Bolum 46/2-Düğün Zamanı

5.1K 255 38
                                    

Evet, yüz yıllar sonra hikayeye yeni bölüm ekleyen yazar yapmışlar, Türkçe klavyem mevcut değil o yüzden şimdiden özür diliyorum olası hatalar icin.. Nerelerdeydin diyecesiniz biliyorum, okumaya bırakmış bir çoklarınız da var onu da biliyorum.. haklısınız, caniniz sağ olsun :) çok başka bir ben olarak, çok başka topraklarda son bölümleri yazacağım umarım...

iyi okumalar

Sonradan gelen yazar notu:  bölümü çok çok önce corona Çin'de bile yeni başlamışken yazmaya başlayıp, virüs avrupayı etkisi altına aldığında askıda bırakmak durumunda kalmistim. En azından bu tedbir günlerinde yazdığım su uzuuun bölümle kendimi affettirebilirim umarım :) Sevgiler

**

Merve mahalleye vardıklarında sokağa girmeden Metin ile vedalaşmak istemişti.

"Burda ayrılalım artık; kimse görmesin." demişti.

"Görseler ne olacak sevgilim değil  misin?" diye takılmadan edememişti Metin de. Bunu ilk Merve'nin dile getireceğini hiç düşünmezdi!

" Cıvıma dedim Metin, ben dönene  kadar çıkıp büyüyecek dedikodularla hiç uğraşamam!" diye çıkışmıştı.

" Ne kadar kalacaksınız tam olarak? " diyen Metin ise cevabı duymaktan ölesiye korkuyordu adeta. Sanki üç gün dese bile bu kadar yakınlaşmış bu kadar bağlanmışken o üç gün, üç  yüz gün gibi gelecekti Metin'e.

" Yirmi gün babamın izni." demişti sadece Merve, söylerken kendisine bile o kadar zor gelmişti ki inanamıyordu.

" Çokmuş, gerçekten çokmuş Merve! " derken Metin şimdiden özlemeye başlamıştı adeta.

"O kadar da çok değil, her yaz gidiyoruz." diye normalleştirme çabasındaydı Merve ise.

" Her gün arayacağına söz verirsen çok olmaz belki, yoksa çıkar ben de gelirim!" diye tehdit etmişti Metin, ciddiydi de. Giderdi!

" Söz arayacağım." demişti Merve de ikiletmeden, kendisi de isteyecekti elbet. Farkındaydı.

Duyduklarının ardından Metin buruk ama kocaman bir sarılırşın ardından genç kızı sokağın başında azad etmişti, gelecek günlerde onu nasıl özleyeceğini hesaplıyordu artık sadece.

**

Merve, memlekette oldukları bu kısa zamanın kendisine ne kadar uzun geldiğini açıklayacak kelimeler bile bulamıyordu. Bu sene her şeyden çok özlemişti... Ve bu sene ayrı bir yeri olan Metin'i daha da çok özlemişti! Kendisine inanamıyordu bile. Hemen hemen her gün konuşmalarına, Merve'nin birbirinin aynı geçen günlerden bahsetmesi ve Metin'in işe gidiş geliş ve özlem içeren cümleleri bile yetmemişti o özlemi dindirmeye. Telefon çeken bir yer bulmak için çok dolaşmıştı Merve ilk günlerde. Hatta bunun için bu kadar ısrarcı olmasının çok dikkat çektiğini fark edip biraz endişe de etmemiş değildi, annesi şüphelenecek diye. Ama korktuğu olmamış, kimse iğneleyici sorular sormamıştı. Gençlerin elinden düşmeyen o küçük zerzevata babaannesi laf etmeden zaten duramazdı ama onunkisi de olağan bir serzenişti. Göze batmadan telefonla konuşabiliyordu yani Allahtan genç  kız yoksa ne yapardı hiç bilemiyordu.

Okan da geri dönmeyi ablası kadar iple çekse de onun somut bir sebebi yoktu henüz bu özlemi duymak için. Hem içi  içini  yiyor, hem de buna sebep olan kisiyi öyle kabullenmemek için direniyordu Okan. Hem gözünden hem de gönlünden uzak gibi dursa da, merak ettigi inkar edilemez bir gerçekti. Üç kardeşten yalnız Elif'in keyfi yerindeydi çünkü onun icin oyun arkadaşı olacak herkes kabuluydu. Ve köydeyaz tatiline gelmiş çocuklardan bolca bulunuyordu.

Asiye Hanım MahallesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin