BÖLÜM 42/2

5.1K 317 16
                                    

Ş'ye, bana bu hayatta en sıkı sarılmış kişiye itafen...

Bölüm sonundaki notu okumayı unutmayın lütfen,

Geçen bölümün yorumlarına cevap vermeye çalışıyorum fakat sürekli hata veriyor wattpad... Hepinize güzel yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum o yüzden buradan. <3 Asiye Hanım Mahallesi için ne zaman final için düşünsem hüzünleniyorum. İlk göz ağrım, hayallerim, emeğim... Belki milyonlar okunmadık ama bu hikaye beni çok mutlu etti o yüzden okuyan herkese çok ama çook teşekkür ediyorum. 

İyi Okumalar. 

Merve, Metin'e verdiği cevaba inanamıyordu! Gelirim mi demişti o? Ne sıfatla? Sözcükler ağzından çıkar çıkmaz bunu düşünmeye başlamıştı. Ama artık hepsi için çok geçti ve Metin'in gözlerinde görüğü parıltı belki de o kadar yanlış bir şey olmadığını hatırlatır nitelikteydi. Genç adam tam ona sarılmak için yeltenmişti ki Merve çıkışarak onu durdurdu. 

"Ne yapıyorsun, delirdin mi?"

"Delirdim, mutluluktan!" derken Metin yerinde duramıyordu. 

"Kendin delir, bir Özgür ile Canan vakıası daha kaldırmaz bu mahalle." 

"Darısı başımıza." derken genç kızın yanağına tüy gibi bir öpücük kondurmuştu. Buna karşılık Merve ise uçar adımlarla eve yönelmiş ve gözden kaybolmuştu. Kimsenin onları görmemiş olmasını umuyordu. Kimsenin diline düşüp rezil olmak gibi bir niyeti asla yoktu ama bir yandan da pır pır eden yüreğine neden hakim olamadığının merakı içerisindeydi. Metin onun kimyasını bozuyordu. Şu salgıladığı hormonlara bir hekim adayı olarak kesin bir çözüm bulmalıydı...

Metin'in ise keyfine diyecek yoktu! O haftalardır beklediği cevabı almış, muradına ermişti. Büyümek günlük heveslerden vazgeçip hiç ummadığın birine aşık olmak mıydı? Merek ediyordu. Çünkü Metin için olgunlaşmak ve aşık olmak hemen hemen aynı zamana tekabül ediyordu. 

***

Zeynep dinlediği Yunanca şarkının ezgiler kulağına yavaş yavaş dolarken kendisini Emre'yi düşünürken bulmuştu. Bunca telaşın, hengamenin arasında ne zamandır doyasıya görememişti onu. Hoş görse ne değişecekti bilmiyordu ama düşüncesi bile karnına kramplar girmesine neden oluyordu, bunu biliyordu. 

Kendisinden yana hiç umudu yoktu, bugüne kadar hangi erkek onu beğenmiş ya da hangi ilgi duyduğu kişiden karşılık almıştı ki şimdi Emre'den beklesindi... Ama arsız gönül uslanmıyordu işte. Öyle güzel gülüyor, öyle tatlı bakıyordu ki genç adam. Çaresiz Zeynep ona kapılmadan edemiyordu. Sonunda hüsranla kalacaksa bile sevmek güzeldi. Artık Emre'den hoşlandığına emindi, inkar edemezdi. Ama kimseye de söyleyemezdi. onu ilk gerçek aşkıymış gibi düşünüyordu Zeynep. Bundan öncesi hep hayranlıktı onun için. Emre ise gerçek olabilecek kadar yakındı...

Ve kuzeninin bu karmaşık ruh halini hissetmiş gibi, telefonunun sesi Asya'dan mesaj geldiğini haber veriyordu Zeynep'e. Telepati kurmuş gibilerdi adeta. Ne zaman aklının bir köşesinden geçse orada bitiverirdi Asya. 

'Nasıl gidiyor kuzicik?' diye sormuştu mesajda genç kız. 

Başlarda havadan sudan ilerleyen sohbet Asya'nın fil hafızası sayesinde dönüp dolaşıp Emre'de son bulmuştu.  Zeynep de biliyordu ki bir yakalandın mı Asya'nın sorgularından kurtulamazdın. Zaten o anda sorgulandığı için memnundu. Tüm kafa karışıklıklarını anlatabileceği kişi telefonun diğer ucundaydı. Hoşlandığını ilk kez Asya'ya itiraf ederken aslında kendisine de bu itirafı yeni yapıyor sayılırdı. 

Zeynep çekici ve ilgi duyulan bir kız olmadığının her zaman farkındaydı. Bu yüzden çoğu zaman birinden hoşlansa bile çok hayal dahi kurmaz gerçekleşmediği zaman çok üzülmemek için elinden geldiğince çabalardı. Emre ise kaidelerini bozmuştu. Sürekli etrafında olduğu için artık göremediğinde gözü arıyor, kibarlığından söylediğini düşünse de iltifatlarından etkilenmeden edemiyordu. 

Asiye Hanım MahallesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin