-Bu bölüm biraz kısa oldu, ara bölüm tarzında düşünebilirsiniz.
Yardım Çağrısı
•EMMA WILLIAMS•
Emma irkilerek gözlerini açtı.
Bir tür fabrikada olmalıydı. Yüksek metal tavanlar ve ışığın yettiği kadarıyla görebildiği uzun zemin boydan boya tozla kaplıydı. Burnuna gelen küf kokusuna bakılırsa pek kullanılan bir yer olduğu da söylenemezdi. Üstündeki kıyafetler ince gelerek soğukla titredi. Etrafını dikkatle incelerken, kulağına gelen konuşma seslerini duyabiliyordu. Peşine takılan adamların ondan ne istediğini bilmemekle beraber, kalbinde dolanan korkuyla huzursuz olmuştu.
Amcası ajan olduğu için bu gibi durumlarda ne yapılması gerektiğini iyi bilen biriydi, kendini korumak konusunda aciz sayılmazdı ancak astımı önünde bir engel olduğundan mücadelesi maksimum beş dakika kadar sürebilmişti.
Yenilgisine utanarak, etrafı incelemeyi bırakıp baygın olduğu sırada kendisine dokunulup dokunulmadığına dair vücudunda bir işaret aradı. Kalbi tek tük atarken, gömleğinin kirlenmesi ve pantolonun diz kısımlarındaki aşınma dışında görebildiği kadarıyla herhangi bir yara ya da iz yoktu. Başındaki ağrıyı saymazsa, duyduğu başka bir fiziksel acı da yoktu.
Dokunulmadığını anlamasıyla rahatlayarak tuttuğu nefesini bırakırken, bileğindeki eksikliği fark etti. Ellerinden biri yanındaki su borusuna kelepçelenmiş, diğeri ise boş bırakılmıştı ve sağ elinde durması gereken Wakanda'ya ait bilekliği tuhaf bir şekilde görüş alanı içinde değildi.
Bilekliğin ne olduğunu bilmiyorlarsa almaları anlamsızdı çünkü pahalı gözüken ya da göze çarpan etkileyici bir görüntüsü yoktu. Ama eğer biliyorlarsa... Emma kaşlarını çatarak, adamın ceketindeki broşu gözünün önüne getirdi. Nedense broşun bununla ilgili olduğuna dair bir his vardı içinde.
''Birileri uyanmış.''
Sesi duymasıyla kadının başı metal kapıdan içeriye giren adama çevrildi. Brian Adam-gerçek adı buysa tabi-, geniş adımlarla yanına yaklaşırken kenarda duran sandalyelerden birini alıp peşinden sürükledi. Metalin sürtünen sesi sert zeminde ciyaklar gibi kulak tırmalayıcı bir ses çıkartırken, Emma bir gözünü sese karşı kapamak zorunda kalmıştı.
''Nasıl hissediyorsun?''
Adam sandalyeyi önüne çekti ve yaslanması gereken kısmı ona doğru çevirerek, sandalyeye ters oturup kollarını üstünde çaprazladı. Ağzındaki sakızı sinir bozucu bir şekilde çiğnerken Emma sakızın nefes borusuna takılarak ölmesini diledi içinden. Ne de güzel olurdu.
''Cevap vermeyecek misin?''
Brian sakızı ağzında bir tur döndürerek, ısrarcı bakan ela gözleriyle onu süzerken genç kadın takım elbisesinin değişmiş olduğunu fark etti. Pahalı, özel dikimmiş gibi gözüken takım, kravat ve cilalı ayakkabılar gitmiş yerine askerlerin giyeceği türden siyah bir üniformayla, asker botları gelmişti. Üniformanın sol tarafında da kırmızı, broşun aynısı olan ilginç ahtapot sembolü vardı.
Emma o anda, bu sembolü çok daha önce amcasının evde bulundurduğu dosyalardan birinde gördüğünü hatırladı.
HYDRA.
''Tanıdık geldi mi?''
Adam bakışlarının kilitlendiği yeri anlayarak, alay eden bir sesle boynuyla ona doğru uzandığında Emma köşeye çekildi.
''Benden ne istiyorsun?''
''Senden istediğimizi aldık bile güzelim.''
Bu da bilekliğin ne işe yaradığını bildikleri anlamına geliyordu. Wakanda'ya onunla girebilip giremedikleri konusunda bir bilgisi yoktu ama teknolojik açıdan birçok donanıma sahipti, belki de biraz kurcalamayla bunu mümkün kılabilirlerdi. Emma ülkenin başına dert açtığını anlayarak korkusuna bir de vicdan azabını eklemiş oldu. Onun yüzünden bir şey olursa, bununla nasıl yüzleşirdi bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
FanfictionMarvel İçinde -17- Hayatını tek bir amaç uğruna heba etmesiyle, kalbi sürekli büyüyen bir nefret ve intikam hırsıyla dolup taşan bir kara deliğe dönüşmüştü. Karanlığın dibinde dolanan, yalnız ama tehlikeli bir adam. Erik ''Killmonger'' Stevens. Üst...