Gizli bir hayran,intikam yemini etmiş belalı eski sevgili, deli bir stalker veya yapayalnız bir kaçık gibi görünmenizi sağlayacak iki şey vardır.
Birincisi; Karla gibi, eski sevgilinizi ölümcül mesajlarla korkutmak!
İkincisi ise nefis çikolatalı sa...
Tartışma konusu olan gözlükleri şuraya bırakalıım 😄
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Zira herkes geçen bölüm farklı hayaller kurup,gözlüğün tarzını sormuştu.Bahsettiğim buydu. 😄
💫
Yaşadığı son olaylardan çıkardığı dersle, Joshdan intikam almayı bırakmak, akıllı insanlar için en iyi çözüm olmalı.
Fakat Karla için değil!
💫
Büyükannemin bir lafı vardır.
"Asıl risk merdivenleri bastonsuz çıkmaktır."
Siz şimdi anlamadınız ama demek istiyor ki "Zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır."
Benim intikam yolumda da bazı aksaklıklar olmuş olabilir.
Fakat bunlar pes etmem için yeterli olamayacak.
Şuan bayan Johnson'ın dersini ekip Josh'ın dolabının başında şifreyi kırmak için bulunuyor olmamın nedeni de bu.
Aptal herif! Sahip olduğu bütün özel eşyaları için aynı şifreyi kullanıyor.
5217
Eh, bir yıl gibi bir zaman birini az çok tanımanız için yeterli oluyor.
Josh okulun basketbol takımı kaptanı. Şuan ise haftaya yapılacak önemli bir maç için antreman yapıyor. Bu fırsatı kaçıracağımı düşünmüş olamazsınız. Ona hiç bir yerde rahat vermeyeceğim!
Dolabına mektubu bırakıp yavaşça kapağını kapatıyorum ve gözlüklerimin üstünden bakarak koridoru yokluyorum.
Kıs kıs gülen iç organlarım intikam için yanıp tutuşuyor. Şayet bir gün yakalansam bile, bence buna değer.
Dolabın kapağını kapatırken, eş zamanlı telefonuma gelen mesajla hafifçe irkiliyorum.
Lanet telefonun sesini kısmayı unutmuşum elbette.
-"Karla. Notların, bu tarz aptal işlerle uğraşman için yeterince iyi değil."
Hey. Hem gizemli hem de saygısız olmamalısız. Ve elbette haklı. Ama en önemlisi beni böyle yakından tanıyacak kadar ürkütücü.
Tekrar gelen mesajla kaşlarım çatılıyor;
-"Seni korkuttum mu? Öyleyse bir de arkana bakmayı dene."
Hızla arkamı dönüp, gözlerim yuvalarından fırlarken nefesimi tutuyorum.
Deneyin bakın, çok zor bir şey.
Antrenmandan çıkan iki öğrenci kahkahalar atarak soyunma odasına doğru gelirken, bir kaç saniye yerimde donup kalsam da, biraz sonra telaşla sağa sola koşmaya başlıyorum.
Bu zeka ile yakalanmam mümkün değil(!)
Sırt çantamın çekilmesi ile sendeleyip, arkama doğru bir kaç adım atarken, başımı eğip beni çeken kişiyi görmeye çalışıyorum.
Beni duş aldıkları bölüme götürüp, perdelerden birinin arkasına itiyor ve işaret parmağını dudağına götürerek sessiz olmam konusunda uyarıyor.
O giderken ben de elimi kalbime koyup nefesimi düzenlemeye çalışıyorum.
Uzun boyu,siyah saçları ve benimki gibi siyah çerçeveli gözlüğü ile bir yerden tanıdık geliyor olmasına şaşırırken, biraz daha düşününce kim olduğunu hatırlıyorum.
Komşu çocuk.
Hakkında bildiğim tek şey bu. Henüz burada yeni oldukları için pek konuşma fırsatı bulamadım ama bugün hayatımı kurtarmak gibi bi şansa sahip olduğu için onu tebrik edeceğim.
İnek grubunda mı,çevre grubunda mı, müzik grubunda mı yoksa aptal eski sevgili Josh gibi popüler gruba mı dahil merak ediyorum.
Ben mi? Ben...hiç bir gruba ait değilim ama "popo büyüten vurdumduymaz ponçikler" grubu diye bişey kuracağım. Çok ses getireceğim çok!
Biraz sonra perde tekrar açılıyor ve komşu çocuk dışarı çıkmam için başıyla işaret veriyor.
Hemen sonra kollarını göğsünde birleştirip gözlerini kısarak konuşuyor;
Sorusuna,bunu sanki yeni fark ediyormuşum gibi şaşkın bir yüzle, kafamı ağır ağır sallayarak karşılık veriyorum.
Onu onayladıktan sonra aptal bir gülüş savurup elimi koluna götürerek, hafif hafif vuruyorum.
-"Güle güle kullanın."
Gülüyor ama bu, büyükkannemin gizlice osurduktan sonra yakalandığındaki gülüşüne karşılık vermek zorunda kaldığım gülüş gibi. .öyle acı dolu. Öyle zoraki.
-"Her neyse. En iyi iyilik karşılığı olmayandır. Bunu biliyor muydun? Sana şöyle bakınca,gerçekten iyi birine benziyorsun. Demem o ki.. senden yardım istememiştim. Bu durumda karşılığını da beklememelisin."
Daha kısık sesle devam ediyorum;
-"Tutamayacağım sözler vermekten hoşlanmam da."
Yanından geçip giderken, son anda arkamı dönüp sesleniyorum.
-"Hey, uzun!"
Yüzünde az öncekinden daha tuhaf bir ifade beliriyor.
Beni hiç sevmedi.
-"Sen beni görmedin. Ben de seni görmedim."
Bana doğru ağır ağır yürüdükten sonra, boyuma gelmek için eğiliyor ve sessizce konuşuyor;
-"Plan yapma konusunda berbatsın."
Kaşlarım havaya kalkıyor.
-''Ayrıca,seni hayal kırıklığına uğratmak istemem ama.. tam bi pisliğimdir!"
Öfkeyle alt dudağımı dişliyorum.
-"Yani,karşılığını muhakkak alacağım. Bana borçlandın."
O, dağıtmak istediğim yakışıklı suratı ile göz kırparken,bu sefer ben ellerimi göğsüme dolayıp, meydan okuyan bakışlar atarak burnumdan soluyorum.
Bana bulaşmakla hayatının hatasını yaptın komşu çocuk.!