Bölüm 11: Paris'ten Nantes'e

137 10 0
                                    

Her girdapta suyun altına dalıyordu Roi, yağmurdan kaçıp doluya tutuluyor ya da denize düşüp yılana. Gerçi tam olarak ne istediğini de bilmiyordu da neyse, rotasız kalınca savruluyordu sağa sola en nihayetinde. Yine de elindeyken rotanın haritası değerini bilmiyordu, koyuyordu beş dakika sonra unutacağı herhangi bir masanın üzerine.

Paris’i terkederken son notunu bırakmıştı Raina’ya;

“Bütün yollar çıkmaz sokak; bütün acılar ezberden. Ellerim ürkek teninde kocaman bir yasak, bütün kaybedişler kendimden. İnandım yalanlarına ve bir yanlışın üç koca doğruyu götürdüğü AŞK denen bu acımasız sınavda, tüm cevaplarıma senin adını yazdım. Sustum! İçimde ardı ardına süpernova patlamaları! Sustum; dışımda ışık hızıyla akan kocaman bir hayat. Sustum; çare olmaya yetmeyince bana sorulan ZOR SORULARa adın! İşte o zaman hayat denilen bu uzun sınavda, ben tüm cevaplarımı kaydırdım!”

Yaraya tuz basacaktı yine, kabuğu soyulmuştu tekrar. Acıyı iliklerine kadar işleyeceki iliklerine kadar küfredecekti altında yatan yosmaya, yosma zevkten inlerken duymayacaktı. Tanrı ikisinden biri olmak isteyecekti usulsuz. Roi kin kusacaktı kasıklarına, med diyecekti susuşlarına, kimse anlamayacaktı, cezir olacaktı haykırışları. Tüm mastar ekleri yas tutacaktı.

Roi fırtına çıktığında yelkenleri nereye çevireceğini iyi bilirdi. Durumu hırsıyla lehine çevirebilirdi tabii. Göze alacağı yeni hayal kırıklıkları olsa da zaten çoktan alışıktı ayaklarının altı. Bunun için yeni planlarını kasvet şehrinden uzaklaşarak oluşturacaktı. Vakit geç olmadan hazırlıklarına başlamalıydı. Paris’ten Nantes’e uzayan geçmişin kolları…

Güneş’e doğru her adımda yanıyordu yüzüne taktığı onlarca maske ama ruhunu saran kara bulutlar halihazırdaydı. Aynı yerinde sinsice avını bekleyen bir atmaca temsili. Arasında şehirler, uzunca kilometreler, yıllar, yollar vardı. Roi’yi en çok bu korkutuyordu, biliyordu ki eğer uzaklıklar artarsa antartikaya dönerdi. Sesini duyduğu kadına Aşk diyordu, iyeliğe lüzum duymadan, sanki yıllarca bilinen kehanet yerle bir oluyordu tekrar ve tekrar. Kabuledilemez olan soykırımı kendi elleriyle yazmaya devam ediyordu. Altına en güzel imzasını da atacaktı belki de. Ona ulaşmak arzusunu, geçmişi engelliyordu Roi’nin. Tüm varlığını sunacakken Aşk’a o atmaca pençelerini geçiriyordu omuzundan ve kanat çırpıyordu geri. Ve şöyle yazdı;

“Sana giden tüm yollar kapalı sevgili, geçmişi terkedip uçabilmeliyim sana, bu yüzden aşkınla yanan iki kanat gerek bana!”

Takıp boynuna postacı güvercinin salıverdi günbatısı rüzgarına*. Ve böylece bu aşk “Aşkın Overdozu” olarak okutuldu tüm ikinci sınıf okullarda.

*Batıdan doğuya esen rüzgar

DÜŞLER KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin