Evi olabildiğince toparlamaya çalıştık.En azından bu gecelik yatabilecek kadar.Benden fazla annem yoruldu tabi.Zümrüt'ün odasında epey oyalandım ben çünkü..
-Siraç geleyim mi oğlum
+Gel anne.Hep sana bıraktım işi değil mi? çok yoruldun sende
-Zaten yarın gündüz gözüyle yaparım ben işleri hem temizlik yormaz beni anneni bilmiyor gibi konuşuyorsun sen .
+Doğru ya temizlik hastası bir anne ..
-Ben yatıyorum Siraç yarın daha çok işim var seninde yerini yapayım odan burasıydı değil mi ?
+yok .yok burası değil üst kat benim odam.
-ee sen orayı açtın mı.. Kutularda vardı ben hep oraya dizmiştim de.
Aklıma annemin sakladığı eşyalar geldi.Onları gördüğümü bilmemesini istiyordum.
+Kutular yine köşede annem.Açmadım onları sadece odayı toparlamıştım.Yine orada kalmaya devam edeceğim zaman bu odayı kullanmayacağız yarın unutturma da buranın kilidini yapayım ben.Hadi sen uyu anne benim biraz daha işlerim var.
...
Odanın içerisinde biraz daha toplayacağım bir şey var mı diye dolandım.Sonra çalışma masamda zamanında yazdığım kitap için tuttuğum defter duruyordu.Biraz sayfaları karıştırdım tamamlamamışım yarıda bırakmışım..Zaten neyi tamamlayabildim ki ben..
Oturdum çalışma masama,çekmeceyi açtım boş bir defter aldım.Birde kalem buldum kendime.Konuşamıyorsak yazarız...
...
Temmuz 2018..
Sonsuzluk adını verdiğimiz her şey bir gün biter..Tıpkı bugün gibi gülerek çektiğimiz fotoğraflarda asıldıkları yerden ve koyulan başucundan bir kenara kaldırılır.. Bakıp da görmemek için görüp de hissetmemek için anıları kaldırmak tabi tam anlamıyla kalıcı bir çözüm değil,en azından bir başlangıçtır işte kim bilir..Bugün bende zamanında annemin yaptığı gibi güzel anıları tek tek kutulara kaldırdım..Onların bu kutularda durduğunu bilerek yaşamak da zor olacak biliyorum ama atmaya da kıyamadım.Bir şekilde bunu da unuturum herhalde bilmiyorum.Hayatta zorluklarla mücadele ederek devam etmiyor mu sanki.Zor olan hayatımı biraz daha zorlaştırıyorum.Ama gelirim üstesinden.
Kulaklarınızın aşina olmuş olduğu o sesin eksikliği,güneş gibi parlayan iki çift gözün eksikliği,aşık olduğunuz gülüşün eksikliği darmadağın ediyor insanı.Zamanında aynaları sana tekrar dost etmiş insanın yokluğunun ayna karşında seni ağlatması... Delirdiğimi düşünüyorum bazen.
Ben;sevginin,aşkın her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünen bir adamdım.Bunun gerçekleşmesinin imkansız olduğunu gösterdiğinden beri yaşadığım hayalkırıklığı hala geçmiş değil.
Aynı zaman içinde aynı şeylere gülüp,ağlayıp,şaşırıp hatta aynı şeyleri düşünebilen insanların birbirleri için yaratıldığını düşünürdüm hep.Tıpkı bizim gibi... Yapboz parçası gibi birbirlerini tamamlayan parçaların birbirimizde olduğuna inandım.. Yine yeniden tıpkı daha önceki gibi doğru sandığım şeyler yanlışlarım oldu.Yaktı beni..
Öfkem,sessizliğim,yokluğum sana en büyük ceza belki.Ama yapacak bir şey de yok inan.Bir zehirdi yaşadıklarımız ve o zehir tüm vücudumu sardı benim. Beni öldüren zehrin panzehiri sen olamazsın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka Kuşu.
Narrativa generale''Ve seni benim hayatıma uğratan kaderin de vardır bir bildiği '' YENİDEN DOĞUŞ..