-"Karlaaa! Misafirin var -yine-! Tanrım, bu çocuk kesinlikle miyop! Ya da akıl sağlığı yerinde değil. Ciddiyim, bu büyüyü bana da öğretmelisin! Büyükannem üzerinde kullanacağım. Belki birileri onunla ilgilenir."
-"Kapa çeneni Kaylee!"
-"Pekâlâ. Bütün gün sana bekçilik edemem ya. Onu içeri alıyorum."
-"Hayır! Ona öldüğümü söyle! Ya da uzaya gittiğimi ve dönmeyeceğimi! Müzmin bir yeşil kulaklı ile mutlu bir evlilik yapacağımı söyle! Ne olursa işte!"
Konuşmam havada kalıyor çünkü gıcırdayarak açılan kapımdan içeri, sadece monitörümden çıkan kısık ışığı kıskandıracak kadar güçlü bir aydınlık sızıyor.
Ve tabiki o! Tüm ihtişamı.. Parıldayan yüzü ve lanet yeşilleri ile. .
Üzerimde eski bir gecelik takımı,yağlı parmaklarımın ucunda duran bir yığın cips ve böcek yuvası gibi görünen saçlarımla..ahh, ne şans ama!
Onu görmezden gelerek yayıldığım yerde kıpırdanmadan gözlerimi izlediğim diziye çeviriyorum.
Yeni bir film köşesi oluşturmak için yere gelişigüzel attığım yorganımın yanına gelip, yamacıma çöküyor.
Başım yaslandığım yastıkla yatağımın mobilyasına dayalı, tüm vücudumla yayılmış, göbeğim üzerindeki cips kasesini bir kenara koyarken. .öylece ne yapmaya çalıştığını izliyorum.
Dünyanın sonu değil ya.
Aptal duygular beslediğimi bile itiraf edemediğim birinin karşısında koca bir sıçan gibi görünüyorum. Ama tatlıyım.
Değil miyim?
Hiç mi değilim?
Peki.
Bir süre sonra benim gibi başını arkaya yaslayıp, ayaklarını uzatıyor ve ellerini karnı üzerinde birleştiriyor.
Kokusu burnuma ulaştığında, derin bir nefes alıyorum.
Bu nefesi vermek zorunda kaldığımda ise. . yaşadığım hüznün tarifi olmuyor elbette.
Kokusunun sürekli olarak ciğerlerimde kalmasının bir yolu olmalı!
Neden burada olduğunun hiç bir önemi yokmuş gibi, daha da mühimi. .her akşam yaptığımız bir aktiviteymiş gibi rahatça izliyor diziyi.
-"Asıl oğlan ne zaman girecek?"
-"Oradaki! Görmüyor musun? Asıl oğlan o!"
-"Ciddi değilsin."
-"Bak şimdi, kadın o adamı çok seviyor aslında."
-"Delirdin mi? Ona tokat attı."
Başımı ona çeviriyorum. O ise zaten çoktan bana bakıyor.
Bir kaç milim geriye çekilme ihtiyacı duyuyorum ama yersiz heyecanımı gizlemek adına, büyük bir çaba sarf ederek olduğum yerde durmak zorunda kalıyorum.
-"Evet. Bu çok yanlış. Ama nasıl desem. . nefretten doğan bir şey bu. Anlıyor musun?"
-"Evet tabi. Ona vuruyordu ve bir anda, aman tanrım, tam aşık olunacak insan, diye düşünüverdi."
Parmakları yanağıma ulaşıp, cips kırıntılarını temizliyor.
-"D-Dalga geçme. İyice bak. Gözlerinde sevgi var, gördün mü? Kıskanıyor,hem de deli gibi."
Elimdeki cipsle, inandırıcı olmak adına monitörü gösteriyorum.
Kalbim ağzımda atıyor, işe bakın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marcus!
JugendliteraturGizli bir hayran,intikam yemini etmiş belalı eski sevgili, deli bir stalker veya yapayalnız bir kaçık gibi görünmenizi sağlayacak iki şey vardır. Birincisi; Karla gibi, eski sevgilinizi ölümcül mesajlarla korkutmak! İkincisi ise nefis çikolatalı sa...