Gün be gün daha da çoğalıyordu beynimi saran örümcek ağları. Daha sıkı örülüyordu avı için. Ölüm arzusunun şeytani bir dürtüye nasıl dönüştüğünü satır satır işlemenin verdiği huzuru, bir şeytan çıkarmadaki o göz kamaştırıcı ihtişamı gibi tıpkı, görebilmek kaçınılmazdı. İçimde iyi namına kalan küçük bir parçanın verdiği amansız ve bir o kadar anlamsız savaşının tam ortasındaydım. Bilirsiniz işte hiç olmayacak şeyler için o uğraş, tanrım! Umut nasıl bir duygu hali böyle. Tüm bunların sonucu o iyilik parçalarında bile elime yüzüme bulaştırdığım şu kahrolasıca günler için de tek tesellim olmuştu "Doğru yapabildiğini yap!" fikri. Ne zaman bir iyilikten maraz doğsa, hemen saklanırdım örümcek ağlarımın ardına, göremezlerdi beni, artık sadece gördükleri hiç bir çıkarı olmaksızın patlamaya hazır pimi çekilmiş bir el bombası. Tüm bu insanların zayıf noktaları, onlar hakkında bildiğim ince detaylar, kullanımı makul bir kullanım klavuzu gibi, ama ne de olsa insanlar makina değiller, değil mi? Haklısın. Ama emin olun her insanın da vardır birer kullanım klavuzu ve son kullanma tarihi.