12. bölüm 💫

270 31 400
                                    

Babamın, en azından Marcus'u gıcırdayan sandalyelerden birine çivilemiş olmasını hayal ederken, suçlunun tepesine dikilen lambaya ve şu çılgın yalan makinelerinden birine ihtiyaç duymaması beni hayal kırıklığına uğratıyor.

Eminim bunu büyük boy patlamış mısırla izleyebilirdim.

Salondaki büyük sessizliğe katılarak, Marcusun oturduğu koltuğun en ucuna yerleşiyorum.

Annem sehbaya limonataları ve kurabiyeleri bırakırken, içindeki huzursuzluğu gizleyemiyor olsa gerek, bana "ne halt ettin sen" bakışları atıyor.

Kaylee kıkırdayıp duran babaannemi, annemin ikazlarından sonra odadan çıkarmak zorunda kalıyor.

Yaşlı sapık! Duyduğu ilk andan beri gülüp, bana zina işlemişim gibi muamele ediyor. İşin garip tarafı bundan tuhaf bir şekilde memnuniyet duyması.
Zaman geçtikçe mantıklı düşünemediğine daha yakından tanık oluyorum ve pes etmeye karar veriyorum.

Babam gözlerini kısarak yaklaşık beş dakika Marcusu izleyince, sırığın giderek küçüldüğünü hissediyorum.
Bir süre sonra fark ettirmeden biraz yaklaşıp başını bana doğru eğerek endişeli sesi ile fısıldıyor;

-"Bu iyi bir şey mi? Yani. . babanın bana bu şekilde bakması? Korkmalı mıyım?"

-"Bence korkmalısın. Çünkü büyük ihtimalle, şuan kafasından işleyeceği cinayet planını geçiriyor. Şuradaki limonatalar da annemin spesiyali. İçindeki zehir oldukça özel. Bilirsin, cesedi saklamak konusunda onlara zevkle yardım edebilirim."

Gözlerini deviriyor;

-"Yardımcı olmuyorsun."

-"Rahatla biraz. En azından eve tek parça döneceksin, seni temin ederim."

Geri çekilirken mırıldanıyor;

-"Çok rahatladım. Canımı bağışlayacağınız için şanslı olmalıyım."

Babam boğazını temizledikten sonra otoriter olmasını umduğu sesiyle konuşuyor;

-"Evet Karla. Neler olduğunundan bahsetmek ister misin?"

Her ne kadar sözleri bana yönetilmiş olsa da gözleri hâlâ Marcusun üzerinde duruyor.

-"O sadece beni ziyarete geldi baba, hepsi bu."

-"Odanda mı?"

Tükürüğümün boğazıma kaçmaması için biraz nefes almam gerekiyor ki babamın sert bakışları buna izin vermiyor.

-"Ahh elbette hayır! Siz geldikten sonra yaşadığım panikle öyle hareket etmek zorunda kaldım sadece. Üzgünüm. Hatalı olduğumu kabul ediyorum."

En azından dürüst davranmamın şuan için bir artı puan olacağını biliyorum.
Babam bana güvenir. . Bu sadece bir formalite. Belki... benim ayağımı daha çok denk almam için belki de-ki bu daha iyi bir seçenek- Marcusun gözünü korkutmak için yapıyor. Eğer o sırık korkudan ağlasa bu durum eğlenceli bile olabilirdi fakat kendini anlatmak için vücut dilini iyi bir pozisyona alınca ve güven dolu sesiyle konuşunca bunun olmayacağını anlıyorum;

-"Bakın, ben kültürünüzden epey uzağım ama sizi temin ederim daha önce şahit olduğunuz erkeklere de benzemem. Bunu ilk kez gördüğünüz birinden duymak eminim güven vermemiştir. Sadece şunu bilmenizi istiyorum. Karlayı incitecek bir şeyi asla yapmam."

Gözlerimi hayretle ona çevirirken, kalbimin bu kadar gümbürdemeyle nasıl hâlâ yerinde kalabildiğine şaşırıyorum.

-"Onunla aramızda düşündüğünüz gibi bir şey yok."

Marcus! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin