40. Bölüm: "Aşka Tutsak"

208K 7.5K 1.1K
                                    




İnstagram hesabım: yusraergn
Tiktok hesabım yusraergunkitaplari

Keyifli Okumalar ☘️




Araba çiftlikten giderek uzaklaştı ve asfalt yola girip gideceğimiz yere doğru süzüldü. Hafif tonda yükselen slow bir müzik sesiyle kafamı koltuğa yasladım. Yiğit de sessizce arabayı kullanmaya oldukça odaklanmıştı. Bir kere daha çiftlik defterimizi kapatarak eve dönüyorduk. Her yeni yer, yeni bir defterin sayfası gibiydi. Baştan açılır, anılar kaydedilir ve sonra kapatılırdı. Bu anı defterlerini zihnimizde tutar, hatırlamak istediğimizde ise tozlu sandıklardan çıkarırdık. İyi ve kötü anılar diye de ayırırdık. Zihnimiz biz hangisini istersek onları önümüze koyardı. Bazı defterler de vardı ki, hiç kapanmazdı. Gözünün önünde sürekli açık bir şekilde dururdu. Çocukken yaşadıklarım da böyle bir deftere yazılmıştı ve bu defterin kanlı sayfaları sürekli gözümün önünde, açık bir şekilde duruyordu fakat artık ben o defteri kapatmış, bir daha açmamak üzere zihnimin kör kuyularına atmıştım. Onların yerine güzel anılarımın olduğu defterleri açık tutmuştum. Elimin altındaki bebeğim kıpırdayınca düşüncelerime ara verdim. Bugün çok hareketliydi. Araba konağın yolundan başka bir yola sapınca kaşlarım çatıldı.

Yiğit'e dönüp, "Ne-re-ye gi-di-yo-ruz?" dedim.

"Gül anneye gidip güzel bir kahvaltı yapalım diye düşündüm," dedi küçük bir tebessümle.

Sevinçle gülümsedim. Gül anneyi özlemiştim ama özlediğim bir diğer şey de o muhteşem kahvaltısı ve çeşit çeşit reçelleriydi. Ağzımın sulandığını hissettim. Araba yine o taştan yapılı olan kahvaltı salonunun önünde durunca beklemeden indim. Yiğit de inip yanıma geldi ve elimi tutarak parmaklarımızı birbirine geçirdi. Beraber içeri doğru adımlarken karşımıza çıkan Gül Anne bizi tombul yüzüne yakışan bir gülümsemeyle karşıladı.

"Gelinim ve torunum gelmiş," dedi heyecanlı sesiyle. Gül anne bana sarılırken Yiğit'in sesini duydum.

"Hiç oğlum geldi demiyorsun Gül Hanım, alınıyorum yani bil istedim." Yakışıklı yüzünü yalandan asmış, somurtmuştu.

Gül anne kaşlarını hafifçe çatarak, "Senin devrin kapandı Yiğit Ağa, artık öncelik gelinim ve torunumda," dedi.

"Anlaşılan benim pabuç damlarda geziyor," diyerek homurdanan kocama gülümseyerek baktım.

Elini havada sallayan Gül anne, "Senin pabuç damlarda gezeli çok oldu," dedi Yiğit'e takılarak.

"Anladım, eskiden gelmediğim için yolumu gözleyen Gül Hanım yok artık," dedi alınmış ifadesine devam ederek. Yanımızdan geçen iki kişiyle Yiğit beni biraz daha kenara almak için belimden tutarak kendine çekti.

"Ah oğlum, senin yerin elbette başka," diyen Gül anne Yiğit'e sarılmıştı. Sonunda arayı düzelten ikiliyle beraber bahçeye geçtik. Havadaki taze çimen kokusunu içime çektim. Gölün karşısındaki masaya geçip oturunca Gül anne elimi tuttu.

"Nasılsın kızım, daha iyi misin?" diye sordu. Geçen acılı günlerden sonra Gül anne de duyunca ziyaretime gelmişti. Bu nedenle her şeyden haberdardı.

"İyi-yim, çok iyi-yim," dedim gülümseyerek. Rahatlayan bir ifadeyle gülümsedi ve kafasını hafifçe salladı. Ardından garson çocuğa masaya kahvaltıyı kurmasını söyledi. Sevdiğimi bildiği için özellikle reçellerden bol bol istemişti. Ben beklemeden önümdeki güzellikleri yemeye başladım. Bir süre sonra Gül anne içerideki işini halletmeye giderken Yiğit ile yalnız kalmıştık. Güneş tam tepemize vuruyordu. Gözlerim hafifçe kısıldı. Üstümdeki dikkatli ve yoğun bakışları içimi titretti. Masanın üstünden elimi tuttu ve dudaklarına götürüp küçük bir öpücük bıraktı. Bugün burası oldukça kalabalıktı. Etrafa kısa bir bakış atıp tekrar sevdiğim adama döndüm. Gözlerindeki aşk, güneşten daha fazla içimi ısıtıyordu. Onun kalbi bir zindandı, bense o kalpte bir tutsaktım. Orada gönüllü bir tutsaklık yaşıyordum. Ömrümün sonuna kadar bu tutsaklığa bağlı kalacaktım. Kalın zincirlerle tutsaklığımı sağlamlaştırmıştım. İçimdeki aşk, ona tutukluydu. Yüreğim bir kere tutulmuştu ona, geri dönüşü yoktu, olsun da istemiyordum. Benim kalbim bu tutsaklıkla ısınıyordu, can buluyordu. İçimdeki aşk birikti, birikti ve kocaman olarak kalbimden yükseldi, dilimin ucuna geldi. Dilimde tatlı bir iz bıraktı ve dudaklarımın arasından sızarak sesimle buluştu. Ardından sesimi de terk ederek sevdiğim adama doğru yol aldı. Sözlerim sonunda kalbine ulaşınca benim de kalbimde gürültülü bir yankı uyandırmıştı.

SESSİZ GELİN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin