Mahcup yazardan ara bölüm :)

4.7K 342 21
                                    

Özürlerimi kabul etmeniz karşılığında bu minicik bölüm sizlerle :) Umarım beğenirsiniz. Ve mezun olmama birkaç ay kalmış olduğu için burada uzun süre yokluğumu da mazur görün lütfen... İçime sinerek bir şeyler yazmak istiyorum sadece. 


Dakikalardır yazıp yazıp siliyordu mesajı Metin. Çok mu iddialı konuşmalıydı?  Yoksa nazikçe mi sormalıydı?  Ne yazacağını bilmese de yazmak için can atıyordu.  Sonunda karar kıldığı şekilde yazdı.

'Evet cevabını mesajla daha rahat verirsin belki diye düşündüm. Balo Lenta Palas'da, saat yedide başlıyor.

Kavalyen.' 

Ardından da çok düşünmeden gönder tuşuna basmıştı. Kendi takım elbisesini de artık alsa fena olmayacaktı. Şaka gibi gelse de mezun oluyordu gerçekten! Başarmıştı! Hemde bir işi bile vardı aylardır para kazanıyordu. Daha önce sorsaydınız Metin'in kendisi bile böyle bir adam olacağına inanmazdı belki de... Ama olgunlaşmıştı genç adam, aşık olmuştu hem de hiç beklemediği anda... Hayat çok hızlı akıyordu. Farkına varamasak da.

***

Okan, Delal zorla onu affettiğinden beri azimle her gün sokağın başında Delal'i bekliyor ve okula kadar onunla beraber yürümek için ısrar ediyordu. İlk birkaç gün direndiyse de genç kız daha sonra vazgeçmişti inadından. Elif ve Cem'in keyfine diyecek yoktu zaten bu konuda. Tüm gün okulda oldukları yetmiyormuş gibi yolu da birlikte katediyor olmaktan oldukça memnunlardı. 

"Artık şikayet etmeyeceksin değil mi okula beraber yürüyoruz diye?" diyerek yeni bir konuşma başlatma çabasına girmişti Okan, Elif ile Cem'i okullarına bıraktıktan sonra kendi liselerine doğru yola koyulmuşlarken.

"Şikayet etsem de gitmiyorsun ki." 

"Gitmeyeceğim, biliyorum hatalıydım ama bunu telafi edicem. Emre abi de haklıydı sonuna kadar. İsterse her gün dövse beni sesim çıkmaz." diye devam edecekken Delal durdurdu onu. 

"Abimden yumruk yemenin bana hiç bir faydası yok Okan. Kırgınlığımı dayak yiyerek geçiremezsin." 

"Biliyorum, biliyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum Delal... Söyle ne istersen yaparım!"  diyen Okan bu konuda ciddiydi. 

"Saçmalama, çık kendini camdan at desem atacak mısın sanki? Bunun ne faydası olacak?" derken gülüyordu artık genç kız. Okan'ın çabaları inandırıcı gelmeye başlamıştı artık. Ona eskisi kadar itici de davranmıyordu. Bu konuşmalarla ilerlerlerken okula gelmişlerdi bile.  

Haftalardır Delal'in asık suratının sebebini de böylelikle öğrenmiş olan Yağmur da onu kapıda bekliyordu. 

"Ben giriyorum, görüşürüz." diyerek hemen uzaklaşmıştı Okan. 

Delal de yakalanmış olmanın mahcubiyetinde Yağmur'un yanına varmıştı. 

"Benim burada göbeğim çatlasın haftalardır güldüreceğiz diye, bir de gördüğüme bak ya! Anlaşıldı senin derdin." diyen Yağmur laf çarpmadan boş duramamıştı tabi. Delal de açıklama yapmakla yapmamak arasında kıvranırken okulun bahçesinden çığlıklar gelmeye başlamıştı. İki genç kız da olanları anlamak için kalabalığın toplandığı yere yönelmişlerdi. 

Vardıklarında Delal gördüğüne inanamıyordu. Okan birinci kattaki sınıflardan birinin camına çıkmış aşağıya atlamak üzereydi. Yapmaması için her bir ağızdan telkinler yükselirken o hiçbirine aldırmadan aşağıya atlamıştı bile. Zaten yüksek değildi bir zıplamayla hiçbir zarar görmeden yere inivermişti ama herkesin yüreğini ağzına getirmişti yine de. Hele Delal korkudan ne yapacağını bilemese de Okan yere düşer düşmez yanına ilk koşan o olmuştu. 

"Delirdin mi sen?! Ciddi ciddi bölye bir şeyi neden isteyeyim ya!" diye bağırıyordu. 

"Bir şey olmadı ya, sanki çıkıp üçüncü kattan mı atladım, iyiyim." 

"İyi falan değilsin düpedüz manyaksın sen." diyerek atışmalarına devam ederken orada bulunan öğretmenler de Okan'ın iyi olup olmadığını soruyorlardı. Bir sorun olmadığını anlayan herkes yavaş yavaş dağılmaya niyetlenirken bu iki şaşkının nasıl göründüklerinden haberleri dahi yoktu. 

"Her şeyi yaparım derken ciddiydim, bunu anlatmaya çalışıyorum."

"Kendini camdan atmana gerek yoktu, inanıyorum sana. Ama kalp kırıklığı maalesef çabuk iyileşen bir yara değil." demişti Delal samimiyetle. Okan'ı camda gördüğünde çok korkmuştu. Söylediği şeye binlerce kez pişmandı o anda.

"Haklısın, özür dilerim. Ama iyiyim zaten." derken Okan, Yağmur'un hala Delal'i beklediğini fark ederek eklemişti. "Sen git istersen, Yağmur bekliyor." 

Delal de arkadaşını fark ettiğinde başı ile Okan'ı onaylayarak oradan ayrılmıştı. 

"Vay arkadaş gözümüzün önündekini görememek böyle bir şey demek." diyen Yağmur adeta aydınlanma yaşıyordu bugün. 

"Lütfen Yağmur ya! Öyle bir şey değil." 

****

Aylin ve Zeynep sınavları atlattıkları sınavlarından sonra nihayet görüşebilmişlerdi. Şimdi de oturdukları pastahanede Merve'nin gelmesini bekliyorlardı. Onun daha sınavları bitmemişti ama kızların ısrarına dayanamadığı için geleceğine söz vermişti. 

Aylin, Merve'yi ne zamandır görmüyor olsa da Metin her gün itina ile soruyordu onu. Genç kız neler olduğunu tam anlayamasa da şimdilik Zeynep'e bu dedikodu mevzuunu açmamıştı. Bugünün konusu Canan idi. Bayağı bayağı evleneceklerini söylüyordu Zeynep. Bu işe el atmalılardı. Onlar hararetli hararetli bu konuyu konuşurlarken Merve de sonunda gelmeyi başarabilmişti. Ve onunda konunun içine balıklama dalmasına hiçbir engel yoktu.

"Yani şimdi ciddi ciddi evleniyorlar mı?" diye sordu Aylin tekrar. 

"Vallahi bence evleniyorlar, annem bu konu hakkında konuşup duruyor." 

"Bende bizim Elif'in uydurması sanıyorum, meğer gerçekmiş." 

"Değilmiş, uydurmadan sonra olmuş." diye açıkladı Zeynep. 

"Varmış demek ki işte içlerinde bizim küçük canavarlar vesile olmuş." dedi Merve. 

Belki ki de onların kaderiydi. Ne demişlerdi : 

 Kaderinse dünya küçüktür, ama kaderin değilse , çıkmaz sokakta bile karşılaşamazsın...


Asiye Hanım MahallesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin