23. bölüm 💫

210 22 166
                                    

Tüm bölümü bıkmadan usanmadan dinleyerek yazdığım bölüm şarkısı;

Cady Groves - Love Actually

💫

Kapıyı nefesimi tutarak sakince açıp,hemen ardından hızla geri kapatıyorum. Kalbimdeki baskıyla beraber arkamı dönüyorum;

-''Yapamayacağım büyükanne.''

-''Bu kadar güzel görünürken vaz mı geçeceksin yani?E iyi madem,orada güzel güzel kızlar vardır.Uzun da kendi boyuna posuna uygun birini bulur.''

Kaşlarım çatılıyor ve elim hırsla tekrar kapının kulbunu buluyor.

Tedirgince açıp bir çırpıda kendimi dışarı atıyorum.

Ayak uçlarıma kadar uzanan kırmızı elbisem,üzerinde zar zor durduğum ince siyah topuklularım ve çok da derin olmayan yırtmacımdan sızan soğuk hava ile irkilerek bir adım atıyorum.

Marcus kapının kapanma sesiyle başını kaldırıyor. Bakışları gözlerime değer değmez un ufak oluyorum. Bütün o kararlılığım dağılıyor elbette.
Çözülüveriyor dizlerimin bağı.

Yutkunarak, bakışlarımı gecenin siyahına karışan harika saçlarından çekiyorum ve ufak adımlarla merdiveni iniyorum.

Üzerindeki siyah takımı ile bir kaç adım yaklaşarak ona ulaşmamı bekliyor. Tam önüne geldiğimde utangaç bakışlarımı yüzüne taşıyorum.

Gözlerinin içi gülüyor,yeşillerine takılan bir kaç yıldız parçasıyla beraber.

Bu geceki parti için ikimiz de gözlük takmadık ama itiraf etmeliyim ki her ihtimale karşı yanıma aldığım minik çantanın içinde duruyor siyah çerçevelilerim.

Ara ara sertçe vuran ve saçlarıma biraz hoyratça davranan rüzgara karışıyor fısıltısı.

-''Tanrım. Nasıl bir lütuf bu?''

İçime derin bir nefes çekiyorum yavaşça.

Avuçlarım ısınırken gülümsemeye çalışıyorum.

Karşımda öylece, siyahın bütün asaleti ile dikilirken,bakışlarımı üzerinden çekmek için deli bir çaba içerisine girmem gerekiyor. Yeterince kudrete sahip olmadığımı anladığımda ise manzaranın tadını çıkarmaya başlıyorum.

Bunca koyuluğun içinden sıyrılmış olan göz bebekleri kalbimde yeni bir hakimiyet başlatıyor.

Kırmızıya çalan iri dudakları aralanıyor ve ürkekçe konuşuyor;

-''Sadece basit bir gece için sence de çok güzel değil misin?''

Gözlerimi hayretle açıyorum. Elbisemin bir kenarını sıkmaya başlıyorum ardından,farkında bile olmadan.

Yaptığımız bir anlaşmayı ihlal etmişim,suç işlemişim gibi hissediyorum.

-''Öyle mi?''

Kıpırdanıp duruyor yeşilleri yüzümün her detayında;

-''Öyle. Dikkatimi nasıl toparlayabilirim ki böyle bir durumda?''

Sırıtıyorum.

-''Sporlarımı giysem,yardımcı olur mu? Zaten pek yürüyebildiğim söylenemez.Yada belki makyajımı silmeliyim.''

Başını iki yana sallayıp biraz yaklaşıyor.
Hiç bir temasta bulunmadan yalnızca sesiyle bile etkisiz bırakıyor beni.

-''Sana söyledim ya. Ne giyindiğini umursamıyorum.''

Marcus! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin