PA-5

30.9K 1.3K 48
                                    

4. bölümde sorun yaşadıysanız çalışmalarım kısmında "BOZULAN BÖLÜM" ismiyle ekli durumda oradan okuyabilirsiniz.

PANİK ATAK (5.BÖLÜM)
Suyun altında çırpınırken boğazımın her yerini dolduran klorlu su başımın her an parçalara ayrılacakmış gibi zonklamısına ve kalbimin göğüs kafesimi yırtarcasına hızlı çarpmasına neden oluyordu. Boğazımdan içeri dolmaya başlayan suyun, herşeyi karartmasına şahit oldum. Ayaklarım ve kollarım anlamsızca çırpınmayı bırakmıştı, vücudumda ki hiçbir noktayı hissetmiyordum ve ışık kayboluyordu. Git gide karanlığa gömülüyordum.
Dudaklarımdan içeri aldığım sigara kokan hava ile, boğazımda ki suyu Anıl'ın yüzüne puskurdum. Pislik hem beni boğmuştu, hemde geri dönmem için pis dudaklarıyla bana suni teneffüsmü yamıştı! Çok iğrenç.
Başımı yana çevirip boğazımda ki suyu tükürü nefes almaya çalıştım. Başım öyle ağrıyordu ki... 

"Aptal nefesini tutman gerekirdi, havuzun yarısını yutman değil!"

diye bağırdı bir yandan ceketinin koluyla ağzını temizlerken Anıl. Elimi göğsüme vurdum, nefes alabilmek için. İşe yaramıyordu, sanki burada hiç oksijen yoktu. Kalp çarpıntımı ve kusma hissimi farkedince panik atağımın harekete geçtiğini anladım. Işık yine belli belirsizleşmeye başlamıştı. Acaba rüya mı görüyordum. Anıl'ı da göremez olmuştum yoksa delirdim mi? 
Kendimi mi boğmuştum? 

"Kızım kendine gel gözlerin kaydı noluyo lan?"

diye uzaklardan gelen kalın bir erkek sesi işittim. Uyandırılmaya mı çalışılıyordum? 
Anıl boğazımda ki suyu çıkarmamışmıydı? Belki de ölmüştüm. Bence delirmek üzereydim ve hatta kendimi boğmuştum. Bu not kağıtlarını da açıklardı, kendi bacağımı kırmıştım değil mi? 
Birisi güçle omuzlarımı sarstı.

"Salak mısın kızım ne gülüyosun kendine gel."

Gülüyor muydum? Haha deliler gülerdi değil mi? Bende delirmek üzereydim işte. Olamaz delirecektim. Delirmek istemiyordum, bu sadece panik atak olmalıydı. Elimi hızla göğsüme vurdum, bir kez daha ve bir kez daha. Sonunda hafif bir nefes boğazımdan ciğerlerime süzüldü. Tipik bir ileri derece panik atak atlatmıştım. Delirmekten korkmuştum. Bu, bu hastalığın belirtilerindendi. Bilinç altım tamamen sarhoş gibiydi. Işık ve Anıl gözlerimin önüne tekrar geldi. Anıl omuzlarımdan tutmuş beni sertçe sarsarken endişeyle beni izliyordu. 
Bana neden bunu yapıyordu, ben zaten iğrenç bir hastalıkla boğuşuyordum. Boğazıma gelen hıçkırığı dışarı salarak böğürerek ağlamaya başladım. Yıpranan sinirlerimi daha fazla bastırmak istemiyordum. Ağlarken rahatlıyordum. 
Hızla göğsüme tekrar vurdum, bir yandan hıçkırarak ağlarken:

"Gördün mü ben zavallı bir psikolojik hastayım benimle uğraşmaktan vazgeç! Ben güçsüzüm! Gördün mü ben zavallıyım!"

diye bağırdım Anıla ve tekrar elimi göğsüme vurmak için kaldırdım. Anıl elimi tuttu ve bana engel oldu. Ardından ondan beklenmeyecek bir hareketle beni tutup kendine çekti ve başımı omzuna gömdü:

"Sakinleş geçti, burdayım ben."

Sesinde anlayamadığım bir şefkat vardı. Sanki beni az önce boğmaya çalışan ve hastalığımı tetikleyen kendi değilmiş gibi!

"Gördün değil mi? Seninle savaşamam. Beni rahat bırak!"
dedim hıçkırıklarım arasında. 

"Salak! Seni öldürmek değildi amacım. Sadece ders vermekti!"

Kendimi o psikopatın kollarından uzaklaştırdım ve bir yandan gözyaşlarımı silerek:

"Ne için sana soru sorduğum için mi?"

dedim sert olmaya çalışarak.

"Beni suçladığın için... Gördüğün gibi istesem seni açıktan ve basit bir şekilde öldürebilirim, neden seninle oynayayım?"

İçimde ona küfretme isteği vardı. Evet küfürden nefret eden ben, Almira şuan bu karşımda ki aptala küfretmek istiyordum!

"Söyleyebilirsin, sana inanırdım. Öldürmeye çalışman gerekmezdi."

Güldü:

"O zaman eğlenceli olmazdı."

Kaşlarımı çattım:

"Ölüyordum."

"Ama ölmedin."

dedi sırıtarak. Bu çocuğun ciddi sorunları vardı! 

"Az önce sana ne oldu?"
diye sordu ciddiyetine bürünerek.

"Nasıl?"

dedim boş bulunarak. Panik atağımı soruyor olmalıydı.

"Gözlerin kaydı, salak salak gülmeye başladın, nefes alamıyordun, titriyordun falan bir tuhaftın."

Yüzünü buruşturarak söylemişti, bana acıdığını o sert yüz ifadesinden bile anlıyordum. 

"Panik atak deniliyor. Korktuğum ve sıkıntı duyduğum anlarda ortaya çıkıyor bu şekilde!"

dedim imalı imalı. Beni korkutmaması gerektiğini anlayacak kadar insaflı olmasını umuyordum. 

"Karşılaştığımız ilk gece de panik mi oluyordun yani, bende korkudan kalp krizi geçirdiğini sanmıştım."

dedi gülerek.
Komikti sanki bunlar...
Ayağa kalktı:

"Umarım dersini iyi almışsındır. Bana bulaşmazsan seninle uğraşmam!"

dedi. Sonra arkasını dönüp gitti...

***

Olanları Hande ve Şeyda'ya anlattığım da ikisinin de tepkisi aynı olmuştu:

"Yani sen Anılla mı öpüştün şimdi?"

Kaşlarımı çatıp, yüzümü buruşturdum:

"Ben ölüyordum diyorum siz aptal suni teneffüsü mü önemsiyorsunuz?"

Şeyda yüzünde ki kocaman aptalca sırıtmayla:

"En büyük aşkların hep nefretten doğduğu söylenir."
dedi gülümseyerek. Ona yumruk atabilirdim.

"Çocuk psikopat hatta deli manyak kafayı yemiş. Asla onunla alakam olmaz. Saçmalamayın hem nerdeyse beni öldürüyordu! Nasıl korktuğumu anlatamam..."

Boğulma anım aklıma gelince bile mideme acı dolu kramplar saplanıyordu. 

"İlk öpücüğün müydü?"

diye sordu Hande gülümseyerek. Bari 1 tanesinin aklı başında olsaydı ya.

"Bilincim yerinde bile değildi, neyse ya boşverin. Uyumak istiyorum beni yalnız bırakın!"

diye tısladım. Hande kollarını açıp beni sarmaladı:

"Şaka yapıyoruz ya. Bu Anıl fazla olmaya başladı. Ozan ile Barışa söylesek, bir kaç kişi toplayıp dövdürtsek mi Anıl'ı?"

Hızla itiraz ettim:

"Sakın ondan zor kurtuldum zaten. Ona bulaşmazsam benimle uğraşmayacağını söyledi. Onu tekrar başıma sarmak istemiyorum, lütfen..."

dedim. Şeyda:

"Emin misin? Yaptıkları yanına mı kalsın yani?"

"Bana tekrar bulaşmadığı sürece sorun yok gerçekten!"

Kızları zar zor ikna edip odalarına yolladım. Anıl meselesini de halletmiştim. Hoş olmamıştı ama, en azından hallolmuştu. 
Laptop'umu kucağıma alıp romantik komedi filmi açıp yatağımın içine kıvrıldım. Hep komik ve romantik bir ilişkim olsun istiyordum. Burakla iyiydik. Komiktik ama olanlar işte... Şu son 1 ay da yaşamadığım şey kalmamıştı. Özellikle Anıl. Hayatımda girmiş olmasından nefret ediyordum. Elimi boğazıma götürdüm, pislik beni resmen boğmuştu. Sonra da bana suni teneffüs yapmıştı iğrenç! 
Öpücük sayılmazdı değil mi, ilk öpücüğümü o salağa vermiş olmak istemiyordum.
Hızla dudaklarımı tşörtümün koluna sildim. İğrenç!
O sırada odamın kapısı tıklatıldı. Hande mi gelmişti acaba? Yatağımdan kalkıp kapıya doğru yürüdüm, anahtarı çevirip kapıyı açtım. Yerde bir zarf vardı. 
Kalbimin durduğuna yemin edebilirdim. Korkarak etrafa bakındım, kimse görünmüyordu. Zarfı aldım yerden ve odama girip kapıyı kilitledim. 

"Belki bir aşk mektubudur."

dedim gülümsemeye çalışarak. Dişlerime kadar titriyordum korkudan. 
Tırnaklarımı etime geçirerek titremelerini engellemeye çalıştım ve zarfı açtım. İçinde bir fotoğraf vardı, fotoğrafı çıkardım. Bu teyzemdi!
Fotoğrafın arkasında kırmızı keçeli kalemle yazılmış, yazıyı gördüğümde resmen ölmek istemiştim.

[Teyzen çok güzelmiş. Yazık olacak...]

5.bölüm son
YAZAN: RUKİYE AKKÖK

PANİK ATAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin