16. bölüm 💫

217 31 241
                                    

Bulutların üstünde uçmaktan daha nefes kesici bir şey varsa. . o da göğsünüzün bir yerine yaramaz bir kuşun konmasıdır.

Çırpınıp durdukça sihirli kanatları diğer organlarınıza çarpar ve böylece içinizdeki her zerre siz istemeseniz de bu sebebi bilinmeyen mutluluk ve heyecanla dolup taşar.

Bir süre sonra artık o kuşun kanat sesinden başka hiç bir şey duyamaz olursunuz.

💫

Daha önce, Murphy kanunlarını duymuş olanınız var mı?

Pek çoğu doğru olan ve ters giden olaylara dayalı yazılmış elli maddedir.

Ben işe yaramaz her şeyi belleğimden silen biriyim.

Fakat şuan beynimin ortasında bu kanunlardan biri, step ışıkları arasında bana arsızca göz kırpıyor.

Hayattaki en güzel şeyler : Ya kanun dışı, ya ahlak dışı ya da şişmanlatıcıdır.

Şuan karşımda dikilen çıplak sersemi izlerken, bunu düşünüyor olmam beni ahlaksız yapar mı?

Boğazımı temizleyip gözlerimi bedeninden ayırmaya çalışıyorum.

Ona sıska dediğim için cezalandırılmalıyım!

-"Pasaklı?"

Boş boş geçen saniyeler, buraya neden geldiğimi hatırlatınca, omuzlarımı silkerek toparlanıyorum.

-"Annem, senin için turta yapmış. Kendi yöntemleri ile, dün gece benimle ilgilendiğin için sana teşekkür ediyor sanırım."

Elimden tabağı alırken dudakları iki yana kıvrılıyor.

-"Turta sevmem. Ama yine de tadına bakacağım."

-"Zorunda değilsin. İkimiz de bunun zor olacağını biliyoruz."

Sırıtıyor.

-"İçeri gelmek ister misin? Birazdan Isabel burda olur. Seni görünce eminim mutlu olucaktır."

-"Sen bu halde Isabel'i mi bekliyordun?" diyorum,işaret parmağımı göğsüne uzatarak.

Utangaç bir tavırla gülümsüyor;

-"Sadece hazırlanıyordum."

İkna olmamış bakışlarla içeri giriyorum.

Bananeyse!!

Soyunuk pislik!

O hazırlanmak için odasına giderken, ben de üzerimdekileri süzüyorum.

Siyah bilek boy bir Jean. . üstünde "W. shakespeare" yazan beyaz, v yaka bir t-shirt. . onun üzerinde ise kalçama kadar gelen ince, örme, bordo bir hırka var.

Saçlarım, muhtemelen evin bir köşesinde bulduğum lastikle özensizce topuz yapılmış, özgür kalan bir kaç tutamı şakaklarımdan süzülüyor halde oracıkta dururken, can alıcı son kısım olan baykuşlu çoraplarım gözüme çarpıyor.

Aynaya bakmayı bir kenara bıraktım, insanın kendisine biraz saygısı olmalı.

Nasıl olur da şu güne dek en fazla üç kez elbise giymiş olabilir ki bir kız?

Açık yeşillerim, odanın içerisinde yavaşça turlamaya başlamışken Marcus kapıda beliriyor.

Yuvarlak yaka, vücuduna tam oturmayan beyaz bir t-shirt, üzerinde ise siyah bir kapüşon var,-ki fermuarını çekmekle uğraşırken ne kadar şapşal göründüğünden haberi yoktur eminim-füme dar paça bir eşofman altı ile sade ve bakımlı görünüyor.

Marcus! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin