13.bölüm 💫

257 35 324
                                    

İnternetsizliğin kurbanı olarak, bölüm bu kadar geç geldiği için üzgünüm dostlar. .
Uzun bir bölümle telafi ettiğimi varsayalım. Hepinize benden bir koli çikolatalı süt!

Mm-Josh.

Karakter olarak kimseyi göstermiyorum çünkü hayallerinizde nasıllarsa öyle kalsınlar istiyorum. Ama bazen duyguyu yakalayan resimler oluyor.
Bundan sonra unutmazsam mm'da kimin olduğunu yazacağım inşallah.
Keyifli okumalar. .

💫💫

Tüm haftasonu babamın atölyesinde ayakçılık yapmakla, büyükannemin îmalı bakışlarına maruz kalmakla ve annemin yeni tariflerini ev halkına zorla tattırmakla geçti.

Her zamanki gibi hepsi ile anlaşma yapıp, yedikleri her kurabiye ya da tatlı dilimi için istedikleri her şeyi yapmayı kabul ettim.

Onlar da boş tabakları sırayla mutfağa taşırken, annemi övmeyi de ihmal etmediler.

Büyükannem her seferinde tabağını bahçeye döktü ama bu küçük kural ihlalini görmezden geldim.

Marcus mu? O...Şey.. Yerdeki mobilya artıklarını bilerek üzerime süpürmesi,derslerim hakkında iğneleyici konuşarak babamı üzerime salması, annemin yemeğini överek sırf bana gıcıklık olsun diye o çığlık atan sebzelerden iki tabağı midesine indirmiş ve sonuç olarak annemin kalbine giden yola adım atmış olması dışında pek kızacağım bir şey yapmadı(!)

Aslında bu uyuz hallerinin bir sebebi de alnına biriken morluklardı, biliyordum. .

Yaptığı hareketin karşılığını almalıydı elbette.

Ödeşmemiştik!

Ne zaman ki başında yeni bir göçük açtım. . İşte o zaman ödeştik!

İstediğim şey bu değildi elbette ama şok olmuştum ve yanaklarımın kızardığını görmesindense sinirlendiğimi düşünmesi daha mantıklı gelmişti.

Kafamın ne kadar ağır olduğu ve yakışıklı suratına zarar vermemin ne büyük bir suç olduğunu söyleyip durdu.

Yaptığım ilk şey ondan o an için olabildiğince uzaklaşmak ve evdekilere bir şey belli etmeden kendimi odama atmak oldu.

Aynadaki görüntüme baktım. . ardından göğsümdeki tuhaf hisse.

Bu minik sızıyı tanıyordum ve teslim olmaya hiç niyetim yoktu.

Söylediği cümle yankılandı kulaklarımla sessizce.

'Sadece basit bir öpücük için bu öfke de ne' demişti gülerek.

Evet, elbette! Basitti. Basit, anlamsız bir şeydi.

Üzerinde düşünmeme ve en önemlisi bir anlam yüklememe gerek yoktu.

Rahatlığın bir şişe çikolatalı süt gibi ince ince kanıma karıştığını hissettim.

Duygusal olmayı tercih eden biri değilim. Sözcüklerin gücüne inanır ama onları nasıl kullanacağımı bilmem.

İnsanlara garip beddualar savurmak beni hep rahatlatmıştır.

Hayat bir şeyleri ciddiye almak için çok kısa.

Belki de bu yüzden, yüzüne dâhi bakmamam gereken birine bazen hâlâ özlem duyabiliyorum.

Ya da göğsümde hissettiğim, bende bıraktığı ayrılık acısından daha öte olan aldatılma duygusunu tatmışken, sadece bir kaç aptal mektup yazarak içimi soğutmaya çalışmam da bu yüzden.

Marcus! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin