15. bölüm 💫

237 33 250
                                    

Bazen geri almak istediğiniz şeyler olur. . Pişmanca savurduğunuz minik bir gözyaşı damlası.. Sinirli iken söylediğiniz kırıcı bir kaç kelime. . Bunlar olağan şeyler elbette. .Bizi biz yapan, makul ve katlanılabilir hatalar.

Peki siz hiç birinin, soluduğunuz kokusunu ciğerinizden koparıp atmak istediniz mi? Yada gözlerinde gökyüzü gördüğünüz biri yüzünden, maviye öfke duyduğunuz oldu mu? Ya da..unutun gitsin, fiyakalı cümlelere ne gerek var ki?

Birini, tekrar gördüğünüzde adını soracak kadar unutmak istediniz mi? Ben. . ben ilk kez istedim. .

🌊

Nefesimi kontrol altına aldıktan sonra,bir kaç saniyelik tereddütümü de savurup kapıyı tıklatıyorum.

-"Girin."

Yavaşça kulbu indirip, Marcusun arkamdan gelen ayak sesleri eşliğinde odaya giriyorum.

Beni gören Joshın mavileri kocaman açılıyor ve yatakta biraz doğrulup yanına kadar ulaşmamı bekliyor.

-"Karla."

Midesi bulanır gibi ekşiyor suratı. Buna neyin sebep olduğunu bilmiyorum.

Bakışları, hemen arkamdan gelen Marcus'u bulduğunda, dudağının kenarında ufacık sinir taşıyan alaycı bir gülüş beliriyor.

Yanlış yerde olduğumu hissettiren duyguya kapılmamaya çalışarak konuşuyorum;

-"Nasıl oldun? Ağrın var mı?"

Başını iki yana sallıyor.

-"Pek değil. Verdikleri ilaçlar çok güçlü."

-"Sevindim." diyorum tek nefeste.

-"Sen..yalnız mısın?"

-"Emma az önce makyajında yakaladığı bir yanlıştan bahsediyordu. Lavaboda olmalı."

-"Güzel." diyorum gülümseyerek.

Biraz daha yaklaşıp çekinerek soruyorum;

-"Peki..bacağın dışında..nasılsın?"

Bakışları gözlerime sığınarak baktığında bundan bahsetmek için oldukça kötü durumda olduğunu hissedebiliyorum fakat artık hiç bir kelimesini geri alamam.

-"Neden soruyorsun?"

Sesi bakışlarına tezat düşecek kadar sert çıkınca şaşırmadan edemiyorum.

-"Şey. . ben.."

Gözleri tekrar Marcusu bulduğunda varlığından rahatsız olduğunu anlıyorum fakat o bunu önemsemiyormuş gibi görünmeye çalışıyor.

-"Sen, iyi misin?"

Ona yöneltilen soru karşısında ben çok şaşırsam da Marcus bu soruyu bekler gibi omuzlarını umarsızca kaldırıyor;

-"Vicdan yapacak bir durum yok. Ha eğer hissettiğin buysa tabi. Normalde bunun aksini isterdin biliyorum, ama ne yazık ki iyiyim. Hastane köşelerinde sürünen sensin."

Joshın dudakları iki yana kıvrılıyor.

Alayla yada inatla değil.

Gerçek bir gülümsemeyle.

Olan biteni anlamaya çalışarak ikiliyi izliyorum.

-"Orada olmasaydın çok daha kötüsü olabilirdi. Ama bunun için sana teşekkür falan etmeyeceğim."

-"Etmedin." diyor ellerini cebine koyarak.

Tamaaam. . Sanırım aralarında kurdukları bu dille, biri diğerine teşekkür etti. Öbürü de bunu kabul etti.

Marcus! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin