Kurtarıcı bir beyaz atlı prens'iniz veya size yardımcı olması gereken yedi küçük cüceniz yoksa,o halde Shrek'in eşeğine sarılmayı deneyin. Önemli olan hikayenin bir parçası olmaktır. Spotlar sizi göstermese de gerçek değişmez.
💫
Yemek masasının altından,dizlerime kadar gelen çiçekli elbisenin ucunu parçalamayı ümit ederek sıkıyorum.
Ben nasıl düştüm bu hâle?
Evrene gönderdiğim bütün çikolatalı sütler bana kuş pisliği olarak geri dönüyor.
Eğer annem bana zorla bu elbiseyi giydirirken aşağıda bizi bekleyen misafirlerin, koca kafalı kas yığını, eski sevgili lanet olası Josh ve annesi olduğunu söyleseydi,odamın camından atlayıp antartikaya kadar koşardım.-''Okul nasıl gidiyor Karla?''
Zoraki gülümseyerek cevap veriyorum;
-''Bilirsiniz işte...Her zamanki gibi.''
O kadar sıkıcı ki! Senin aptal oğlunla aynı ortamda bulunmaktan nefret ediyorum!
Ahh Tanrım. .söz veriyorum pazartesi günlerine küfür etmeyeceğim. Kaylee'nin ayakkabısının içine sakız yapıştırmayacağım. Babamı annemin yemekleri ile tehdit etmeyeceğim. Büyükannemi annemin makyaj malzemeleri ile palyaçoya çevirip fotoğraflarını internete yüklemeyeceğim! Nolur kurtulayım şu boğucu atmosferden.
Sicilime bak! Başıma meteor yağmadığı için şükretmeliyim.
-''Josh'ın maçlarını izliyor musun? Son zamanlarda antremanları çok yoğun. Güzel bir geleceği olacağını ümit ediyorum.''
Gurur duyan gözlerle oğluna bakıyor. Ardından annemin bana,''sen Tanrının bana sunduğu bir imtihansın''der gibi bakan kınayıcı bakışları ile karşılaşıyorum.
Saçlarımı kulağımın arkasına atıyorum. Bu ne demek biliyor musunuz?! Bu, şuan başımın tepesinde topuz halde durması gereken saçlarım ensemi kaşındırıyor demek.
Annem beni hafifçe dürtünce gözlerimi ona çeviriyorum ve başımı ''ne var yine''der gibi sallıyorum.
Fısıldıyor;
-''O gözlüklerden kurtulmanı söylemiştim Karla.''
-''Hah. Onları da çıkarayım, önümü de görmeyeyim. Zaten bu aptal topuklular canımı sıkıyor. Sebebim olucaksın. Bir yere yuvarlanıp ölümü bekleyeceğim.''
Gülerek uzaklaşıyor. Ah o gülmenin ardında bana edilen ne hakaretler var,mahkemeye versem en az beş yıl yer.
Kapı çalınca hızla ayağa fırlıyorum ve müsaade isteyerek kapıya koşuyorum, bir yandan da hafifçe bağırarak;
-"Şuan kapıdaki Shrekin eşeği bile olsa ona sarılacağım." diyorum.
Kulbu hızlıca indirip kapıyı açıyorum ve hayretle bakakalıyorum.
-"Büyükanne! Sen. .dışarda ne arıyorsun?"
Büyükkannemin arkasından kafasını uzatan Marcus, tek elini havaya kaldırıyor;
-"Selam."
Burnumdan şiddetli bir nefes bırakıp büyükanneme dönüyorum;
-"Annemler seni odanda sanıyorlar.Neden evden çıkmadan önce haber vermiyorsun? Dışarısı senin için tehlikeli."
-"Sıkıldım. İçim şişti. O sarı pipi ile anası geldi diye en sevdiğim diziyi kaçırdım. Kaylee'ye söyleyeceğim internetten açsın bana. Onlar gidince odamdan çıkarım."
O türkçe konuştuğu için Marcus kaşlarını çatarak bana bakıyor.
Büyükannem odasına doğru giderken sabırsızca söyleniyor;-"Ne söyledi? Yakışıklı bir Superman gibi onu yolda bulup eve getirdiğim için bana teşekkür mü etti?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marcus!
Teen FictionGizli bir hayran,intikam yemini etmiş belalı eski sevgili, deli bir stalker veya yapayalnız bir kaçık gibi görünmenizi sağlayacak iki şey vardır. Birincisi; Karla gibi, eski sevgilinizi ölümcül mesajlarla korkutmak! İkincisi ise nefis çikolatalı sa...