin arka planında çalan bir müziği medyaya koydum. Daha iyi bir his yaratması açısından, belirttiğim yerden itibaren müzikle birlikte okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Ek Bölüm
•ERIK STEVENS•
Erik önündeki haritaya baktı. Okulun inşaatı için doğru düzgün bir arazi düşünürken artık bir karar vermesi gerekiyordu. Yaklaşık on dakikadır dikkatle incelemekteydi ve olabilecek en uygun yerleşim yerleri de sınırlıydı, fazla seçeneği yoktu.
''Nehrin yukarısındaki araziye kuralım.'' Parmağını bahsettiği yerin üstüne koyarak, Nakia'ya işaret etti. ''Ulaşımın kolaylaşması için nehrin üstüne bir köprü yapılabilir. Ayrıca yerlilerin söylediğine göre yağmur yağdığında nehir taşıyormuş, bunun içinde ayrıca bir önlem alınmalı.''
''Tamam, ben diğerlerine de iletip geliyorum.''
Nakia haritayla birlikte yanından ayrılıp, az çok kalabalık diyebileceği insan güruhunun arasına karıştı. Benin'e gelmesinden bu yana iki ay geçmişti ve Emma'yla bu süreç içinde bileklik sayesinde görüntülü görüşebilmiş olsa da ötesine geçebildikleri olmamıştı. Kadını dehşet özlemişti, kokusunu, tadını, sıcaklığını hissetmeyeli yıllar olmuştu sanki. Dişlerini sıkarak, derin bir nefes aldı.
Benin Afrika'nın diğer ülkeleri gibi sıcaktı. Güneş tenini pişirirken, ter damlaları alnından başlayıp, parmak uçlarına kadar süzülüyordu. Geldiğinde yaptığı ilk iş Wakanda'da olan soğutucu direklerden bir yığın kurmak olmuştu ve şu ana kadar hepsi de harika bir şekilde iş görmüştü. Kasıp kavuran sıcaklığı nadiren ensesinde hissediyordu.
Gözleri insanların üzerinde dolaştı. Fakir bir ülkeydi, insanlarına şöyle bir bakıldığında kolayca anlaşılan bir gerçekti. Barınma yerleri derme çatma kulübemsi yapılardan oluşuyordu, doğru düzgün bir hastane dahi yoktu ve okul sayısı bir elin parmakları kadardı. Buradayken birçok şey öğrenmişti ve Emma'yı haklı çıkartmıştı. Bu insanların, diğer ülkelere yapacakları teknoloji yardımından daha çok yardımlarına ihtiyaçları vardı.
Buradayken on dört yaşında genç bir kızla tanışmıştı. Adı Lukita'ydı ve kızdan duydukları Erik'in kanını öfkeyle kaynatmıştı ve korkunç tarafı, bunu sadece kızdan değil, daha nicelerinin de söylediğine tanık olmuştu. Okul onlar için tek kaçış biletiydi, daha iyi bir gelecek hayalini karşılayabilecek yegâne şeydi ve sözde öğretmenlerinin bunu bildikleri halde karşılığında, çocukların üstünde psikolojik baskı kurmuş olmaları Erik'i kelimenin tam anlamıyla kudurtmuştu.
Çocukları cinsel birlikteliğe zorlamak için notlarından feyiz alıyorlardı. Aynı dersi defalarca kez almakla tehdit ederek, asla mezun olamayacaklarını garantilemek ve belki de çok daha güzel ve sağlam bir yerde üniversite eğitimi alabilecekken bundan mahrum bırakmak, kendisine biçtiği zalimlik sınırlarının dahi dışındaydı.
Bu çocukların hiçbiri reşit değildi. Reşit olsalar dahi böyle alçakça bir düşünceyi taşıyıp, uygulayabilmeleri bile hasta zihniyetlerini sepetlemesi için yeterli bir gerekçeydi. Erik o kadar çok söylentilerle, aynı tarzda hikayeler duymuştu ki, sonunda okullardan birine kendisi gitmiş ve gerçeği gözleriyle görmek istemişti. Gerçeği gördüğü andaysa noktayı acımadan koymuştu. Günün sonu, herkese uyarı veren bir türden bitmişti. Kan ve bolca şiddetle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
FanfictionMarvel İçinde -17- Hayatını tek bir amaç uğruna heba etmesiyle, kalbi sürekli büyüyen bir nefret ve intikam hırsıyla dolup taşan bir kara deliğe dönüşmüştü. Karanlığın dibinde dolanan, yalnız ama tehlikeli bir adam. Erik ''Killmonger'' Stevens. Üst...