[20] Mücadele

2.3K 230 99
                                    

-ZukuMarc

-Bütün tatlı yorumların ve desteğin için teşekkürler can, bu bölüm sana❤

Mücadele

EMMA WILLIAMS

''Hazırlıklar tamamlandı mı?''

''Her şey tamam, Beta ve Delta takımları yola çıkmak için hazır.''

''Güzel, ya bileklik?''

''Kontrolümüz altında.''

Emma kelepçelendiği yerden iki adamın konuşmasını dinlerken, kafasının içinde fırtına kopuyormuş gibi felaket bir uğultu vardı. Bir buçuk gündür buradaydı ve ilaçlarını doğru dürüst alamamıştı. Şimdilik durumunu idare etse de kötüleştiğini hissedebiliyordu, boğazı kupkuruydu ve her yutkunduğunda cam parçaları saplanıyormuş gibi canı acıyordu.

''Alfa takımı burada kalacak, sen iki takımı da al ve bir an önce yola çık.''

Brian, sağ kolu olduğunu tahmin ettiği ve iş görüşmesinde de onunla olan Scott'a emirlerini acelesizce anlatması, bunu yaparken de tam karşısında ondan hiçbir şey saklamadan yapıyor olması, feci derece kadını rahatsız ediyordu. Gerçekten burada hapsolacağına inanıyor olmalıydı. Direncini belki de böyle davranarak kıracağını düşünüyordu, güzel bir taktikti ama üstünde işe yaradığı yoktu. Düşüncelerine ve hislerine güveniyordu, kurtarılmayı ya da direncinin kırılmasını bekleyecek değildi.

Kimseye bel bağlamadan düştüğü yerden kendini çıkarmanın bir yolunu bulmalı ve Wakanda'ya gelecek tehlikeyi bildirmeliydi. Kendini korumayı başaramadığı için onun yüzünden ülke zarar görecekti. Wakanda küçük ama güçlü bir ülkeydi, belki bir umut HYDRA'nın planından etkilenmezdi. Ancak bu sürpriz bir saldırı olacaktı, yine de ülkenin bunun üstünden gelebileceğine dair inancı kuvvetliydi.

Onu tüketen endişeyle boğazına masaj yaparak, kaslarını dinç tutmaya çalıştı. Ensesinin arkası kaşınıyordu ki bu iyiye işaret değildi. Atağının yaklaştığını gösteren bir başka belirtiydi.

''Anlaşıldı.''

Scott elini yumruk yaparak, HYDRA sembolünün yer aldığı göğsünün sol tarafına bir kez vurarak bir çeşit selamlama da bulundu ve hemen ardından endişesini ikiye katlayacak şekilde, onu Brian'la yalnız bıraktı. Adam başını hafifçe yana yatırdı. Yüzünde yarım bir gülüş vardı ve gülüşünün asla gözlerine ulaşmayan, insanın içini ürperten soğuk ifadesi ile ona yaklaşırken Emma küt küt atan kalbine karşın sakin kaldı.

''İyi gözükmüyorsun.'' Önüne geldiğinde, dizlerini yere değdirmeden çömeldi ve çenesini kavrayıp başını bir sağa, bir sola çevirerek yüzünü süzdü. ''Sonunda ilaçlarını almaya karar verdin mi?''

Genç kadın onu yanıtsız bırakmayı tercih etti.

''Sessizliğinin seni nereye götüreceğini düşünüyorsun güzelim? Kurtuluşa mı?'' Brian kendi sözlerine gülerek, cebinden bir kutu naneli sakız çıkardı ve paketi açarak sakızlardan birini eline alıp ambalajıyla uğraşırken ona baktı. ''İster misin?''

''Hayır.''

''Peki, sen bilirsin güzellik.''

Adam folyoyu parmaklarının arasında küçük bir topa dönüştürene kadar oynadı ve işi bittiğinde fabrikanın bilinmezliğine doğru attı. Sakızı ağzında döndürürken, ağzından çıkan sese karşı yüzünü ifadesiz bir halde sabit tutabilmekte güçlük çekiyordu. Adamın kendisi başlı başına bir rahatsızlık sebebiydi.

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin