Roi’nin günlüğüne yazdıklarından devam edelim.
"Bana herkes acımasız diyebilirdi, zalim, duygusuz hatta şizofren bile. Çoğu kez duymuştum da bunu. Varolanı gizlemeye çalıştıkları, belkide buna bulaşmamak için ilk çamur atan el olmayı seçtikleri aşikar. Evet evet, herkeste az da olsa var olan kötülük dürtüsünden bahsediyorum. Çift karakterli tabiri eksik kalırdı üstelik, bir çoğu kişilere ve mekanlara göre maskelerini değiştirmekten çekinmezler. Hiç çekinmediler. Dahilik ve delilik arasındaki o ince çizgiyi fark edememeleri ne kadar üzücü. Sağlıklılar! Size hitap ediyorum. Siyah daha ne kadar siyah olabilir ki?
Artık hiçbir şey beni endişe ve telaşa sürükleyemezdi. Yıllarca arzuladığım ölüm fikri cazibesini hep korumuş, ona karşı büyük bir istek meydana getirmişti. Acı, eziyet, işkence ne olursa olsun beni ölüme götüreceğinden kabullenilebilirdi. Her şeyimi kaybettiğim çok oldu. Her şeyi kaybetmiş biri olarak şunu söylemeliyim ki; kaybedecek bir şeyim kalmadığında karantinaya alınması gereken bir canavara dönüşebilirim. Sırada ne vardı? Ah Vivaldi’nin dört mevsimi. Bitene kadar bekleyin, sonra yazmaya devam edeceğim.
Bir ses projesi üzerine araştırma yaptığım sıralar Kanada’da Gen mühendisi bir adamla tanışma fırsatım oldu. Ülkenin belki de dünyanın en iyilerinden biri olan Ar-Ge enstitüsünde görev alıyordu. Yaşı baya vardı ama genç duruyordu. Ondan K. diye bahsedeceğim. Orduya bağlı bir enstitüde yapılan incelemeler hep ilgimi çekmiştir zaten. Ama ordunun bir gen mühendisiyle ne işi olabilirdi ki? Bir çok konuda bana yardım etti, bu yüzden şükranlarımı sunmalıyım ona. İlerleyen dönemlerde işlerin pekte yasal olmadığını öğrendim. Prosedürleri yasallaştırıyorlardı. Denekler, taze kadavralar ve ses geçirmez camların ardındakiler, koridorlarda kulakları sağır eden o sessizlik. K. ile Tortino Cafe’de az pişmiş pirzola yerken K.’nın telefonu çaldı. Konuşmalarına kulak kabarttım. Bir ses projesinden bahsediyordu. Merakla projenin ne olduğunu sordum telefonu kapatır kapatmaz. Pek üstünde durmadı, hatta geçiştirdi ama öğrenmeliydim. Benim projeme yarar sağlayabilirdi. Kanada’da benim yaşımlarımda olan L. adında güzel bir kızla tanıştım. Kendisi orada ünlü sayılabilecek biriydi. Kısa süre içinde arkadaş olmuştuk. Seminerden çıkıp onunla buluşup sıcak Rom içiyorduk. L.’de K.’yı tanıyordu. Ses projesi hakkında belki ağzından laf alabilirdi ama nafile.
L. ile arkadaşlığımız ilerlemişti. Ona yaptığım her şeyi tüm yalınlığıyla anlattım, buna ihtiyacım vardı, rahatlamıştım. L. ise tüm anlattıklarıma rağmen tepkisiz kalmış, ne bir şikayet ne de azarvari bir cümle kurmuştu bana karşı. Bu hoşuma gitmişti. Belki de eskiyi silmeme yardım edebilirdi. Bunu daha iyi planlama adına şimdilik ertelemiştim.
K.’ile enstitüde karşılaştık. Akşam çıkışta SunSet’te olmamı istedi. Akşama kadar sabır gerekliydi artık.
Loş ışık ile aydınlatılmış bir mini bardı burası. Tüm garsonlar ise bayan. Daha kapıdan girerken biri karşıladı beni. “K’nın misafiri misiniz?” diye sordu gülerek, gülerken tüm dişlerini görebiliyordum. “Evet” dedim gayet kararlı. “Beni takip edin, lütfen.” K. ile iki adam bir kadın masada oturuyorlardı. Adamlardan birini estitüde görmüştüm ama diğerlerini tanımıyordum. K. beni görünce ayağa kalkıp yanındakilere beni tanıttı. Onlarda sanki sözleşmişler gibi sırayla kendilerini. İlk K. söze başladı. “Ses projenin olduğunu biliyorum. –Bu adam nasıl oluyordu da her şeyimi biliyordu!- Sana bir teklifte bulunacağız. Bunu kabul etsen de etmesen de sana karşı tutumum asla değişmeyecek, öncelikle bunu bil. Sen de biliyorsun ki bilimsel araştırmalarda canlı denek bulmak zorlaştı yasal prosedürlerden dolayı. 2. 3. ve 4. Düzey araştırmalarda denek olmanı istiyoruz. Tüm giderlerin ve ileriki zaman için ihtiyaçların güvence altına alınacak. Şuan cevap verme, şaraplarımızı içelim, muhabbet edelim. Sen bu teklifi düşün, istediğin kadar zamanın var” dedi. “Tamam” deyip konu kapandı. Gerisi sıradan bir akşam buluşması. Düzeyler tehlike risklerine göre sıralanırdı bilim estitülerinde. 1. en tehlikeli (Ölüm riski), 4. en güvenilir olarak. Şarabın 3. Kadehinde midem bulandı. Yarın akşam uçakla ülkeme döneceğim. Gitmek istemiyorum ama araştırmacı iznim bu kadardı. Beni havaalanına L. bıraktı. Tüm bu entrika bana Raina’yı unutturmuştu. Halimden memnundum."