-''Bahar yıldızı...''
-''Anlamadım.''diyor buğulu sesi kulağımı okşarken.
-''Bahar yıldızı çiçeği.. çok güzeldir, ben çok severim. Miniciktir..tüm renkleri kıskandıracak kadar beyazdır.. yalnızca bakmayı bilenin gözünde güzelliği anlaşılır.''
-''Senin gibi.''
Dudaklarından çıkan bu iki sözcükle beraber bakışlarımı yoğun bir sevgiyle ışıldayan yeşillere çeviriyorum. Dudaklarındaki çapkın gülücük emanet bir duvar tablosu gibi. Orada fakat oraya ait değil. Gözlerindeki saydam duygu, yüzündeki kalan tüm hissiyatı gölgede bırakıyor sanki.
-''Tanrım!Sadece yakışıklı suratınla bile çekicisin. Kalbimle derdin ne senin? Susabilirsin. Ben seni öyle de severim.''
Yorgun gözleri kısılıyor ve dişleri yaramaz bir tavırla dudaklarının arasında beliriyor.
Basit bir anlatımla o..yalnızca gülüyor işte.
Elimdeki süt kutusunu bırakıp,oturduğum tezgaha iyice sabitlenirken, ayaklarımı sallamaya devam ediyorum.
O ise tam yanımda,o uzun boyunun verdiği avantajı gözüme sokarak ayakta dikilmeye devam ediyor ve tümünü içtiği süt kutusunu yanıma bırakıp sırtını tezgaha yaslıyor.
Kollarını göğsünde birleştirip başını geriye atarak mırıldanıyor;
-''Uykun yok mu? Sütünü içtiğine göre uslu bir çocuk olup yatağına gidebilirsin. Hem uyumazsan boyun da uzamaz.''
-''Aman ne hoş!''diyorum gözlerimi devirirken.
Hafifçe doğrulup kollarını serbest bırakıyor ve bana doğru bir adım atarak dizlerimin tam önüne geliyor.
Omuzlarım refleksle kakarken,ellerini bedenimin iki yanından uzatarak tezgahtan destek almak için avuçlarını zemine bastırıyor ve yüzündeki tatlı tebessüm,gözlerindeki yorgun bakışla beraber konuşuyor;
-''Sevgilim..''
Ahh afedersiniz. Bu bir cinayet eylemi! Derdimizi anlatmak için yaptığımız bir kaç kelimenin oluşturduğu ve ses dalgalarının eşlik ettiği bir olgudan ibaret değil. Resmen bile isteye kalbime açılan bir harp girişimi!
Neden bu sersem herife bu kadar aşık oldum ki?
-''Evet?''diyorum masumca.
Hayatındaki en masum şey pembe pantolon askıları olan biri için uygun bir terim mi sizce?
-''Daha yapılacak çok işim var ve sen burada durmaya devam ederken onları bitirmem mümkün değil.''
Kaşlarımı çatıyorum yalancı bir sitemle.
-''Atölyeye benden daha fazla zaman ayırıyorsun resmen.''
-''Üzgünüm..haklısın ama kendimi kanıtlama ihtiyacı duyuyorum.Üstelik bu son.. uzun bir süre başka işim olmayacak. Sınavlar başlıyor.''
-''Çalışmaya ihtiyacın varmış gibi konuşmayı keser misin?''
Gülüyor.
-''Evet yok. .böylesi daha iyi değil mi? Hem atölyede olmayacağım hem de ders çalışmam gerekmeyecek.''
Gözlerim etrafı muzur bir ifade ile taradığında ima ettiği şeyi biliyor olmanın mutluluğu sarıyor her hücremi.
Fısıldıyor..Fısıltısı içimde koca bir yankıya dönüşüyor;
-''Sevdiğim kadınla olacağım.''
Alt dudağımı utançla dişlerken içime dolan mutluluğu dizginlemeye çalışıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marcus!
Novela JuvenilGizli bir hayran,intikam yemini etmiş belalı eski sevgili, deli bir stalker veya yapayalnız bir kaçık gibi görünmenizi sağlayacak iki şey vardır. Birincisi; Karla gibi, eski sevgilinizi ölümcül mesajlarla korkutmak! İkincisi ise nefis çikolatalı sa...