Nasıl yapacağım demek istedim!

95 9 0
                                    

20. BÖLÜM!

TAM TAMINA 20 BÖLÜM! HARİKA! 

Bundan sonra bende İdolüm olan 'Lemariz-Hissiz serisinin yazarı'na uyup bazı benim gibi pek tanınmayan ama hikayeleri muhteşem olan yazarları tanıtmak istiyorum ^.^ 

Bölüm sonuki yazıda görüşürüz o zaman :D 

''Şuna bak.'' diye ayağının ucuyla ittiği başlığa bakarken midemin kalktığını hissettim.

Daemon başını iki yana sallayarak elindeki silahın emliyet kilidini aşağıya indirdiği gibi yürümeye devam etti. ''Xio'nun askerlerinin burada neden katledildiğini merak etmiyor değilim.'' diye yorumda bulundu. 

Elime tutuşturduğu bir tüfekten daha ufak taramalı silahı sıkı sıkı kavrayarak arkasından yürümeye devam ettim. 

Aracı 1 saat kadar önce park ettiğimiz yerden şimdi çok çok çoook uzakta şehrin etrafındaki yıkık binaların arasında yürüyorduk. Gökyüzü bugün koyu yeşil ve bulutsuz görünüyordu.

 Cam kırıklarının arasındaki cansız bedenler daha önce hiç görmediğim kadar korkunç bir sahneye ev sahipliği yapıyordu. Daemon düşünceli ve sakin bir şekilde aralarından geçerken onu kıskanmıştım. 

Kaçıncı yüzyılda olursak olalım ben bir dişi cinsindendim ve bir mideye sahiptim.Diğer kadınlardan daha...hassas bir mideye. 

Mavi önünü açık bıraktığım gömleğimin düşen kolunu tekrar düzelterek silahımı tekrar sıkıca kavradım.

''Burası önceden çin sokağı olarak bilinirmiş.Birkeresinde gelmiştim.Lağımdan farkı yoktu.''

Daemon iç çekerek yürümeye devam ederken cebinden bir kutu çıkarttı ve omuzundan bana uzattı.

''Sakız?''

Gözlerimi kırpıştırarak kutudan sarkan jelatinli sakızlara baktım ve güldüm. ''Teşekkürler.''

 Ayağımızın altındaki cam kırıkları ve taş parçaları katır kutur ses çıkartırken etrafı sessizlik içinde dinliyorduk. 

''İşte.'' 

Sesi duyduktan sonra Daemonnın sırtına vurmaya bir adım kala onunla birlikte duraksayıp yanına vardım.

Gösterdiği büyük binaya baktıktan sonra ona döndüm ''Burası...şehirden bir hayli uzak?''

Başıyla onayladı ''Ama içeride Xio için çalışan eski firmaların işçileri var. Hedefimiz burası'' derken işaret parmağıyla eski ve terkedilmişe benzeyen fabrika binasını gösterdi.

Sonra telefonunu cebinden çıkartıp tuşlara bastı ve mavi bir ekranın üzerinde hareket eden şeriftler duraksadı. ''Binanın 4 çıkış kapısı var. Her birinin arka tarafında iki koruma ve üst katında bir nişancı bulunuyor.'' Mavi ekranın üzerinde çok nadir hareket eden beyaz noktaları gösterdi. ''Sen onları kendine çekeceksin.'' 

..

..

..

''NE?!''' ani duraksamam ve bağırmamdan hiç rahatsız olmadığını belli edercesine başını geriye çekti. ''Buradaki kargaşayı Xio'nun dikkatini çekmesini sağlamamız için olabildiğince gürültü kopartmamız lazım.''

''H-hayır yani nasıl yapacağım demek istedim!'' sesimdeki sinirden hafifçe gülümsedi. 

