Bölüm 21: Katran Karası

53 3 0
                                    

"Kayaların kaburgasında kambur bir adamın ayakları katran karası" 

Roi, Raina'nın suretinde bırakmıştı gözlerini. Duygularını ararken nasıl da yetimdi sözleri. Gerçi onun için yazılmış her sayfa hakediyor muydu  bu acıya şahit olmayı, bilemedi.

Ağaçların fısıldayışını duymayalı yaşının yarısıydı. Kirlenmiş bakışları biraz geç alışıyordu. Masum sandığımız ışık bile geceyi, karanlığı katletmiyor muydu?

İstemsiz gözyaşlarıyla besledi avuçlarında bıraktığı umudu, umutsuzluğu, kuşkuyu, korkuyu. Ne kadar acınası bir halde olduğunu anlattı bir gece, yanan bir muma ya da bir kadeh şaraba. Üzerine sinmiş kahpe bir terkedilişin gramer kurallarından bahsetti ona. Dünyada terkedilmiş ne varsa topladı odasına, sonra karşılıklı içti yıllarca. Şimdi sesine karışan küfür dolu imaları paketleyip yolluyordu adresine Raina'nın. "Hediyemi kabul et, biliyorum çok yakışacaktır ruhuna." diye sade bir not kağıdıyla.

Ne var ki; İçinin derinlerinde uyanan bir kelebeğin kendisini bu kadar aşağılayabileceğini düşünmemişti Roi. Kuşkusuz hala kusursuzdu. Dilinden birkaç cümle dökülse, sanki tüm pişmanlıklarıyla yüzleşecekti. Oysa acı değildi hissettiği, niyeti onu tekrar eskisi gibi hissedebilmekti.

Uzaklardan ağaçların arasından bir ses, ürkek, titrek bir ses; onca yolu katedip kulaklarına dokundu; "Kış rüzgarının gazabımı attı seni buraya". Masum bir gülümseme dolandı suratına Roi'nin. Raina duruyordu karşısında o ilahi duruşuyla, gizlenen gözbebeklerine baktı doya doya. Rüzgar okşuyordu saçlarını nazlı nazlı her bir teli raks ediyordu. Nutku tutuldu. Çok fazla bakamadı rengarenk gözlerine yeşil miydi mavi miydi hatırlayamadı daha sonrasında. "Tanıyorsun beni" dedi yüzündeki o anlamsız ifadeyi silmesi için Raina'nın. "Tanıyorsun beni". Sonsuzluk nasıl da çepe çevre çevrelemişti o ufacık zaman dilimini. Daha fazla duramazdı içeride. Sanki biraz daha dursa Etna püskürtecekti lavlarını. Bir yanardağ gibi fışkıracaktı acıları sonra Raina'nın odası boydan boya katran karası. Yine de yanıp kavrulmak pahasına "Gitme" demesini beklemişti Roi. "Gitme" nasıl bir sözcüktü artık böyle. İdam sehpasından mahkumu kurtaracak kararnamedeki tek sözcüktü sanki. Roi çoktan adımlarını son surat kırmıştı ölüme, Raina iki hece uğruna dilsiz ilan etmişti kendini. 

Bir anda sıçradı uykudan. Tanrım nasıl bir rüyaydı bu böyle. Anlaşılan Tanrı yine Raina'yı işliyordu Roi'nin beyninin çatlak duvarlarına. Roi odasına şöyle bir baktı. Nerede olduğunu idrak etmesi bir kaç saniye aldı. Etkilenmiş, uzun zamandır böyle bir rüya görmemişti. Raina diye fısıldadı kalkarken yataktan. Tekrar uyumaya çalışsa acaba rüya devam eder miydi? Böyle düşündü çaresizce. Düş bitmiş düşüş devam ediyordu. 

Roi, ona aşık olmak zorundaydı. Durmadan yüzündeki tebessüme gömüp ölü yılanları, onun bakışlarındaki ürkek çocuğa sarılıp ağladı uzun yıllar boyunca ve hatta kirpiklerinden süzülen alaycı şeytan kahkalarından sevgi bile dilendi! Ki Raina kirpiklerini yoluyordu karşısında. Buram buram tüten Raina'sızlığın koynunda sabahlara kadar sevişti yokluğunda ve avuçlarında erimiş elma kabuklarını özenle soyup bir kara büyü yapar gibi takmıştı Raina'nın aslında uzun olmayan dalgalı saçlarına. 

Tuvalette yüzünü yıkadıktan sonra refleks olsa gerek yüzüne uzun uzun bakardı. Yine baktı. Eksik bir şeyler. Gerçekten bir şeyleri tükenmiş. Bunu Raina'ya hep anlatmaya çalıştı. Monotonluk dedi, yoruluyoruz dedi, hiç bir aktivite yapmıyoruz dedi, ama ne olduğunu tam anlayamadı. Tükeniyordu Roi. Tükeniyordu ey gözlerindeki ışıltıyla hayat bulduğu tanrıça. Raina'ya sesleniyordu aslında her ona baktığımda. Gel ve Roi'yi tekrar dirilt diye. Aralarındaki o bağın tüysel bir aşamaya geldiğini gördükçe tükeniyordu Roi ve kulaklarına bir uğultu saplanıyordu. Gözleri doluyor, ayakları üşüyor, nefesi gidiyor, burnunu sessiz sessiz çekiyordu. Raina sessiz kalmayı tercih ediyor Roi ihaneti hazmetmeye çalışıyordu. Diğer insanlar Raina'nın eksenine yaklaşamıyordu bile. Roi'nin diğer insanlara kurduğu tüm oyunlar hazmetmeye yönelik uğraşların ötesine geçemiyordu. Denedi Roi. Unutmayı gerçekten. Tanrı işlemeseydi ilmek ilmek Raina'yı Roi'ye.

Tanrı birlikte olmalarına izin vermeyecekse neden tanıştırmıştı ki zaten? Roi krallığın son kalesini savunacaktı canı pahasına. Hiçbir şey olmamışcasına, Kimse kendi çığlıklarında boğulmamışcasına.

DÜŞLER KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin