PANİK ATAK (14.BÖLÜM)
Gözlerimi açıp yatağımda doğruldum. Anıl oradaydı. Çalışma masamda, direseklerine dayanmıs uyukluyordu. Saate baktım, sabahın 5'iydi. Bu saat kadar beni beklemişti demek... Ona minnettardım. Bu gece benim için çok fazla şey yapmıştı. Kriz geçirmeme rağmen herşeyi hatırlıyordum.
Anıl'ın sakin olmam için bana sımsıkı sarılıp kulağıma herşeyin geçeceğini fısıldadığını hatırlıyordum.
Sonra Caner'in cesedini Serhat'a verip okuldan okuldan çıkarttırışını...
"Yanındayım meleğim sakin ol."
demişti. Meleğim...
Gerçekten melek miydim ben? Caner benim yüzümden ölmüştü, nasıl melek olabilirdim ki...
Yorgandan sıyrılıp, kendimi yatağımdan dışarı attım.
"Nereye?"
diye sordu Anıl ayaklanırken.
"Biraz hava alacağım."
dedim sadece. Kaşlarını çatarak, dişlerini sıktı:
"Peşinde sana takmış bir seri katil var, hem de bu okulda. Etrafta kimse yokken tek başına dolaşmak mantıklı mı sence gerzek?"
"Benimle gelir misin?"
diye sordum. Biraz düşündü:
"Bende sigara içmeye çıkacaktım zaten, yanımda gelebilirsin."
dedi yanıma gelirken. Beraber yurttan çıkıp, yurdun arkasına geçtik. Bulduğumuz bir banka oturduk.
Güneş yeni doğmuştu , etrafta koyu bir mavilik vardı. Huzurlu bir mavilik...
Hafif ama soğuk esen rüzgar ince tşörtümden içeri giriyordu ve omuzlarım soğuktan titriyordu. Üşüyordum...
Anıl titrediğimi farkedince ceketini çıkarıp bana fırlattı. Yüzüme çarpan ceketi yere düşmeden tutuverdim.
"Ceketimi tut! Amma sıcak oldu hava be."
diye söylendi. Bu da onun tarzıydı işte. Ceketi üzerime geçirip gülümsedim:
"Teşekkür ederim."
Cevap vermeden eğilip, ceketin cebinden bir paket sigara aldı , bir tanesini dudaklarının arasına yerleştirip yaktı.
Sigarasından derin bir nefes alıp çekti ve gökyüzüne saldı.
"Cesedi Serhat ve Kemal hallettiler. Bulduklarında bunun bir intihar olduğunu düşünürler, üstüne kalmaz korkma."
diye mırıldandı, sigarasından bir nefes daha çekmeden önce.
"Belki de polislere her şeyi anlatmalıydık. Onlar sapığı yakalarlardı?"
Anıl histerik ve sinir bozucu bir kahkaha patlattı:
"Emin ol yakalayacakları tek şey sen olurdun kızım, hatta not kağıtları üzerinde ısrar edersen büyük ihtimalle bir de deli raporu hediye ederlerdi sana."
"Belki de beni yakalamaları gerekiyordur. Canerin katili benim çünkü. En yakın arkadaşımın ölümüne neden oldum. O benim yüzümden öldü..."
derken boğazımdan bir hıçkırık yükseldi.
Anıl omzuma vurdu sertçe:
"Zırlamayı kes. Senin kimseyi öldürdüğün yok, saçma sapan konuşma melek."
Melek?
Meleğim...
Bana meleğim demişti. Hatırlamak bile içime hoş bir sıcaklığın yayılmasına neden oldu.
"Neden bana melek diyorsun?"
Anıl omuzlarını silkti:
"Melek derken, Charlie'nin melekleri gibi olan melek. Beni kurtarmak için yaptığın aptalca şeyler öyle hissettiriyor bazen. Çoğu zaman saçma bir aksiyon filminde gibiyiz."
Aynı şeyi bende düşünmüştüm. İkimizinde aynı şeyi hissedebilmiş olması olağan üstüydü. İlk defa onunla aramda bir bağ olduğunu hissettim.
"Benim meleğim olduğuna göre , gerizekalı gibi davranmayacak ve güçlü olacaksın tamam mı? O çocuğu sen öldürmedin, önce kafandan şu aptal düşünceyi at! Sonra da şu piç kurusu sapığı bulalım artık."
diye ekledi esneyerek. Uykusu gelmiş olmalıydı... Benim için tüm gece uyumamıştı.
"Anıl, neden bana yardım ediyorsun?"
Kaşlarını çattı :
"Sana yardım ettiğim falan yok sürtük. Sadece bu okulda benden daha kötü birilerinin olma fikri sinirlerime dokunuyor. Benim derdim onu yok etmek."
dedi kalın sesiyle. Ciddi olmadığını biliyordum. Yardım ediyormuş gibi görünmek istemiyordu ama yardım etmek istiyordu...
Ayağa kalktı:
"Ben gidiyorum, sende dolanma buralarda."
Hızla bende ayağa kalktım ve parmak uçlarımda yükselip boynuna atıldım. Vücudu soğuktu, ama ona sarılmak beni ısıtmıştı sanki...
Farklıydı.
Barışa yada önce ki sevgililerime sarılmamdan çok farklıydı. Binlerce farklı şey hissetmiştim. Ondan yayılan iğrenç nefret ettiğim sigara kokusu bile, onu itici yapmıyordu. Neydi onu farklı yapan anlamıyordum...
Anıl şaşkınlıktan bir süre tepki göstermemiş olsa da, omuzlarımdan tutup beni ittirdi sertçe. Geriye doğru sendeleyince de düşmemem için tekrar kolumdan tutup, dengemi sağlamama yardım etti.
"Ne sarılıyosun kızım, hiç hoşlanmam böyle şeylerden. Git başkalarına yap sürtüklüğünü sen tipim değilsin."
dedi sertçe.
"Teşekkür ederim."
dedim. Kolumu bırakıp arkasını dönerken söylendi:
"Bir daha yaparsan seni öldürürüm."***
Öğle yemeğindeydik. Hande, Şeyda, Barış ve Ozanla oturuyorduk. Onlara olanları nasıl anlatacağımı düşünüyordum bir yandan. Anlatmalı mıydım?
Ya korkarlarsa?
Ama özellikle Barıştan saklamak canımı çok sıkıyordu. Konuya nasıl girmeliydim?"Ne düşünüyorsun sen öyle?"
diye sordu Barış, çenemi tutup kendine bakmamı sağlarken. Koyu ela renkli gözleri, gülümsüyordu. Ondan dün olanları saklamak sinirlerimi bozuyordu.
"Bir şey yok."
dedim gülümseyerek. O sırada telefonuma bir mesaj geldi. Bu o numaraydı!
Sapığın aramalarımı yönlendirdiği numara!
Hemen mesajı açtım.[Sanırım artık dediğim şeyleri yapacak kıvama geldin? Ne kadar ileri gidebileceğimi gördün?]
Ellerim titremeye başlamıştı bile. Hemen cevapladım.
[Kimsin sen benden ne istiyorsun?]
Saniyesine cevap geldi.
[Kim olduğumu öğreneceksin, acele etme. Şimdi dinle. O şirin sevgilin Barış'ın kafasına, kızlar yurdundan nişan alınmış bir sniper var. Kimseye bir şey çaktırma, ve dediğimi yap! Yoksa Barışı öldürürüm, bilirsin yaparım!]
Pencereden kızlar yurduna baktım, yemekhanenin yönü orada ki odalara bakıyordu. Bir silah doğrultulmuş olabilirdi. Yutkundum ve hızla cevap yazdım.
[Ne istiyorsun?]
Anında cevap geldi.
[Ayağa kalk.]
Ayağa kalktım. Bir mesaj daha geldi.
[Aferin. Şimdi herkesin önünde Ozanı öp.]
Emin olmak için bir kaç kez okudum mesajı.
"Almira bir şey mi oldu ?"
diye sordu Barış ayağa kalktığımı görünce. Zorundaydım, benim yüzümden biri daha ölemezdi... Telefonu arka cebime soktum ve Ozanın yanına gittim.Eğilip Ozanı öpmeden önce Handeye döndüm:
"Özür dilerim."
14. bölüm son
YAZAN: RUKİYE AKKÖK
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANİK ATAK
Mystery / ThrillerSadece düşünün. Aptal bir psikopata aşıksınız. Peşinizde ise sizi delirtmeye niyetli bir seri katil var?