''3. girişte bir düzenek kuracaksın. 10 dakika sonra orası görev değişikliği için bir kaç saniyeliğine boşlatılmış olacak.'' Montunun iç cebinden bir paket çıkarttı. ''Minik olduğuna bakma. Boyundan büyük işler yapabilir bu ufaklık.'' sonra bana uzattı. ''Sana güveniyorum Niyana.Ufaklığı oraya bıraktıktan sonra kaçman gerek. Sonrasını bana bırak.''

 elindeki sigar izmaritinden son kez derin bir nefes alıp ayağının altına attığı gibi ezerek etrafı kolacan etti. ''Şimdi ben bu taraftan gidiyorum ve sen işini hallediyorsun hadi!'' sesindeki heyecandan bu işi yaparken biraz olsun keyif alacağa benziyordu. 

Ve bu beni korkutmuştu.

Koşarak beni bırakıp gittiğinde etrafıma bakarak iç geçirdim. Sonra camları dökülmüş arabanın arkasından çıkarak elimdeki minik şeyle birlikte kapıya doğru ilerledim. İçeriden sesler geliyordu ve bu yüzdne hızla hareket etmeye koyuldum. 

Yere bıraktığım minik parça kırmızı bir ışıkla sönüp yanıyordu. Bu hızlanmaya başlayınca geriye doğru son durak koştum ve bulduğum ilk saklanma yerine atlayıp beklemeye başladım. 

Bir kaç dakika sonra Daemonun duvarın arkasında elinde bir şeyle uğraşırken gördüm. Beni karanlıkta arayıp bulduktan sonra gülümsedi ve eliyle barış işareti yapıp izlemem için kapıyı gösterdi. Ona uyup oradaki zavallı görevlilerin hareketsiz nöbet tutuşunu izlerken Daemon, eline bir eldiven geçirip sinirleri tam otursun diye hareket ettirdi. 

Duvara yaslandığı yerden çıkıp köşeyi dönünce ''Hey.'' diye görevlilere seslendi. Hareketleri aşırı durgun olan iki görevli , kasklarını çıkartmadan ona bakarken birden gözlerinden bir ışık geçti ve silahlarını doğruca Daemon'a tuttular. Bunu farkeden ve hızlı hareket eden Daemon duvara doğru dönüp Eldivenli olan elini duvara  sertçe bastırdığında bir kıvılcım hızla duvardaki borudan geçerek gözden kayboldu.

Daemon'ın yüzündeki gülümseme silinmeden olacakları önceden biliyormuş gibi gülerek adamların karşısında dururken yere bıraktığım cihazın ışıkları söndü ve sesli bir şekilde

''Dııt...Dıtt...DIIIT'' sesleri yükselerek ardından büyük bir ses patlaması duyuldu.

Daemon bununla birlikte hızla patlamak üzere bombadan uzaklaştı ve montuyla kendini siper ederek duvarın arkasına saklandı. Sesin kesilmesinin ardından patlayan bomba  kapıyı ve yanında nöbet tutan iki nöbetçiyi tuzla buz edercesine etrafa saçıldı.

Daemon ''GEL NİYA!'' diye bağırmasıyla bulunduğum yerden atladım ve yanına doğru koştum. 

''İçeride olabildiğince patırtı kopartmaya hazır mısın?''

DEĞİLDİM DEĞİLDİM KESİNLİKLE DEĞİLDİM. 

Elindeki silaha dokunarak ''Hazırım. Gidelim.'' dedim ve gülümseyerek hızla önümden geçip patlama yüzünden yok olmuş kapısız girişten içeri atladı.

Kardeşlerim için... hazırım.

EVEEETT BÖLÜM SONU  VE SÖZÜNÜ ETTİĞİM GİBİ!

Önereceğim kişi harika hikayesi olan 'PaganLady' e ait. Kategorisi korku-Gizem/gerilim olan 'Lanetli Yetimhane' herkesin okuması gereken bir kitap bence! Kesinlikle daha fazla okuyucu hakediyor! Türk yazarlarda farklılıklar yapan kitaplara ve konularına bayılıyorum! Umarım alması gereken ilgiyi görür ve nice okuyucuları kendine aşık eder benim gibi <3

Mutlaka okumadan geçmeyin derim. Şimdilik yeni bir bölüme kadar görüşürüz! :3

 

THE FORGOTTEN WORLD -İLK KİTAP TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin