PA-8

25.1K 1.2K 36
                                    

PANİK ATAK (8.BÖLÜM)
Anıl dirseklerine tutunarak ayağa kalkmaya çalıştı ona yardım etmek için omzuna dokundum ama elimi tutup yine yere çarptı. Ona dokunmamdan neden rahatsız olduğunu anlayamıyordum... 
Ayağa kalktıktan sonra hızlı bir hareketle omzumu tutup beni bariyerlerin gerisine ittirdi:
"Orda beni bekle."
diye tısladı sadece.
"Nereye gidiyorsun dövüşmeye mi?"
Anıl psikopatça bir gülümseme yolladı:
"Sandığın kadar basit değil kızım, biri ölene kadar devam eder."
Her an düşüp bayılabilirdim. Felç inmiş gibi duran yüzümü görünce Anıl tekrar ciddiyetine büründü:
"Salak mısın yoksa saf mısın kızım sen? Burası orta çağ değil. Bekle sadece."
dedi. Bu vahşi ortam beni de vahşileştirmişti onu yumruklamak istiyordum şuan! 
Anıl yavaş yavaş ringe çıktı. Diğer adam da aynı şekilde... 
Etrafta ki aptal insanlar bağırıyolardı, bunu izlemekten nasıl zevk alıyorlardı ki? Benim resmen kanım donmuştu. 

"Sence Anıl alır mı?"

yanımda ki gencin, yanında duran Taylor Momsen çakması sarı saçlı baştan aşağı simsiyah giyinmiş bir kıza sorduğunu duydum.

"Anıl ne zaman kaybetti ki?"

dedi kız gülümseyerek.

"Kaburgası kırılmış olmalı, omzunun duruşuna bak."

"Kırılma degilde birşey olduğu belli.O darbeden sonra ayağa kalkmasıda birşey, niye o sürtüğü korudu ki?!"

Daha fazla dinleyemedim. Gerçekten Anıl'ın omzu bir tuhaftı. İçimde birşeylerin acıdığını hissettim. Onun için üzülüyordum... 
Neden böyleydi?
Bir koleje gidiyordu ve onun burs kazanabilecek kadar zeki olmadığını biliyordum. Ailesi zengin olmalıydı, para için yapıyor olamazdı. Arkadaşlarıda vardı, istese çok rahat bir kız arkadaşta bulabilirdi. Derdi neydi böyle dövüşlere katılıyordu ki?
Adam Anıla bir yumruk daha salladı. Anıl geri geri gitti. Ve adam bir yumruk daha indirdi. Anıl ring halatlarına tutundu ve adamın kendisini yumruklamasına izin verdi. Hiçbir şey yapmıyordu, tek bir hareket bile. Herkes benim kadar şaşkındı. 
Neden karşı koymuyordu ki? 

"Ne halt etmeye geldin sen buraya?!"

Bu Barışın sesiydi. Arkamı dönüp onu kucakladım, iyi ki buradaydı. 
Barış biraz olsun sakinleşmişti:

"Almira herşeyi mahvettin... Bugün buraya polisleri yollayacaktım ama sende burda olduğun için haber veremedim. Seni götürürlerdi..."

diye söylendi Barış. Şimdi Anıl'ın amacı ortaya çıkmıştı. 

"Özür dilerim ama beni sana zarar vermekle tehdit etti."

Barış sinirle dişlerini sıktı:

"Bak bu güvensizliklerin çok can sıkıcı tamam mı? Anıl gözünde çok yüce biri farkındayım ama kendimi ondan koruyabilirim. Konu dövüşmekse, dövüşmediğim için dövüşmeyi bilmiyor değilim!"

Düşünceleri karşısında şaşkındım. 

"Hayır öyle değil..."

"Sana ispatlayacağım!"

dedi Barış hızla. O sırada kalabalık hareketlenmişti. Ringe baktım, Anıl yumruklarını hızlı hızlı adamın her yerine indiriyordu. Madem bunu yapabilecek kadar gücü vardı, neden başından yapıp onu yere sermedi?
Adamı kucaklayıp ring'ten attı. 
Bu sahne Anıl'dan deli gibi korkmamı sağladı. Ne kadar da güçlüydü...
Herkes Anılı alkışlarken, Anıl'ın arkadaşlarının etrafta bahisleri topladığını gördüm. Tek gördüğüm bunlar da değildi, uyuşturucu ve kadın pazarlama da yapanlar vardı. Burası resmen bir pislik yuvasıydı! 
"Sırada kim var?"
diye bağırdı Anıl, Barışa bakarak. Barış bariyelerden geçip ringe çıktı:
"Ben!"
dedi. 
Tam bende Barışı durdurmak için ringe atlıyordum ki Serhat ve tanımadığım biri daha iki koluma girdiler.
"Maçı beraber izleyelim bebeğim."
dedi serhat. 
"Bırakın beni."
diye itiraz edip ne kadar ellerinden kurtulmaya çalışsam da nafile. Bu da Anıl'ın ikinci planıydı. Barışı öldüresiye dövmek! 
Psikopat bu yüzden o adamın kendisini yumruklamasına izin vermişti. Barış gelene kadar oyalanıyordu...
o bir psikopat. Barışı fena benzetirdi.
Barış ceketini ve tsörtünü çıkarıp altında sadece koyu renk düşük bel kot pantolonuyla kaldı. Anılın verdiği sargıyı ellerine dolayarak, karşılıklı dövüş pozisyonu aldılar. İkisininde dudakları oynuyordu, bir şeyler konuşuyorlardı ama etrafta ki vahşi kalabalığın:
"BİTİR İŞİNİ ANIL!"
diye bağırmalarından başka hiçbir şey duyamıyordum... 
Gözyaşlarım hızlı hızlı akıyordu yanaklarımdan. Yaşadıklarıma inanmak o kadar zordu ki... 
Nasıl insanların arasına düşmüştüm, benden gerçekten ne istiyorlardı? 
O sırada Anıl'ın yumruğunu, Barışın yüzünde gördüm. Tekrar ve tekrar.
Barış bir kaç hamle yaptı ama Anıl kolaylıkla sıyrılmıştı. Aptal Barış! 
O bir profesyoneldi nasıl ona kafa tutabileceğini sanmıştı ki? 
Barışın ağzından sıçrayan kan ringin her tarafına yayıldı. Anıl üzerine atlayıp Barışın kolunu çevirdi, Barış acıyla bağırdı. Onun kolunu kırmıştı!
Ringe çıkıp Barışı kurtarmak için çırpındım ama Serhat ve diğer psikopat izin vermiyordu. 
Anıl durmuyordu, Barışın üzerine çıkıp yüzüne bir yumruk daha indirdi. Ardından kasıklarına tekme attı.
Barış öksürdü, ağzından yine bir ton kan boşaldı. Kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Bu olanlar çok fazlaydı. Öldürecekti onu... Saniyeler içinde beni tutan kolların arasına bayılmıştım.
"Onu dışarı çıkarın!"
Bu Anıl'ın sesiydi. 2 kol beni sürükleyerek depodan çıkardılar... Barışa ne olacaktı? 
Serhat beni duvarın kenarına oturttu ardından Barışın haşat olmuş vücudunu yanıma fırlattılar. Derin bir nefes alarak gözlerimi açmaya çalıştım.
"Sen iy... iyi?"
diye sormaya çalıştı Barış kan kusarken.
Barış ta nefes alamıyordu.
"İyiyim. Sen?"
dedim gözyaşlarımı silerken. Kendimi toparlayıp, Barışın kanlı yüzünü avuçlarım arasına aldım ve tşörtümle yüzünü temizlemeye çalıştım.

"Pekala bu yaşananlar benimle uğraşmamanız için yeter mi?"

diye sordu Anıl acımasız ses tonuyla. Üzerine geçirdiği siyah bir ceketle karşımızda duruyordu. Barışın onu duyduğundan bile emin değildim, başını omzuma gömmüş, inliyordu acıyla. 
Kalbim acıyordu.
"Seninle bir daha uğraşmayacağız Anıl."
dedim. Ellerini şortunun cebine soktu:
"O zaman işimiz bitti, gidebilirsiniz."
dedi ve arkasını dönüp deponun içine girdi.
Barış gücünü toplayarak Serhat'ın getirip attığı ceketinin cebinden bir araba anahtarı çıkardı:
"Ozanın arabasını aldım. Şu ara sokakta (başıyla sağda ki karanlık sokağı gösterdi) Siyah renk range rower, buraya getirebilir misin? Sürebilir misin?"
diye sordu. Anahtarı alıp, gösterdiği sokağa yürüdüm. İlk önce onu bir hastaneye götürmeliydim. Siyah büyük range rower hemen ilerdeydi. Arabaya koşup anahtarları kapının kilidinden içeri sokmaya çalıştım o sırada 2 adamın arabanın arkasından çıkmasıyla elimde ki anahtarlar yere düştü. 
İkiside iri ve korkutucu görünüyorlardı. Adamlar bana doğru yaklaşmaya başladılar bunlarda kimdi böyle? 
Benden ne istiyorlardı? Dudaklarımı ısırıp deli gibi çarpan kalbimi sakinleştirmeye çalıştım.
Geri geri yürüdüm bir kaç adım, adamlardan zayıf olanı bana bir not kağıdı uzattı. 
"Bu sana."
dedi. Not kağıtları mı? 
Korkarak not kağıdını aldım:

[Demek sen bir meleksin öyle mi? Kanatlarını kırmamın zamanı geldi o zaman!]

Ardından zayıf adamın yumruğu çeneme indi. Yere çakıldım, diğeri saçlarımdan tutarak beni sürüklemeye başladı...

8.bölüm son

Yazan: Rukiye Akkök

PANİK ATAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin